Derviş'i üçkáğıda getiren bürokratlar

BANKALARA vatandaşın parasının peşkeş çekilmesiyle ilgili kanun Meclis'ten geçerken, bir milletvekili Genel Kurul'un kapısında Devlet Bakanı Kemal Derviş ile karşılaştı.

Milletvekili de ‘‘ekonomist’’ti ve Derviş'e cebinden çıkardığı bir raporu uzattı:

‘‘Kemal Bey, çıkarmaya çalıştığınız bu yasayı, bu murakıp raporlarına rağmen nasıl hálá savunabiliyorsunuz. Bu raporlara rağmen bu bankalara kaynak aktarmayı içinize nasıl sindireceksiniz’’ dedi.

Derviş'in ‘‘Hangi rapordan söz ediyorsunuz’’ demesi üzerine milletvekili çantasından bir bankaya ait son aylarda hazırlanmış murakıp raporunu çıkarıp uzattı.

Derviş şaşırdı.

Raporda bankanın tüm kaynaklarını kendi grup şirketlerine aktardığı, milyar doları bulan bir açığın söz konusu olduğu yazılıydı.

Raporda sözkonusu bankanın ‘sermaye yeterlilik rasyosu’nun değil sıfıra yaklaşmak, -1617 olduğu yazılıydı. Oysa daha önce el konulan ‘‘En batık banka’’da bu oran - 99'du. Yani bugün özkaynaklarını kendi şirketlerine aktarıp ‘batıktan beter’ duruma düşen bankanın daha önce el konulan bankalardan 16 kez daha batık olduğu görülüyordu.

Ne yazık ki Derviş'in bundan haberi yoktu.

Ve Ekonomi'den, Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş bu raporu ilk defa görüyordu.

Bu raporu kim hazırlamış veya hazırlatmışsa, raporu ilgili Bakan Kemal Derviş'e vermeyi ‘‘uygun bulmamıştı’’.

Bankalara kaynak aktaracak yasayı ölümüne savunan ve bu yüzden de müthiş eleştirilerimizle karşılaşan Kemal Derviş'in milletin parasını aktaracağı bankaların durumu ile ilgili raporlardan haberi yoktu.

Bir bürokrat grubu, Derviş'e yanlış bilgi veriyor, Derviş de bu bilgileri ‘‘doğru’’ zannederek yasa çıkartıp, bankalara kaynak aktarıyordu.

Gerçek raporlar ise hasıraltı ediliyordu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nda ve Hazine'de birileri Kemal Derviş'i kötü ‘‘üçkáğıda’’ getirmişti.

Acaba bunlar kimdi ve bunu ne karşılığında yapıyorlardı!


Tek kötü muamele gören Emlakbank müdürleri mi?



TÜRKİYE'de kamu bankaları vasıtasıyla ‘‘siyasilere yakın isimlere kaynak aktarmanın kasası’’ denildi mi, akla ilk gelen banka Emlakbank'tı.

Yıllarca ülkenin en büyük rezaletleri hep bu bankadan çıktı.

Kamu kaynakları hep bu banka aracılığıyla ‘‘siyasilere’’ peşkeş çekildi.

Bu bankanın ‘‘efsane’’ müdürleri arasında hálá aranan da var, mafya kurşunuyla vurulan da!

Hakkında onca rezalet ortaya atılan ve bunların bazıları kanıtlanan Emlakbank'ta bugüne kadar hiçbir suçlu bulunamadı.

Emlakbank vasıtasıyla ‘‘devlet soyulurken’’ her şey hep kılıfına uygun yapılmış olmalı ki, şimdiye dek hiçbir ‘‘kusurlu’’ veya ‘‘suçlu’’ yargı karşısına çıkarılıp cezalandırılamadı.

Geçtiğimiz günlerde bu bankanın eski çalışanlarına yönelik bir operasyon yapıldı. Operasyonun yapılış biçimi kötüydü. Gereksiz bir ‘‘sertlik’’ vardı.

Ve bu tavır, Türkiye'nin ‘‘aydınlarından’’ haklı bir tepki gördü.

Bir anda pek çok yazarımız-çizerimiz, Emlakbank'ın eski üst düzey yöneticilerinin ‘‘hukukun verdiği yetkilerin zorlanması’’ sonucunda, kötü muamele görerek gözaltına alınmalarını eleştirdiler.

Çok sert tepki gösterdiler.

Doğrusu bu tepkiler hoşuma gitti.

Çünkü benim bildiğim kadarıyla, Türkiye'de hukuka aykırı olarak kötü muamele gören ilk ‘‘zanlılar’’ Emlakbank yöneticileri değil.

Liseli çocuklardan devletin benimsemediği ideolojilere sahip kişilere, borcunu ödeyememiş köylülerden borcunu ödeyemediği için yargı eline düşmüş esnafa kadar pek çok insanımız hak etmediği ölçüde kötü muamele görüyor.

Emlakbank'ın eski yöneticileri için ayağa kalkanlar, umarım bundan böyle yargı önünde kötü muameleye maruz kalmış herkes için aynı duyarlılığı gösterirler.

NOT: Sakın, bu operasyonda gözaltına alınan kişilerin suçlu olduğu yönünde bir imamız olduğunu zannetmeyin. İçlerinde adam gibi adamlar da, şerefli bürokratlar da var. Ama bu bankada rezaletlerin üzerine gerçekten kimse gidemez diye operasyonun yapıldığı gün yazmıştım. Çünkü ucu, Türk siyasetinin en azından yüzde 50'sine dayanır.


NE ZAMAN ADAM OLURUZ?



Alçakları yazmaktan, keyifli şeyler yazmaya sıra geldiği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları