Dışişleri kadınlardan sorulacak

Güncelleme Tarihi:

Dışişleri kadınlardan sorulacak
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 1998 00:00

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Dışişleri Bakanlığı'nda görev yapan toplam 685 meslek memurundan 166'sı kadın. Bu durumda kadın memurlar, toplam diplomat kadrosunun yaklaşık yüzde 24'ünü oluşturuyor.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, son büyükelçi kararnamesiyle ilk kez büyükelçi ünvanı kazanan diplomatları geçenlerde Çankaya Köşkü'nde kabul ederken, Dışişleri Bakanı İsmail Cem bir ara yanına sokularak kendisine şöyle der:

‘‘Sayın Cumhurbaşkanım, bu kararnamemizin bir özelliği var. Üç bayan diplomatımızı birden büyükelçi olarak gönderiyoruz.’’

Cumhurbaşkanı Demirel, bu durumdan çok hoşnuttur. Dışişleri Bakanı'na yanıtı şu olur:

‘‘Bakın pek çok bayan hakimimiz, üst düzey bürokratımız var. Kadınlar toplumun her kademesinde yükseliyorlar. Şimdi de kadın büyükelçilerimizin sayısı artıyor. Bu, laik cumhuriyetin başarısıdır. Cumhuriyet'in Türk kadınına hak ettiği, layık olduğu yeri verdiğinin bir kanıtıdır.’’

Aynı kararname içinde üç kadın diplomatın birlikte büyükelçi olması, Dışişleri Bakanlığı açısından bir devrim niteliği taşıyor.

Dışişleri Bakanlığı'nda büyükelçi ünvanını kazanan ilk kadın diplomat 1982 yılında Filiz Dinçmen olmuştu. Dinçmen, önce Lahey Büyükelçiliği (1982-84), ardından Avrupa Konseyi Daimi Delegeliği, merkezde Müsteşar Yardımcılığı (1988-93) ve Viyana Büyükelçiliği (1993-97) görevlerinde bulundu.

Geçen kasım ayında merkeze dönen Dinçmen, halen TBMM Başkanı Hikmet Çetin'in dış politika danışmanlığı görevini yürütüyor.

İkinci örnek, Fügen Ok'un 1992 yılında halen sürdürdüğü Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Viyana ofisi nezdindeki Daimi Delegeliği görevine getirilmesiydi.

Üçüncüsü, Solmaz Ünaydın'ın merkezde beş yıl süreyle Orta Doğu Dairesi Başkanlığı yaptıktan sonra aynı yıl Stockholm Büyükelçiliğine atanması oldu. Ünaydın, halen Türkiye'nin Warşova Büyükelçisi olarak görev yapıyor.

AYRIMCILIK MI VAR

Dışişleri'nde kadın büyükelçi sayısı neden az?

Bu soruya iki yanıt verilebilir. Birincisi: Dışişleri'nde geçmişte erkek diplomatlar sayısal olarak ezici bir üstünlüğe sahiptiler.

İkinci yanıt, özellikle bakanlık içinden evlenen kadın diplomatların karşılaştıkları sorunlarda yatıyor. Bakanlığın evli çiftlerle ilgili izlediği yurtdışı tayin politikası caydırıcı bir nitelik taşıyor ve bedeli genellikle kadın diplomatlar ödüyor.

Bu durum ailelerin parçalanmasına, istifalara, uzun süreli izinlere yol açıyor. Örneğin son kararnameyle Filipinler'e büyükelçi giden Veka İnal, eşiyle birlikte olabilmek için 1973-77 yılları arasında bakanlıktan izin almak zorunda kalmış.

Ancak, bugünkü bakanlık yönetiminin evli çiftlerin atamaları konusunda daha esnek bir çizgiye yöneldiği gözleniyor. Örneğin, geçenlerde yayınlanan bir genelgeyle eşlerin aynı büyükelçilikte birlikte görev yapmalarının önü açıldı.

Bu noktaya kadar sorun yok. Ancak şu sorunun yanıtı da bakanlıkta henüz verilebilmiş değil: Kadın diplomat kocasından önce terfi eder ve aynı büyükelçilikte kocasının sicil amiri konumuna gelirse, ne olur?

Filipinler'e giden Veka İnal, diplomatları değerlendirirken kadın-erkek ayırımı yapılmasına itiraz ediyor. ‘‘Bir kadın diplomat olarak büyükelçiliğe yükselmesini nasıl karşıladığı’’ yolundaki soruya, ‘‘Böyle bir ayırıma dayanan bir soru yöneltilmesini doğru bulmuyorum’’ karşılığını verdikten sonra gerekçesini şöyle anlatıyor:

‘‘Kadın-erkek ayırımı, çalışma hayatımda hissetmediğim bir duygu. Ne bana hissettirildi, ne de ben hissettim. Mesleğin belli aşamalarına gelmek için ne gerekiyorsa, onun yapılması gerekiyor. Yapılan da odur. Büyükelçi olduğumu öğrendiğimde duyduğum, mutluluk ve tatmin duygusudur...’’

Buna karşılık Şule Soysal'ın yanıtı Veka İnal'dan biraz daha farklı. ‘‘Vallahi, bizimki biraz daha mücadeleli oldu’’ diye söze girdikten sonra şöyle diyor Şule Soysal:

‘‘Belirli bir yolu almış olmanın verdiği ek bir memnuniyetten de söz edilebilir belki... Nihayet bir amaca biraz daha fazla mücadeleyle erişmiş olmanın verdiği bir tatmin duygusu bu.’’

HAVLU ATMADIM

Şule Soysal, kariyerindeki çabasıyla, Cumhuriyetin bir hedefine erişilmiş olmasının birbirini tamamladığını, bundan onur duyduğunu anlatıyor:

‘‘Türkiye'de kadınların meslek sahibi olmaları ve mesleklerinde karar alıcı pozisyonlara gelmelerinin, hem Cumhuriyetimizin devamı, hem de Türkiye'nin yurtdışındaki görüntüsü bakımından özel bir önemi olduğuna inanıyorum. Atatürk, hep seçerek, kadınları o tarihte düşünülmeyecek mesleklere getirdi; pilot yaptı, tarih profesörü olabilmeleri için önlerini açtı. Hedefi buydu. Biz de çabamızla bunu yaptık.’’

Singapur Büyükelçisi Füsün Çetintaş'ın sözlerinde ise satır aralarında gizlenmiş mesajlar bulmak mümkün:

‘‘Büyükelçi olmayı herhangi bir erkek arkadaşım nasıl karşılıyorsa, ben de öyle karşıladım. Sevinç ve iftihar duyuyorum. Buna imkan veren bakanlık yönetimiyle gurur duyuyorum. Bir memur olarak senelerce çalıştım. Ümitsizliğe kapıldığım zamanlarda bile havlu atmadım ve sonunda ödüllendirildim.’’

Füsun Çetintaş'a göre, büyükelçi olmanın her vatandaşın tadamayacağı ayrı bir hazzı var:

‘‘Ben daha önceki görev yerlerimde büyükelçi olmadığı zamanlarda maslahatgüzarlık yaptım. Ülkenizi dışarıda temsil etmek ayrı bir olaydır. Makam arabasına binersiniz ve yol alırken arabanızda Türk bayrağı dalgalanır. Ülkenizi temsil etmenin büyük gururunu duyarsınız.’’

Yeni kadın büyükelçilerin üçü de Ankara doğumlu. Her üçü de Ankara Koleji mezunu ve her üçü de Mülkiye'nin diplomasi şubesinden mezun.

İkisi evli. Şule Soysal'ın ABD'de üniversiteden yeni mezun olan 22 yaşında Gence adında bir oğlu ve bu yıl liseyi bitirmeye hazırlanan Şirin (18) adında bir kızı var.

Evli büyükelçilerin her ikisi de kurum içi evlilik yapmışlar. Şule Soysal'ın eşi Gazne Soysal Madrit Büyükelçiliğinde. Veka İnal'ın eşi Kaya İnal ise Brüksel Başkonsolosu. Gerek Şule Soysal, gerek Veka İnal eşlerinden binlerce kilometre uzakta görev yapacaklar.

OLAĞANLAŞACAK

Kadın büyükelçilerin sayısının artmasından en çok gurur duyan kişi, ‘‘Cumhuriyetin İlk Kadın Büyükelçisi’’ sıfatını taşıyan Filiz Dinçmen.

Dinçmen, ‘‘Fevkalade olumlu buluyorum. Bu çizginin giderek yükseleceğine inanıyorum. Bunda sayı unsurunun değişmesi, kadın memurların erkek memurlara oranının yükselmesi rol oynuyor. Bugün bizde kadın memur oranı pek çok Batılı ülkeden daha fazla. Örneğin Avusturya'dan fazla’’ diye konuşuyor.

Dinçmen'e göre, ‘‘Üç kadının birden büyükelçi olması, Dışişleri'nde kadının yerinin güçlendiğinin bir göstergesi’’ olarak görülmeli.

Filiz Dinçmen, kadın diplomatların geleceğine şöyle bakıyor:

‘‘Bakanlıkta çok yetenekli kadın memurlarımız var. Hakettikleri yere gelmelerini de çok doğal karşılıyorum. Kadın büyükelçi tayinleri bundan sonra olağanlaşacak.’’

Ve bu şekilde bir yazı konusu bile olmayacak.

Nikah kıyan konsolosa evlilik teklifi

Grup içinde bekar olan tek diplomat Füsun Çetintaş. Hiç evlenmemiş, ama konsolos olarak çok sayıda nikah kıymış. Bir keresinde dolaylı bir evlilik teklifi de almış: ‘‘1975 yılında Paris'te konsolos olarak bulunurken, görevim gereği nikah da kıyıyordum. Daha önceden pek çok kez karşılaştığım bir işçi ailesinin oğlu evleniyordu. Nikahı kıydım ve çifte mutluluklar diledim. Nikah sonrasında sohbet başlamıştı ki, damadın annesi bana döndü ve ‘Sen de pek güzel bir hanımsın. Bizim de tanıdığımız yağız bir delikanlı var. Gel seni de başgöz edelim' dedi. Samimiydi.’’

Füsun Çetintaş, bu ani teklif karşısında bir an ne diyeceğini bilemez; ardından ‘‘Bizim mesleğimizde evliliği yürütmek çok zor. Siz isterseniz o delikanlı için başka birini bulun’’ diyerek, yağız delikanlıyla başgöz edilmesine ilişkin teklifi nazikçe reddeder. Füsun Çetintaş’ın Paris yıllarından hatırladığı renkli anılarından biri de şudur. Başkonsolos, Fransızca ‘‘Consul General’’ diye yazılmaktadır. ‘‘Genel’’ anlamına gelen General sözcüğünü Türk işçileri genellikle Türkçe anlamıyla algılamakta ve Füsun Çetintaş'a ‘‘Generalim’’ ya da ‘‘Paşam’’ diye hitap etmektedirler. Hatta aralarında hepsini birleştirip ‘‘Konsolosum, generalim, paşam’’ diye hitap edenler de olmuştur.

Ameliyata giren diplomat

Şule Soysal'ın ilginç bir hobisi var: Tıp... Soysal, lise yıllarında tıp okumak

istemiş, ancak hariciyeci olmuştur. Buna karşılık tıbba tutkusu, bu kez bir hobi

olarak devam etmiştir. Örneğin Zürih'te görev yaparken, dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Gazi Yaşargil'in ameliyatlarına katılmıştır. Şule Soysal, izlediği

ameliyatları anlatırken, ‘‘Gazi Yaşargil ameliyathanede bir sanatçı gibiydi’’ diye konuşuyor. Ancak Şule Soysal'ın tek hobisi tıp değil. At binmek, kayak yapmak, opera ve sinemayı da sıralamak gerekiyor.

Füsun ÇETİNTAŞ Singapur’a

Dışişleri Bakanlığı'na 1965 yılında İktisat Dairesi'nde aday meslek memuru olarak girdi. İlk yurtdışı görev yeri 1968 yılında atandığı Kahire'ydi. Böylelikle bir Arap başkentinde görevlendirilen ilk Türk kadın diplomatı oldu. Kahire'yi, Brüksel ve Paris izledi. Tunus Büyükelçiliği'nde Müsteşar, Prag'da Elçi-Müsteşar olarak görev yaptı. 1993 yılında merkeze döndükten sonra Pasifik ve Latin Amerika ile ilişkilerden sorumlu genel müdür yardımcılığına getirildi. Önümüzdeki ay Singapur büyükelçisi olarak göreve başlayacak.

Şule SOYSAL Beyaz Rusya’ya

Dışişleri kariyerine 1967 yılında Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar Dairesi'nde aday meslek memuru olarak başladı. Rotterdam ve Zürih'te Konsolos, Şam'da Büyükelçilik Başkatibi, Bern'de Müsteşar, Viyana'da Elçi-Müsteşar ünvanı ile görev yaptı. 1994 yılında merkeze döndükten sonra Tanıtma İşlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na getirildi.

Veka İNAL Filipinler’e

Dışişleri Bakanlığı'na 1969 yılında Nato Dairesi'nde aday meslek memuru olarak başladı. Nürnberg Başkonsolosluğu, Unesco Daimi Temsilciliği ve Stockholm Büyükelçiliği’nde görev yaptı. 1990 yılında merkeze dönünce, beş yıl süreyle Kıbrıs Dairesi Başkanlığını yürüttü. 1995 yılında Elçi ünvanı ile Kültür-Bilim Dairesi Başkanlığı’na getirildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!