Dizi oyunculuğunun sırrını çözdüğüm an

Ah Polis Olsam’ın ilk bölümü bugüne kadar dört kez yayınlandı.

Farklı saatlerde yaptığı reyting ve share rakamlarına bakıldığında eğer "senaryo" ve çekim kalitesi aynı çizgide giderse, "akıllı mizahın" dozu biraz daha artırılırsa, dizinin uzun süre ekranda kalacağı çok açık.

"Niye bu dizi izlenir, kim izler" sorularının yanıtını isterseniz başka bir yazıya bırakıp, benim oyunculuk öyküme dönelim.

Daha önce, lise ve üniversite yıllarından "tutkulu" bir oyunculuk maceram olduğunu sanırım artık biliyorsunuz. Hocalığın insan önünde "oynama" yeteneği kazandırdığını zaten tahmin edersiniz. Bir de açıköğretim derslerinden, iletişim fakültesi stüdyolarından, daha önceki televizyon programlarından kameraya aşinalık olunca dizi oyunculuğu konusunda öldürücü bir zorlanma geçirdiğimi söyleyemeyeceğim.

İlk bölümü izleyin, koridorda Atilla Arcan’la birlikte yürüdüğümüz ilk sahneye bakın. Dizi oyunculuğunun farklılığını sezdiğim yer tam orasıdır. Çünkü tam o noktaya kadar aynı stüdyodaki gibi kamerayla ilişkimin olacağını sanıyordum. O sahneden sonra anladım ki kamerayı unutmam, normal oyunumu oynamam lazım. Üstelik de hiç abartmadan.

Ama bir özelliğim var ki, beni çok yakından tanıyanlar bilirler, dizi çekimlerinde başıma dert oluyor. O da aslında geleneksel Türk tiyatrosuna uygun bir "doğaçlama adamı" olmam.

Kendimi tutamayıp, hemen ayak üstü replik patlatıyorum. Bir de karşımda Atilla Arcan, Şafak Sezer gibi bu işin üstatları olunca bazen yönetmenlere saç baş yolduracak hale geliyoruz.

İlk bölümün ve ikinci bölümün yarısının yönetmeni "Köpek", "Serseri", "Kuş Dili" gibi başarılı dizilerin yönetmeni Cem Akyoldaş’tı. Cem, kısa sürede bu özelliğimizi kavrayıp, İlk bölüme çok hoş sahneler ekledi.

Şimdi yönetmeniz Ekmek Teknesi’ne önemli reyting başarıları getiren Sadullah Şentürk.

Sadullah da çok titiz ve pratik yönetmen, şu anda biraz ortalık yangın yeri, o nedenle daha çok "zorunlu hareketlerle" saç baş yoluyor. Biz de espri patlatmaya biraz korkuyor, ağzımızda geveliyoruz. O gevelemelerden bile Sadullah bazen hoş espriler çıkarıyor. Üçüncü bölümden sonra "Ah Polis Olsam", "doğaçlamada" tamamen yıkılacak göreceksiniz!

İşin ilginç yanı da ne biliyor musunuz?

Sadullah Şentürk’ün bizim Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin 1996 mezunu olması. Sadullah’ın öğrenci olduğu yıllarda, ben doçenttim. Diyebiliriz ki hoca-öğrenci yönetmen-oyuncu olarak aynı sette buluştu. Güzel duygular bunlar.
"Ah Polis Olsam" set maceralarım devam edecek.

Emel Acar’ın defilesi Fashion TV’de

Şimdi size son aldığım bir haberi duyuruyorum. Erdal Acar’ın eşi Emel Acar, 13 Eylül’de Çırağan Oteli’nde bir defile düzenliyor.

Defilede Acar’ın kendi tasarladığı 60 parça elbise 19 manken tarafından sergilenecekmiş.

Elbiseleri sergileyecek 19 mankeni Emel Acar, ince eleyip sık dokuyup seçmiş. Seçerken de özelliklede de "kendini medyaya sakız etmeyenelere" öncelik vermiş.

Şimdi sıkı durun...

60 parça elbiseden sergilenecek son parça sürpriz bir gelinlik. Ve gelinliği podyumda sergileyecek olan da Emel Acar’ın kendisi.

Şimdi daha bir sıkı durun... Gelinliği sunarken damat olarak Emel Acar’a kim eşlik edecek dersiniz?

Evvvettt. Eşi Erdal Acar. Hem de çocuklarını da yanına alarak...

13 Eylül Emel Acar’ın doğum günüymüş ve Erdal Acar eşine doğum günü hediyesi olarak böylesine büyük bir jest yapıyormuş.

Bu arada 13 Eylül’de Çırağan’a gidemeyenlerin Emel Acar-Erdal Acar ikilisini Fashion TV’den de izleyebileceklerini belirtelim.

Tırtıl

Bütün kadınlar annelerine benzemek ister. Bu onların trajedisidir. Erkekler ise asla annelerine benzemek istemez. Bu da onların trajedisi... (Oscar Wilde)
Yazarın Tüm Yazıları