Depresyon sadece ilaçla geçmiyor

Sevgili Güzin Abla; depresyondaki bir hastayı kurtarmaktan söz eden okurunuzun önerileri (ben de depresyon geçirmiş olduğumdan biliyorum) yanlış.

Depresyon onun anlattığı gibi ilaçla düzelmez. Sizin "Gittiğiniz uzman ilaç tedavisine gerek duymuşsa, öyle gerekiyor demektir" cümlenize katılamıyorum. Hasta ve doktorun karşılıklı iletişimi, günümüzde depresyon tedavisinde farzdır. İlaç da olacak ama asıl doktora içini dökmek, başkalarına anlatamadıklarımızı doktora anlatmak en iyi rahatlama şeklidir. Doktor tarafsızca dinliyor ve hayatımıza nasıl yön vermemiz gerektiğini söylüyor. "Depresyondayım" deyip tüm sorunlarımızı yakınlarımıza anlattığımızda, onlar konuyu daha da dallandırıp budaklandırıyorlar. Profesör olmuş bu mesleği yapan pek çok doktor, sadece ilaç tedavisine başvurup hasta ile 15 dakika konuştuktan sonra onu yolluyor. Ama bir de, 1 saatini ücreti karşılığı muayenehanesinde hastaya ayıran, hastayı dinlemekten yılmayan, fedakar doktorlar var. İşte bunlar mesleğin gereğini yerine getiriyorlar. Önemli olan bu zamanda bu ikinci tip doktoru bulabilmek. Yoksa ilaç verip yollamak kolay para kazanmaktır. Bunları bugüne kadar edindiğim tecrübelerime dayanarak yazmak istedim. Kendi doktorumu önerirdim ama adının gazetede çıkmasını hoş karşılamaz. 

RUMUZ: C.ÖZ...

Çok sevgili okurum, depresyondan söz ediyorsunuz, kendi tecrübelerinize dayanarak bazı bilgiler veriyorsunuz. Teşekkür ederim. Ancak psikiyatride pek çok depresyon şekli vardır. Biliyorsunuz şimdi "Depresyon geçiriyorum" demek moda. Biraz sorunla karşılaşan, bir parça bunalıma düşen herkes "Depresyona girdim" deyip çıkıyor işin içinden. Bir uzmana başvurup, onun değerlendirmesini dile getirmiyorlar çoğunlukla. Tabii bir de yeni bir terim var. O da panik atak. Şimdi herkes panik atak geçiriyor! Oysa gerçek anlamda ciddi depresyon ve panik atak yaşayan hakiki hastalardan söz ediyoruz biz. Sizin depresyon teşhisi konmuş rahatsızlığınız belki telkinle tedavi gerektiriyordu. Ve bu yeterliydi. Tarafsız biriyle sorunlarını paylaşmak elbette çok rahatlatıcıdır. Ama bir başkasına elbette ilaç tedavisi gerekiyordur. Sizin önerileriniz sadece yaşadıklarınızla kısıtlı. Örneğin bitkisel depresyon ilaçları bugün tüm dünyada peynir ekmek gibi satılıyor. Elbetteki doktorla karşılıklı konuşarak, telkinle yapılan tedavinin çok önemi var. Sözünü ettiğiniz gibi ilgili ve candan doktorlarımız sadece psikiyatride değil, tıbbın her alanında insana yardımcıdır. Aslında doktor yalnızca bilgisiyle değil, insanlığıyla da hastaya şifa verendir. Bu konuda çok haklısınız tabii ama bırakın da bu alandaki uzmanlar, kime ilaç tedavisi uygulayacaklarını, kime telkin ve psikanaliz yoluyla yardımcı olacaklarını kendileri karar versinler, değil mi?

İkiz çocuklarımı ayırt ettiğimi hissediyorum

Sevgili Güzin Ablacığım; ben 13 yıllık evli genç bir kadınım. 11 yaşında ikiz oğlan çocuk annesiyim. Oğlumun biri, çok zeki, hayat dolu fakat aynı zamanda çok ters bir çocuk. Çabucak sinirleniyor ve hiç söz dinlemiyor. Hemen kabalaşıyor, aksi davranıyor. Diğer oğlum ise tersine yumuşacık, sevimli, yüreği sevgi dolu bir çocuk. Bu nedenle ister istemez çocuklarım arasında bir ayırım yaptığımı hissediyorum. Ne kadar kendi kendime telkin yapmaya çalışsam da olmuyor. Ben, yumuşak başlı oğlumu daha çok seviyor, ona daha çok ilgi ve yakınlık gösteriyorum. Diğer oğlumun ters davranışları beni kendisinden soğutuyor ve uzaklaştırıyor. Bu durum beni sakin oğlumu tercih etmeye zorluyor sanki. Üstelik bu beni çok düşündürüyor ve üzüyor. Aslında böyle düşünmek istemiyorum. Vicdan azabı çekiyorum. Özellikle diğer oğlum bunu hissedecek diye ödüm patlıyor. Bu duygularım doğal mı? Her anne çocukları arasında böyle bir tercih yapar mı? Yoksa benim bu durumum anormal mi?

RUMUZ: YANLIŞ TERCİH

Sevgili kızım, genelde annelerin, kendilerinden bile saklamaya çalıştıkları bir duygu karmaşasıdır bu. Sen açık yüreklilikle bu durumu görüyor ve söyleyebiliyorsun. Anneler çocuklarından birine, diğerlerinden biraz daha farklı bir duyguyla bağlanabilirler. Kendini üzme bunun için. Anneler her ne kadar: "Hiç ayırım yapmam, hepsini aynı şekilde severim" deseler de, bazen bu bir aldatmacadır. Yüreklerinde özel bir yeri olan bir çocukları vardır. Özellikle bir annenin, kendine daha çok benzeyen, huyunu suyunu kendine benzettiği çocuğunu tercih ettiği görülür.

İkizlerinden birine aksiliği yüzünden yaklaşamıyor, onunla diyalog kuramıyorsun. Bu durumda sevgini, sana daha yakın davranan, senin küçük bebeğin durumundaki, sana muhtaç görünen, diğerine yöneltiyorsun. Belki de öteki bunu hissettikçe daha öfkeli ve daha huysuz oluyor, daha asabileşiyor. Bana kalırsa ne olursa olsun, tüm tersliğine rağmen, ona da aynı derecede sevgi göstermeye, ona karşı biraz daha sabırlı olmaya çalışmalısın. Kendini zorlayıp bunu başarırsan, o da senin ona sevgiyle yaklaştığını gördükçe, biraz daha yumuşak davranmaya başlayacaktır. Çünkü, çocuklar olağanüstü hassastırlar. O senin duygularını hissediyordur; tercih yaptığının farkındadır. Ve çok acı çekiyordur. Üstelik zeki çocukların çok farklı olduklarını da unutma. Ona anlayış göster.

Arkadaşlarım bana "Zor kızı oyna" diyorlar

Güzin Abla; ben internetten tanıştığım bir çocuğa sırılsıklam aşık oldum. Onunla aynı şehirde yaşıyoruz. Zaten burası çok küçük bir yer. O çok yakışıklı. Bana bakar mı bilmiyorum. Mesajlaştığımıza göre aramızda bir elektrik olmalı değil mi? Görüşelim diyor, ama ben cesaret edemiyorum. Arkadaşlarım, "Zor kızı oyna", diyorlar. Sence bu umutsuz bir vaka mı? Ne olursun bana aklı ver.

RUMUZ: DELİ AŞIK

Deli kızım, aşık kızım; hep demiyor muyum, internet arkadaşlıklarını pek fazla ciddiye almayın, diye... Böyle pek fazla tanımadığın birine sırılsıklam aşık olmak da ne oluyor? Hele zor kızı oynamak da ne demek? Ortada bir ilişki bile yok; kendi kendine gelin güvey oluyorsun. Neden beğenmeyecekmiş ki seni? Sadece hoşça vakit geçirmek istiyor olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları