Derin devlet sözünün mucidi

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

‘‘Derin devlet’’ kavramı ilk defa bu sütunda yer aldı. Şimdi herkesin ağzında.

İsterseniz, bu kavramın nasıl ortaya çıktığını anlatayım. Çünkü bunun ilginç ayrıntıları var.

Siyasetimizde ‘‘Derin’’ kavramını ilk defa kullanan kimdir biliyor musunuz?

İLKİ AKŞENER

Ben söyleyeyim. Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener. Bunun hikâyesi de şöyle.

1995 seçimlerinden hemen önceydi. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Saraybosna'ya gidiyordu.

O gün Saraybosna'ya savaştan sonra ilk sivil uçak inecekti.

Bu da, Türk Hava Yolları'nın bir Boeing 737'siydi.

Gezinin asıl amacı, iç siyasete yönelikti. Çiller bu ziyareti, seçim kampanyasının parçası olarak görüyordu.

O resmi görüşmeler yaparken, biz de Özer Çiller ve Meral Akşener'le birlikte yemeğe gittik.

Yemekten sonra şehirde biraz yürümek istedik. Yürürken bir ara Meral Akşener'le sohbet ettim.

Akşener, henüz milletvekili değildi. Bir fakültede öğretim görevlisi olarak çalışıyordu ve Çiller'in çevresinde yıldızı yükselen kadınlardan birisiydi.

O gün bana, DYP olarak, ‘‘Derin Türkiye'yi incelediklerini’’ anlatmıştı.

Aslında ‘‘Derin’’ kavramı, Fransız sosyologlarının sevdiği bir kavramdır. ‘‘La France Profonde’’ yani Derin Fransa kavramı, Fransız toplumunun temelindeki özellikleri ve unsurları anlatmak için kullanılır.

MEHMET AĞAR

Sanıyorum Akşener de bu kavramı oradan çevirmişti.

O da Türkiye'nin temel unsurlarını ortaya çıkarıp, DYP'nin yeni hükümet politikasını bunun üzerine kuracaklarını söylüyordu.

Ben bu konuşmayı ertesi gün ‘‘Derin Türkiye’’ başlığı ile yazdım.

Bu arada ilginç bir ayrıntıyı da aktarmadan edemeyeceğim. O gün Saraybosna'dan dönerken Çiller uçakta bize şunları söylemişti:

‘‘Refah Partisi'ni Bosna'ya sokmamalıyız.’’ Bu sözler ertesi gün Hürriyet'in manşetindeydi.

Ama kadere bakın ki, o gün Refah'ı Bosna'ya sokmamaktan söz eden Çiller, daha sonra bu partiyi Türkiye'de iktidar koltuğuna oturttu.

Bu kavramın ikinci kullanılışı da yine bir DYP'liden geldi.

Hem de hiç tahmin edemeyeceğiniz bir DYP'liden. Mehmet Ağar'dan.

Onun hikâyesi de şöyle.

Refahyol Hükümeti'nin kuruluşundan kısa süre sonraydı.

O sırada Libya olayı patlamış ve Mehmet Ağar da, Erbakan'ın Libya'ya yapacağı gezinin kararnamesini imzalamamakta ısrar ediyordu.

İşte o günlerde bir akşam Ankara'daki Santini Restoran'da Ağar'la yemek yemiştik.

SANTİNİ'DEKİ YEMEK

Ağar o günlerde Çevik Bir'le yemek yemişti. Yemeğe MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen de katılmıştı.

Biz bu yemekle ilgili bilgi almak istiyorduk. Ancak, Ağar bize yemeğin ayrıntısı hakkında en küçük bir detay dahi vermedi.

Sadece şunu söylemekle yetindi:

‘‘Derin devlet bu işi öyle kolay kolay bırakmaz.’’

Ama bu kavramı, öyle düşmanca değil, tam aksine taraf olduğu bir kavram olarak kullanmıştı.

Onun anlattığı derin devlet içinde askerler de vardı, Cumhurbaşkanı da.

Ben bu yemeği, Ağar'ın adını vermeden yazmıştım. O yazının başlığı da, ‘‘Derin Devlet’’ti.

Bu kavram o yazıdan sonra birden siyasi literatürümüze girdi.

Yani ‘‘Derin’’ kavramını ilk kullanan Meral Akşener, onu Derin Devlet haline getiren de Mehmet Ağar'dı.

ÇİLLER ÖĞRENDİ

O sıralarda henüz Susurluk olayı ortada yoktu. Mehmet Ağar ise Refahyol Hükümeti'ne karşı içten bir mücadeleyi başlatmak üzereydi.

Ama sonradan her şey değişti. Önce Çiller, Ağar'ın bu niyetini öğrenip, ona savaş açtı ve Susurluk olayını bahane edip, bakanlıktan istifa ettirdi.

Ve bugüne gelindi.



Yazarın Tüm Yazıları