Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

Depremin yol açtığı yaralar...

Merhabalar sevgili okurlar. Van’da yaşanan deprem felaketinin ardından tam yirmi altı gün geçti. Artçı sarsıntılar ise hâlâ devam ediyor. Yaralarımızın hızla sarıldığı söylenirken, yeni açılan ya da ileride açılması kaçınılmaz olan yaralar göz ardı ediliyor.

Haberin Devamı

Erciş’e 7 kilometre uzaklıkta bulunan Çelebibağ Beldesi Cumhuriyet Mahallesi’nde oturan Enver Olgun’un engelli çocuğu Deniz Olgun’un naylon çadırda donarak öldüğünü, eminim ki, çoğunuz duymuşsuzdur. Bakın Enver Olgun neler söylemiş bu konuda: "Yaptığım müracaatlara rağmen çadır alamadım. Kendi imkânlarımla kurduğum çadırda yaşarken kızım rahatsızlandı. Evimizde yaşarken çocuğuma iyi bakıyordum. Ancak, naylon çadırda kızım rahatsızlandı. Havale geçiriyordu. Götürdüğüm Batman’daki hastanede hayatını kaybetti. Havalar soğuk, çadır alamadığım için ailemle birlikte bu naylon çadırda yaşamayı sürdürüyoruz."

/images/100/0x0/55eb115cf018fbb8f8a8f136

Haberin Devamı

Soğuk havada çadırda yaşam en çok yaşlı, engelli ve çocukları etkiliyor. Depremzedelerden biri; "Yeterince çadırımız yok. Bir çadırda birkaç aile birlikte kalıyoruz. Ama bu soğuklarda çadır fayda etmiyor. Çocuklarımızın hepsi hasta oldu. Biz depremde yıkılan evlerden sağ olarak çıktık. Fakat soğuktan ölmekten korkuyoruz" diyerek sesi oluyor tüm hemşehrilerinin.

Gazete ve televizyonlarda izlediğim bu üzücü haberlerin ardından, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi olan bir okurumdan aldığım bir e-posta içimi tarif edemeyeceğim kadar derinden acıttı.
“Merhaba… Ben, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde 2. Sınıf Diş Hekimliği öğrencisiyim. Depreme Kredi Yurtlar Kurumu'nun merkezî yemekhanesinde, bodrum katta yakalandım. Deprem anında panikle dışarıya kaçtım ve akşam 17.00 Van Gölü otobüsüyle memleketime, Adana'ya, 'kaçtım'. Şimdi oradaki insanların ne zorluklar yaşadığını düşünüyorum… Anlamam mümkün değil, hissetmem de… Ama Van'ın ne derece soğuk olduğunu geçen seneki tecrübelerimden biliyorum. YÖK başkanı Yusuf Ziya Özcan Şubat’a kadar tatil etti üniversitemizi.
Adana'ya kaçtığımdan beri geceleri kâbus görüyorum. Rüyalarımda deprem oluyor ve bulunduğum mekânlar hep başıma yıkılıyor. Psikolojim iyi durumda değil. Evimizde herhangi bir titremede, nedeni ne olursa olsun, kalbim atmaya başlıyor. Van'a Şubat ayında nasıl döneceğim gerçekten bilmiyorum… Sağlam raporu verilen Bayram Oteli’nin 5.6'yla nasıl yıkıldığını hepimiz gördük değil mi? Ya bizim fakültemiz, yurdumuz da yıkılırsa?.. Bunun sorumluluğunu kim üstlenecek? 7.2'lik deprem pek çok fayı harekete geçirdi. 5.6 da bunun bir örneği. O binalar tek tek elden geçirilmeden kimse girmemeli. Benim bir aklım var ve bunu düşünebiliyorum. YÖK 'ü aradım ama henüz hiçbir hareket yok. Bir yazar ve basın mensubu olarak sizden yardım istiyorum. Lütfen sesimizi duyurun…”
diyerek yardım istiyor benden, bu genç okurum.
Bu e-posta, psikolojik yaraların sarılmasının çok daha zor olacağını gösteriyor bizlere.
Elbet bir gün artçı sarsıntılar da sona erecek; Van yeniden inşa edilecek. Peki ya insanların yürek yaraları?..
Bu depremin yol açtığı fiziksel engeller gözle görülebilir. Ancak psikolojik engelleri görebilmek için yüreğimizle bakmalı ve şimdiden önlem almaya başlamalıyız. Bir şehir dolusu psikolojik engelli yaratmak istemiyorsak, kesinlikle yapmalıyız bunu.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazarın Tüm Yazıları