Doğan Hızlan: Patrikli, Musevili bir iftar yemeği

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

KEZBAN-HÜSEYİN HATEMİ çifti, cumartesi akşamı Maçka Antik Palace'da bir iftar yemeği verdiler.

Ramazan'ın dinler ve düşünceler arası birleştirici yanının gerçekleştirildiği, hoş bir düşünce, duygu, bilgi şöleniydi.

Salonda; uhrevilikle dünyevilik çağdaş bir randevuda buluştular.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Ermeni Patriği Mutafyan ve Musevi topumundan çağrılı hanımlar.

İftarın verildiği salonda; ‘‘Rakseden Harfler-Türk Hat Sanatı'ndan Seçme Eserler’’ de sergileniyordu.

Davetliler üç ziyafeti bir arada yaşadılar.

Güzel yemek, tatlı sohbet ve hat sanatının eşsiz görsel estetiği.

Benim için Ramazan, dini kavramından öte, toplumsal bir olgudur. Din kitabında olduğu kadar, yaşam folklorumuz içinde de yerini almıştır.

Her ikisinin sentezidir benim için.

Oturduğum masada hukukçular ağırlıktaydı:

Aktan Atakav, Erol Canözkan, Suudi Güner.

Böyle bir masada elbette son olayların hukuki yanı konuşuldu, bilgilendirildim.

Düşündüm de, hukukçularla gazeteciler daha sık bir araya gelseler de, birbirlerini tamamlasalar.

Sonraları İstanbul'du konumuz. Güzellikleri, aksaklıkları, vazgeçilmezliği, ortak yargımızdı.

Konuklardan bir kaçının adını verelim. İftarın havasını, konuşulanları tahmin edebilmeniz için gerekli.

1980 Anayasasını hazırlayan Prof.Dr. Orhan Aldıkaçtı, Hüsrev Hatemi, İlber Ortaylı, Niyazi Öktem, Fermani Altun, Ahmet Hakan, Kürşat Bumin, Cengiz Çandar, Necef Uğurlu, Perran Kutman.

Rastladıklarım.

* * *

HİÇ kuşukusuz konu dönüp dolaşıp dinler arası diyaloğa geldi.

Mutafyan, ardında felsefesi olmayan bir diyaloğun anlamsızlığından söz etti. Katılırım.

Bir sevgide, insan sevgisinde buluşulmasını önerdi, klasik bir hümanizmadan çok, dinin/dinlerin, Tanrı'nın yer aldığı bir insanlık sevgisinden. ‘‘Ben kimseye Hristiyan ol demedim, demem de,’’ sözü, inancın evrensel boyutunun tanımıydı.

Mehmet Nuri Yılmaz, diyaloğun yararına inanıyor.

Hafız'dan, Sadi'den parçalarla edebiyatın tadını getirdi konuşmasına.

İlber Ortaylı, bence geceyi iyi özetledi: ‘‘Bizi başbaşa bırakırlarsa iyi geçiniriz, işte bu sahnelere rastlarsınız. Yeter ki müdahale etmesinler.’’

Belki de İmparatorluktan bugüne azınlıklar tarihinin, münasebetinin özetiydi bu sözler.

Niyazi Öktem, dinler arası dostluk yolunun çeşitli duraklarını tarihten örnekler vererek bize hatırlattı.

Kürşat Bumin, doğal hukuk konusunda Hüseyin Hatemi'ye mültefit göndermelerde bulundu.

Sen ne yaptın derseniz, ben de konuştum.

* * *

GECENİN iki başarılı ismi vardı:

Biri bu iftarı düzenleyen, güleryüzlü konuksever Kezban Hatemi.

Diğeri de profesyonel sunuculara taş çıkartan, sahne hakimiyetiyle dikkat çeken Prof.Dr. Hüseyin Hatemi.

Ben böyle iftarları, böyle İstanbul'u seviyorum.

Çünkü İstanbul'a hep kozmopolitliği yakıştırmışımdır.

Ramazan dahil.

Yazarın Tüm Yazıları