Doğan Hızlan: İstanbul, İstanbul’dur

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

TARİHİ, fotoğraflardan okumak eğlendirici ve öğreticidir. Çoğu zaman, fotoğraflardaki mekánlardan, insan yüzlerinden birer edebiyat metni oluşturmaya çalışırım.

Dünya edebiyatının fotoğraflı antolojisi böyle mi yapılmalı?

Çoğu fotoğraflar bir objenin eklenmesini bekler. Seyredenin gizli zevkidir bu iş.

İstanbul'a dair fotoğraflardan, dinler üstü, ırklar üstü koca bir ansiklopedi yapılabilir.

Gün doğumunun, gün batımının, tenha sokakların, nargile içilen kahvelerin, rutubetli çıkmazların İstanbul'daki ahvali fotoğrafa yansıdığında, sanki birden fotoğraf sanatını değiştirir.

Sultanahmet'teki Darphane Binası'nda İmparatorluktan Cumhuriyet'e İstanbul Sergisi'ni dolaşırken, doğduğumdan beri yaşadığım bu şehri her gün yeniden keşfetmenin tadını çıkarıyorum.

Sultanahmet, bir tarih öğretmenidir.

Günlerce süren şenliklerin yapıldığı Sultanahmet Meydanı'ndan Topkapı Sarayı'na yürür, Aya İrini'ye bir göz atar, oradan da Sarayburnu'na inerseniz, Bizans'tan Osmanlı'ya, Cumhuriyet'e kadar uzayan en büyük tarih turunu tamamlamış olursunuz.

İmparatorluktan Cumhuriyet'e İstanbul, değişimin çizelgesi.

Böyledir İstanbul, hep değişti ve değiştirdi.

* * *

ANADOLU'DAN geleni bile, İstiklál Caddesi'nde, sırrı, formülü bilinmez hamurun içinde yoğurur. Bütün dinlerin kutsallığının bulunduğu hamurun.

Kozmopolitliğin çağrısına kim dayanabilir ki...

İstanbul'da yaşayanlar gönüllü/gönülsüz başkalaşımın, bozulmanın bağımlısıdırlar.

National Geographic Arşivi'den seçilen fotoğraflar, Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarından, Cumhuriyetin ilk elli yılına kadar olan toplumsal, siyasal, bireysel haritamız.

Batı'ya attığımız her adımın ayak izi var o fotoğraflarda.

Esnafından genç kızına, bankacısından kabzımalına kadar.

Dünün sisleri arasından bugün ne kadar görünebiliyor?

Kendini saklar bu şehir.

Albümün başında Murat Belge'nin, John Freely'nin (Celál Üster çevirmiş) yazıları, Ümit Kıvanç'ın metinleri var.

Her fotoğrafın yanında, gönderme katsayısını artıracak bilgi, şiir yer alıyor.

Robert Kolej'in tarih öğretmeni Grosvenor'un iki oğlu da İstanbul'da doğmasaydı, birisi, National Geographic'in başındaki, telefonun mucidi Graham Bell'in damadı olmasaydı, bu fotoğrafları göremeyecektik.

Tarih ve tesadüfün randevu yeri İstanbul'dur.

Tulumbacılar'ın yanında Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir'indeki İstanbul'undan bir bölüm, o fotoğrafı uzun metrajlı bir filme dönüştürüyor.

Çiroz Ali, Bakırköy'de veremden ölünce cenazesini, içinde Hıristiyan ve Yahudilerin de bulunduğu tulumbacılar açık ayak denen koşuyla Bakırköy'den Eyüp Camii'ne bir saat on dakikada yetiştirmişler.

Batılıların bakışı başkadır.

O zamanın National Geographic'i, kayıklar için, İstanbul’un Gondolları demiş.

Hemingway de benim gibi tatillerden yakınıyor.

Her azınlığın tatilini üstüste koyunca İmparatorluk tam 168 gün tatil yapıyormuş. Bir gün bu rakamı tutturacağız değil mi? Atalarımıza karşı mahcup düşmeyelim.

* * *

GÜNEŞLİ bir cumartesi sabahında, tarih sayıklamaları...

İstanbul'da yaşayanların kronik hastalığıdır. Bir kere tutulan, şifa bulmazmış.

Yazarın Tüm Yazıları