DGM yanlış hesap istedi

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Susurluk tarihine önemli iki dipnot, araları açık baba ve kızı tarafından düşüldü.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Mısır'dan dönerken Susurluk davasında yargının işine karışılmamasını istedi, ‘‘Kararı mahkeme verecek. Yerine başka bir şey koymaya kalkarsak sistem çöker. Birçok Dreyfus olayı ortaya çıkar’’ dedi. Demirel'le aynı saatlerde konuşan Tansu Çiller, ilk kez açıkça Susurluk'u sahiplendi:

- Susurluk olayını ve (Bülent) Orakoğlu'nu sahipleniyoruz. Çünkü güvenlik güçlerinin ve devletin çete ilan edilmesi, Türkiye'nin savunma refleksini zayıflatıyor, milletin bütünlüğünü tehdit ediyor.

Mutlu mazilerinde etle-tırnak kadar yakın iki siyasetçinin açıklamaları birlikte yorumlandığında ne yazık ki, fazla anlam ifade etmiyor.

Çünkü, Demirel'i endişeye sürükleyen ve Fransa'yı 1890-1930 arasında meşgul eden hukuk skandalında Yüzbaşı Dreyfus'u savunan Emile Zola'ydı. Susurluk sanıklarının avukatı Tansu Çiller. (Aslında bu kadarını onlar bile hak etmediler.)

Dreyfus davasında devlet bireye haksızlık yapınca toplum ayaklandı. Türkiye'ye 1960-1971-1980'de devlet üç kez toplumu iğfal etti, dördüncü teşebbüsünde Susurluk'ta iç çamaşırları ile yakalandı. Tecavüz bağımlısı haline gelen toplum her defasında kaderine rıza gösterirken, ancak birkaç birey sesini yükseltti. O bakımdan sadece istatistiki hesapla birey sayılan Tansu Çiller'in Susurluk'a itiraz şerhinden kime ne?..

Hem Susurluk nere, Paris nere...

Değil mi hemşerim?..

* * *

Bu kadar Susurluk magazini yeterliyse, biz yine işimize bakalım.

Dün bu köşede yayınlanan ve ‘‘Susurluk muhasebesi’’ çıkarılmasını öneren yazıya bankacılardan destek geldi. Bu arada, DGM'nin iddianame hazırlıkları sırasında bankalardan bilgi istediği de anlaşıldı.

Ancak DGM Savcılığı, her nedense bu bilgiyi sadece sanıkların mevduat hesaplarıyla sınırlı tuttu. Yani bankalara, ‘‘...isimli şahsın mevduat hesabı varsa, para hareketleri ile ilgili bilgi verin’’ yönünde yazı yolladı. Bankalar da sadece bu taleple sınırlı yanıt verdiler.

Ve anlaşılan hiçbir Susurluk kahramanı, garip ilişkilerden edindiği serveti faiz hırsıyla bankacılık sistemine emanet edecek, yargının takip edebileceği bir iz bırakacak kadar enayi çıkmadı.

Oysa DGM, bankalardan bilgi istemeden önce profesyonel yöneticileri ile gayriresmi danışmalarda bulunsaydı, adaletin önü iki yolla açılacaktı:

1) Aynı yazıda ‘‘mevduat hesabı’’ yerine ‘‘her türlü ilişkisi’’ ifadesi kullanılsaydı, şüpheli şahısların, yatırım fonu, repo gibi hesapları, yurtiçi ve yurtdışı para transferleri gibi kalemler araştırılacaktı.

2) Susurluk'un akçeli ilişkilerinin soruşturulmasında Kara Para Yasası ile kurulan Mali Suçlar Birimi'nin kullanılması bile mümkündü. Bu birim son derece geniş yetkilerle donatıldı. Örneğin, Maliye Müfettişi'ni ve Hazine Bankalar Yeminli Murakıbı'nı görevlendirerek, ‘‘...bankasına gidin, şu bilgiyi araştırın’’ talebinde bulunabiliyor.

* * *

Susurluk'un aydınlatılması ancak kayıp silahların sırrının çözülmesi ve karanlık akçeli ilişkilerin anlaşılması ile mümkün...

Umutsuzluğa kapılmayın, yargıya yardımcı olun, yol gösterin.

Yazarın Tüm Yazıları