Dizi dizi inciyim reytingde birinciyim

Güncelleme Tarihi:

Dizi dizi inciyim reytingde birinciyim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 17, 1998 00:00

Haberin Devamı

Üzerinize karabasanlar bastığı bir gün, yeter diye bağırmak geliyor içinizden. Her şey ama her şey kötü gidiyor. Başınıza gelen pişmiş tavuğun başına bile gelmedi... Böyle bir günün ardından eve gidip, duşunuzu aldıktan sonra televizyon karşısına geçme hayalleri kuruyorsunuz. Eğer günlerden Salı ise şanslısınız demektir. Çünkü bu gün ‘‘gülme’’günü. Mükremin'den Rafet'e kadar herkes o akşam sizinle birlikte. Bir Demet Tiyatro, Tatlı Kaçıklar, Sıdıka... Hepsi salı akşamı.

Gani Müjde

Güldürüp gülmüyorlar


Şafak Vakti de Salı güldürlerinden. Gani Müjde ve Tükenmez Kalem'in hem senaryo hem de yapım olarak üstlendiği bir dizi. Onlar yaklaşık sekiz kişilik bir yazar ekibi olarak çalışıyorlar. Yarı hayal yarı insan bir kadın olan Ruhsar ve 36 çocuklu Kaygısızlar da bu ekibin ürünü.

Komedi yazarları hayallerinizdeki gibi öyle komik insanlar değiller. Hatta Tükenmez kalem ekibinden bazıları için ‘‘ciddi’’ kelimesini gönül rahatlığıyla kullanabilirim. En çok yazarken ciddiler... Bir de yaptıkları espriyi yakalayamadıklarını düşündüklerinden, ailelerinin ve arkadaşlarının yanlarında!

Gani Müjde, ekip halinde çalışmanın çok büyük avantajları olduğunu düşünüyor. ‘‘Ben tek başıma da yapabilirdim ama Fatih'in, Yılmaz'ın katacağı çok şey var. Biz roman yazmıyoruz. Televizyon ticari bir iş. Edebiyatın, sanatın at koşturduğu alanlar değil. Bir de çoğumuz mizah dergilerinden gelmeyiz. O dergi çalışması anlayışının televizyona naklidir bu.’’ Her tipte izleyici aynı anda televizyon karşısında olduğundan yaptıkları espirinin herkesi yakalaması gerekiyor.‘‘Çok ince espriler yapıyoruz. Ama kalın hatlı, kolay anlaşılır espri de yapıyoruz. Bu kötü espri demek değil ama televizyonda verdiğimiz tek taviz bu, bazen kolay anlaşılır olmak.’’ En uç senaryo hayalleri onlardan çıkıyor. Mesela bunlardan biri, 550 milletvekilinin oynayacağı bir ‘‘Titanic’’ filmi. Ama gemi gerçekten batacak... Onlar da ‘‘hay allah’’ diyecek!

ruhsar

Kim yazıyor: Tükenmez Kalem ekibi

Kaç bölüm: 11. bölüm

Ne kadar zamanda yazılıyor: Bir haftayı buluyor

Kadro: 20 kişilik

Reyting: 11 civarında

Kim seyrediyor: Hem çocuklar hem de yetişkinler.

Kemal Kenan

Yazarken çok eğleniyor


Kemal Kenan Ergen de mizah dergisinden televizyona geçenlerden. Salı akşamları Mehmet Ali Erbil ve Yalçın Menteş'in oynadığı Tatlı Kaçıklar'ı dördüncü bölümünden beri yazıyor. Çok sigara içiyor ve çok gürültülü çalışıyor. O yüzden de ona, şirket binasına yakın bir yerde çalışabilmesi için bir daire tutmuşlar. Geceleri orada yazıyor. Senaryonun yetişmeyeceğini farkettiğinde de evine kaçıyor, bulamasınlar diye! Dizideki tek problem de bu zaten. İçine sinmediği sayfaları o kadar son anda, tekrar tekrar yazıyor ki, biri gidip, sette gizlice sayfayı dieğiştirmek durumunda kalıyor! Anlayacağınız Kemal Kenan biraz dağınık... ‘‘Her sahnenin giriş, gelişme ve sonucu var. Böyle olunca da boş karakterinizin olması mümkün değil. Ben böyle bir tarz geliştirdim, bu benim için biraz dezavantaj, çok zamanımı alıyor. Normalde iki gecede yapacağım işi dört gecede yapıyorum, çok geciktiriyorum...’’

Küfürü yerinde ve dozunda kullanmak gerektiğine inanıyor. Aksi takdirde küfürden çok rahatsız. ‘‘Dergicilik yaparken küfürlü yazabiliyordum, çünkü dergi insanların gidip bizzat aldığı bir şey, televizyon öyle değil, açıyorsun karşına çıkıyor. Bir takım genel ahlak kurallarına, espri mantığına uymak gerek. Çok uç noktada bir şeyleri insanlara verip bunu anlasınlar diye beklememek lazım. Arada sırada kendime tanıdığım belli bir obsiyonum var ama bunu belli tiplerde yapıyoruz. Yaşlı kadınları yazarken daha dikkat ediyorum, kaçırdığım oluyor tabii, o zaman da tepkileri geliyor.’’

Korku da onun için komik bir şey. Bundan olsa gerek yazmayı düşündüğü korkunç ve çok kanlı bir senaryo için Cem Yılmaz ismini düşünüyor. Algıda seçiciliğine gelince, sokakta güzel bir kadının yanından geçen ‘‘çirkin’’i farkedecek kadar garip!

Yılmaz Erdoğan

En konuşulan dizi


Yılmaz Erdoğan, Bir Demet Tiyatro'yu, dolayısıyla da bu diziden hayatımıza giren, Mükremin, Lütfiye, Mücver gibi bir çok karakteri yazıyor. Günde ortalama beş, sekiz saat arasında çalışıyor. O çalışırken dikkatli olmak gerekiyor, çünkü biraz ‘‘asabi’’ oluyor. ‘‘Yazı yazmak çok gerilimli bir iş, ona konsantre olmuşken, o dünyaya girmişken dışardan bir müdahale beni çıldırtır.’’ Yazmak onun için yaşamsal. Yemek yemekten bile daha önemli. Zaten çoğunlukla yemek yemeyi unutuyor.

Bir Demet Tiyatro'daki tiplemeler, özellikle de Mükremin, bugün Yılmaz Erdoğan'ın yazdıklarının çok önüne geçmiş durumda. Onun da deyimiyle herkesin evlat edindiği tipler... ‘‘Ciddi bir birebir örnek alma söz konusu. Yazarken tedbir almak zorundayım.’’ İnanmadığı hiçbir şeyi yazmıyor o yüzden de yazdıklarından çok etkileniyor. ‘‘Çok güldüğüm ve ağladığım olmuştur kendi yazdığım şeylere. Normal bir adam değilim yani ben.’’

Yarattığı karakterler yaşamına girmiş değil, zaten yaşamının kendisi! Yazar ve oyuncu olmak, onu hayata ‘‘laboratuvar’’ gibi bakar hale getirmiş. Bu zaman zaman canını sıkıyor çünkü hayatı yaşayamıyor. Şikayetçi olduğu tek konu, ‘‘ünlü olmadan’’ sahip olduğu gözlemci kimliğini yitirmek.

Bir Demet Tiyatro en çok izlenen değil en çok konuşulan dizi. Erdoğan'a göre zaten izleyici profili de diğer dizilerden çok farklı. ‘‘Çoğunluk televizyon seyircisi değil. Reytingi sallayan insanlar da değiller zaten, tıpkı benim gibi. Ben seyirciyi benden daha gerzek bir kitle olarak varsaymıyorum. Benden daha zeki olarak da görmüyorum. Biz eşitiz diye düşünüyorum. Biz en çok izlenen dizi değiliz en çok konuşulan diziyiz.’’

Arka planda yaklaşık 60 kişi çalışıyor. Yılmaz Erdoğan tek başına yazıyor. Ekip çalışmasının kendi bünyesine uygun olmadığını düşünüyor. İleride hayal gücünün Türkiye'nin şartlarına göre kısıtlanmadığı bir dizi yazmak istiyor. ‘‘Adam yazıyor sağdan 3 bin atlı girer, bize geldiği zaman 3 tane at suratlı adam sokamıyoruz.’’

Bir Demet Tiyatro

Kim yazıyor: Yılmaz Erdoğan yazıyor.

Kaç bölüm: 92'inci bölüm

Ne kadar zamanda yazılıyor: 3 gün sürüyor

Kadro: 60 kişi

Reyting: 15 civarında

Kim seyrediyor: Genelde televizyon seyretmeyenler

Atilla Atalay

Yazmıyor, konuşuyor


Sıdıka tiplemesi Atilla Atalay'ın ortaokul yıllarına kadar uzanıyor. Hayatının o döneminde tanıdığı, kendisinden yaşça büyük olan ve ilkokuldan sonrası okutulmamış bir komşu kızı... Atalay'a gelip ‘‘Sen orta okula gidiyorsun sana bir soru soracağım. Bu masa uzay olsun, bunun dışı neresi?...’’ diye soruyor. Bir mahalle kızının böyle felsefi bir şeyle uğraşmasından ve okula gidemiyor olmasından daha o zamanlar da çok etkileniyor Atilla Atalay. Yıllar sonra da sekiz kitabının içinde ve bugün televizyonda karşımıza çıkıyor.

Atilla Atalay, çoğunlukla Hıbır dergisindeki küçük odasında çalışıyor. Ortaya iki tane küçük teyip koyuyor ve başlıyor konuşmaya. Yanında da senaryo yazımında yardımcı olan iki arkadaşı var. ‘‘Yazarken de kendi kendime deli gibi konuşurum. Bir oyuncu kadar olmasa bile, kullanacağı sözcükler nelerdir, ruh durumu nedir, ayağa kalkar, birden bağırır diye yazmak yerine o hareketi yapmış oluyorsunuz. Hareketler, tavırlar hemen çıkıyor. Daha akıcı oluyor. O trafiği de çözmüş oldu. Bu benim ilk senaryo denemem, yeni yeni öğreniyorum. ’’

sıdıka

Kim yazıyor: Atilla Atalay yazıyor

Kaç bölüm: 82. bölüm

Ne kadar zamanda yazılıyor: Teybe konuşma süresi 5 saat, yazıya geçirilme süresi bir hafta.

Kadro: 16 oyuncu ve 23 kişilik teknik ekip

Reyting: 9-11 arasında değişiyor

Kim seyrediyor: Jenerikteki çizgi filmden olsa gerek en çok çocuklar seyrediyor






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!