Doğan Hızlan: Dostsuz bir dünyada yaşamak neye yarar

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

GENLERLE ilgili devrim niteliğindeki bilgiler, umutlar, gazetelerin birinci sayfalarında boy gösteriyor.

Herkes, uzun yaşamanın sırrını buldular diye bilim adamlarına adeta tapıyor.

Belli yaşın üstündekiler, keşke bu buluş daha önce olsaydı diye hayıflanırlerken, gençler de yüz elli yılı garantilemiş olmanın sanal zevkini çıkarıyorlar.

Alışkanlığımızdır. Aksırana, çok yaşa deriz, bazıları arkasından düzeltirler iyi yaşa, diye.

Gerçekten de ikisini bir arada tadanlar bu dünyanın mutlu kullarıdır.

Çok yaşamak, elbette tarihe, toplumun bir çok olayına tanıklık etmenin birikimini sağlıyor insanlara.

Ama bu birikimin/birikintinin onlara, gençlerden daha iyi, daha yetkin bir kişilik kazandırdığına inanmıyorum ben.

Nice ihtiyarlar düzenlenmemiş, aradığınızı bulamadığınız bir arşive benzerler. Genel dayanakları ve tek sermayeleri anılarıdır. Hele bir dinlemeye başladınız mı, anlattıkça anlatırlar.

Üstelik hepsi sizi ilgilendirirmiş, önemliymiş gibi.

Ünlü politikacıların başına çok gelir, ölümünden sonra bir takım kişiler ortaya çıkıp, bana dedi ki diye başlarlar.

***

UZUN yaşama gündeme geldiğinde, rahmetli Abdülbaki Gölpınarlı'nın bir sözünü hatırladım:

Belli bir yaştan sonra, müfárekat-ı ahbáb, başlar demişti. Yani dostların ayrılması, ölümü.

İşte o zaman, çevrenizin sizin ne kadar hayati önem taşıdığını, onlarla birlikte varolduğunuzu farkediverirsiniz.

Özellikle kuşakdaşlarınızla o kadar çok şeyi bölüşüyor, birlikte oluşturuyorsunuz ki, her ayrılıkta, ölümde bir yanınız eksilir gibi geliyor. Beyninizin, duygularınızın bir hücresi eriyip gidiyor.

Aristo, her ne kadar, dostlarım dost yoktur, dese de gene de dostlar, dostluklar vardır.

Hayatınızın bir döneminde, sıkıntılı zamanlarınızda onları yanınızda bulmuşsunuzdur.

Hepimiz, dostlarımızı ararız, sorarız, kırılırız.

Uzun ömürde; değişim içinde bir başka kuşağın alışkanlıklarıyla karşılaştığınızda ne yapacaksınız?

Ne çok şaşıracaksınız. Gene de yaşamakta ısrar mı edeceksiniz.

Bence zor. Fiziksel keşifleri ruhsal keşifler desteklemedikçe, gerçekten değeri yok.

***

ŞAİR, á b-ı hayat-ı sohbet-i ahbabtan cüda (Dost sohbetinin can suyundan uzakta) kalarak yaşamanın imkansızlığını, çekilmezliğini yazmıştı.

Haklıdır. Şairler her zaman içimizdekini, bilinç altındakini sezerler.

Onlara inanın.

Yazarın Tüm Yazıları