Dinçer Sezgin ölmüş!

TAM İzmir’de açılan “Oyun ve Oyuncak Müzesi” üzerine yazmak üzereydim, karım Şenay, “Dinçer Sezgin ölmüş” deyiverdi.

Haberin Devamı

“Ölmüş”ü “övmüş” diye anlamışım, bir ay kadar önce bir toplantıda görüşmüştük Dinçer’le çünkü; bilinçaltımda da onu ölmeye yakıştıramamış olmalıydım.

Yılların öfkesi, isyanı kalpte yığıldı mı, o kalp beklenmeyen bir anda çöküyor mu, ne!

Ben Dinçer Sezgin’i TRT’deki öfkeli yıllarından tanırım. Dokuz yıl edebiyat öğretmenliği yapıp da edindiği deneyimler, birikimlerle bütün ülkeye seslenme tekelini elinde tutan TRT’ye girmeyi başarınca kim bilir nasıl coşku duymuştu. Nerden bilebilirdi ki, TRT gerçeği sanatçı kişliğini sinsice eritir, ayrımına vardığınızda vakit
oldukça geçtir, o dönülmez yol artık sürükler götürür.

Yaşam öyküsünü aktaran haberlere bakıyorum da, TRT’de 28 yıl çalışıp emekli olduğundan söz etmekteler. Sanki TRT’de çalışmış olmak ona onur getirmiş gibi. Oysa Dinçer Sezgin, anılmaya değerse, onun sanatçı duyarlılığına ters düşen o kurumda 28 yıl kalmasının çok ötesinde, sanatçı kalma inancını koruyabilmiş olmasıdır. Şiirler, öyküler ve son yıllarda gazetelerde sanat olayları üzerine yazılar, onca umutsuzca geçen yıllardan sonra diri kalmışlığın birer belgesi.

Haberin Devamı

BENİM ANAYASAM AŞK

Son öykü kitabı ‘Sır Gecesi’nin yayınlanması üzerine şöyle demiş Dinçer Sezgin: “‘Benim anayasam aşk’ sözü, benim insanlarla iletişim kurmamı kolaylaştırıyor; insanlara değer vermemde ölçü oluyor. Kendi kendimin farkına varmama yardımcı oluyor. Belki bunun için alçak gönüllüyüm. Yaşamım boyunca büyüklenmek gibi bir derdim olmadı. Başkasının bahçesine hiç tecavüz etmedim. Kendi topraklarımda neyi yetiştirebileceğimin bilincini yaşadım.”

“Kendi toprakları” ve “yaşadığı ülkenin toprağı”... Arada bir “uyumsuzluk” var da, bu yüzden mi kalp ağrılarına tutulup toprağa göçüvermek!

BİR GARİP RASTLANTI

Benim doğum günümü kutladığım gün Dinçer Sezgin ölmüş! İkimiz de kalpten yana çarpılmış durumdaydık oysa. Bana onu “muhabbetle anmak” düştü.

Adı, Karşıyaka’da bir parkta çakılı durur Dinçer Sezgin’in. Bugün o parkta gezinip dolaşanlar, “adı bir parka verilmiş adam gibi ortalıkta dolanmayan” Dinçer Sezgin’in “kendi topraklarında” birşeyler yetiştirip de gittiğini bilirler mi acaba!

Yazarın Tüm Yazıları