Dikmen Vadisi’nde neler yaşadım

YAKLAŞIK iki ay kadar önce (02/10/2009 tarihinde) sabah sporumu yapmak üzere saat 07.00 de evden çıkarak Dikmen Vadisi Parkı’na gittim.

Güvenlik noktasından geçtim, yokuştan vadiye inerken karşıdan gelen 5 adet köpek etrafımı sardı ve bana saldırdı. Saldırı anında köpeklerden biri sağ dizimin altından eşofmanımı kaptı, bir başka köpek ise sol tarafımdan arkamdan pençe atıp kalçamdan ısırarak derin bir yara açtı. Sonra ben panik halinde “köpekler ısırdı” diye bağırırken bir güvenlik görevlisi ağır adımlarla bana doğru geliyordu.
Aynı gün Ankara Hastanesi’ne giderek gereken aşıları oldum ve ayrıca Dikmen Vadisi’ndeki başı boş sokak köpeklerini kontrol etmekle sorumlu olan kurumun ihmalkar davranışları nedeniyle bu şekilde yaralanmama sebep olduğu için Kavaklıdere karakoluna giderek ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum ve şikayetçi oldum.

Kontrolsuz ve aşısız

Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan aldığım 27.10.2009 tarihli ve bir örneği ilişikte sunulan kararda özetle; “...şehirdeki sahipsiz köpeklerin şehrin ortasında yer alan etrafı tümü ile açık Dikmen Vadisi park alanına girmesinin engellenmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle olayda parkın güvenliğinden sorumlu güvenlik şirketi tarafından alınabilecek bir önlem bulunmadığı gibi Büyükşehir Belediyesince olaya sebep olan hayvanların kontrolsüz ve aşısız olarak bırakıldığı da saptanamamış bulunduğundan ortada kovuşturma yapılmasını gerektirir herhangi bir neden bulunmadığı...” ifade edilmektedir.

Belediye ilgilenmiyor

O günden beri köpeklerden korkar bir hale geldim ve günlerce sokağa bile çıkmaya korktum. Dikmen Vadisi’ne gitmek veya yürüyüş yapmak zaten hayal oldu. Konuyu Güzeltepe Mahallesi Muhtarına aksettirdiğimde aldığım yanıt, bu tip olayların vadide sıklıkla yaşandığı ancak muhtarlık tarafından ilgili belediyeye yaşananlar aktarıldığında ve çözüm bulunması istendiğinde gereken ilgi ve alakanın gösterilmediği şeklinde idi.
Nitekim, olayı yaşadığım gün, aynı dönemde Abdullah Gürer isimli bir şahsın da aynı şekilde saldırıya uğradığını ve kendini korumaya çalışırken sol el bileğinin 3 yerden kırıldığını ve hastanelik olduğunu ve bunun da Hürriyet gazetesinde yayımlandığını etraftan gelen vatandaşlardan o esnada öğrendim. Bu sırada yanımızdaki güvenlik görevlisi dün de birine saldırdılar demez mi?
Yaşadığım bu olaydan sonra internette yaptığım tarama sonucunda Sn. Yalçın Bayer’in 7 Ağustos 2009 tarihli ‘Başkent olarak köpek sorununu çözemiyoruz’ başlıklı yazısını okuyunca aynı yerde benzer bir olayın Haziran ayında Bahar Özdemir isimli bir hanımın da başına geldiğini öğrendim.

Bayer’in uyarıları

1 Aralık tarihinde Oran Şehri’ndeki ODTÜ ormanları civarında yürüyüş yaparken başıboş köpeklerin saldırısında CHP İstanbul Milletvekili Bayram Meral de yaralandığına göre, aradan yaklaşık 6 ay geçmesine rağmen Sn. Bayer’in söz konusu yazısındaki “Başkent olarak köpek sorununu çözemiyoruz” ifadesinin halen geçerli olduğu ve Ankara’nın göbeğinde sıklıkla yaşanan köpek saldırısı vakalarına (hatta bunların bir kısmının basına da yansımış olmasına rağmen) karşın sokak köpeklerinden sorumlu idarenin herhangi bir önlem almadığı ve bu sorun hakkında hiçbir mesafe kaydedilmediği net olarak anlaşılmaktadır maalesef.

Savcılığa şikayet ettim

Ben de sokak köpeklerinin saldırısına uğramış bir vatandaş olarak yaşadığım bu olayın bende yarattığı psikolojik olumsuz etkilerin ötesinde, belediyelerin duyarsızlığı ve ilgisizliği; (istenirse eğer bu konuda alınabilecek bir önlem ve/veya uygulanabilir bir çözüm olduğuna eminim) belediyeler arasındaki kavga ve rekabet nedeniyle kimsenin olaya sahip çıkmamasından ötürü nihayetinde biz vatandaşın mağdur olması nedeniyle çok üzgünüm ve rahatsızım. Ben sorumluluk duygusu gelişmiş bir vatandaş olarak gereğini yaparak savcılığa şikayette bulundum ancak aldığım takipsizlik kararının (Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27/10/2009 tarihli Kararı) ne kadar gerçekçi ve inandırıcı olduğuna siz karar verin.
Belkıs GÜRSEL GÜLEÇ- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığında şube müdürü
Yazarın Tüm Yazıları