Dışı yeşil içi sarı tadı nefis sosu şahane!

Hep ham, hep sert, rafta olgunlaşsın diye körpe toplanmış ithal avokado devri bitti.

Haberin Devamı

Türkiye’de yetiştirilenler manavlara, marketlere düşüyor, mevsimi asıl şimdi başlıyor

Nelere dikkat etmeli?

Seçerken...
Avokadoyu hemen kullanmayıp birkaç gün bekletecekseniz daha diri olanlarından seçmekte fayda var.
Çok sert bir avokado aldıysanız ve yumuşamasını istiyorsanız, en az 24 saat pirinç dolu bir kabın içine basın, avokado pirinçte bekledikçe normalden daha hızlı yumuşayacak.
Guacamole tarzı bir sos yapacaksanız, olgun olanlarından seçmelisiniz. Parmağınızla dış kabuğuna bastırın, yumuşak ve içeri göçüyorsa olgun olanını buldunuz demektir.

Soyarken...
Kesmesi çok kolaydır. Diklemesine, ortadan bıçakla kesip ikiye ayrırın. Ortasındaki yuvarlak, kocaman, pürüzsüz çekirdeğine bıçakla hafif bir darbe vurun ve bıçağı sağa ya da sola çevirdiğinizde, çekirdek kolayca çıkacaktır.
Diri avokadoyu bıçakla soyup elma gibi dilimleyebilirsiniz ancak olgun avokadoyu kaşıkla kabuğundan ayırmak en pratik yöntem.

Haberin Devamı

Bir tarif: Avokado soslu yeşil salata

Ne lazım? Yarımşar demet ince kıyılmış marul ve roka. Avokado sos için bir adet olgun avokado, 6 kaşık zeytinyağı, yarım limonun suyu, tuz ve karabiber. Kruton için 3 adet tost ekmeği, 3 kaşık zeytinyağı, toz nane, kırmızı pul biber, tuz ve karabiber.
Nasıl yapılır?
Bir tavada zeytinyağını ısıtın.
Tost ekmeklerinin kenarlarını kesip iç kısmını küp küp doğrayın ve yağın içinde altın rengi alana kadar soteleyin.
Baharatları da atıp ekmeklere bulaştırarak kıtır krutonlar elde edin.
Blender’da sos malzemelerini iyice çekin ve yoğun kıvamlı bir sos elde edin.
İnce kıydığınız yeşilliklere bu sosu iyice bulayın, krutonları da ekleyip servis yapın.

İngilizler burada peki ya bizim çocuklar nerede?

İki İngiliz popüler şef Jamie Oliver ve Tom Aikens, birbirini takiben restoranlarının Türkiye’deki ilk şubelerini açttılar. Bu açılımlarda Türk ortaklarının da katkıları büyük. Bu lokantaların cemiyet hayatında ve piyasada ses getirmelerinin en büyük sebeplerinden biri de açıldıkları popüler alışveriş merkezleri. Her şey iyi güzel hoş da asıl merak edilen soru şu:
Bu markalara el veren yerli yatırımcılar neden bizim yetenekli Türk şeflere yatırım yapmaz, neden onları desteklemez? Neden bu tip devasa bütçeli alışveriş merkezleri, mekânlarını kiralarken ilk tercihleri hep yurtdışından getirilen konseptler olur? Cevap basit: Tamamen ticari!
Son iki aydır hepimizin bas bas bağırarak yazdığı İngiliz şeflerin lokantalarına biraz ara verelim, biraz da bizim çocuklar ne yapar, onlardan bahsedelim. Yer darlığı sebebiyle burada adını anamayacaklarım bana kızmasın. Bu yazı biraz da hepsi için…
Civan Er: Taksim Kumbaracı Yokuşu’nda açtığı Yeni Lokanta, sektörde geçirdiği profesyonel yılların özeti gibi. Dürüst, lezzetli, tadında yemekler için tercih ediliyor. Adı Giovanni olsa, acaba hak ettiğinden daha çok saygı duyar mı diye düşünüyorum bazen. Sade, düzgün, mütevazı, iyi eğitimli, akıllı ve müthiş bir genç şef.
Ali Ronay: Sektörde nadir bulunan şef modellerden. Hem okullu ve bilgili hem de bir alaylı kadar azimli, çalışkan ve dirençli. Otel executive şefliğinden lokanta şefliğine kadar değişik deneyimlerle yoğrulmuş, mutfakta farklı fikirlere sahip, slow food’un kıymetini bilen, Türk mutfağını ve yemekleri markalama üzerine çalışmalar yürüten bir şef. Şu anda kitchen gerilla aktiviteleri düzenliyor.
Didem Şenol: Genç, dinamik ve farklı şeflerden. “Kadınlara bizim sektörde hayat yok” diyenlere inat, 2010’dan beri işini düzenli şekilde sürdürüyor, geçmiş yıllarda en iyi şef ödülü bile aldı. Sorarım size: Bu şekilde onore edilmiş bir Türk şefi kaçımız biliyor?

Yazarın Tüm Yazıları