Demirel'den ABD'ye ders

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Yeni yıl resepsiyonunda, Cumhurbaşkanı Demirel'in çevresini sardık. Günün konusu füze alarmıydı:

‘‘ABD istihbaratı bir haber almış, ‘Irak'tan fırlayan ışık Türkiye'nin üstünden Karadeniz'e geçmiş' diye. Duyunca güldüm, ‘Yahu, bizim üstümüzden geçse bunu görürdük' dedim. Görmesek de füzenin Karadeniz'de ne işi var?’’

Gülüştük... Demirel, işin asıl vahim yönüne geçti:

‘‘Bakın ben size bir şey söyleyeyim; bu iş Vietnam'a benzer. Ben bunu Başkan Bush'a söyledim. Clinton'a da söyledim.’’

* * *

Vietnam... ABD'de sendroma dönen müthiş savaş. Irak'ta da yanlış işler yapılıyor. Saddam'ı devirmek için muhalif gruplara destek kararı veriliyor. Ama o grupların Saddam'ı daha da büyüttüğünü ABD yetkilileri göremiyor. Bu şok uyarılar, siyasette geçen 38 yılın süzgecinden geçen dersler!

Baba'yı bizden söküp kopardılar. Bazı Yüksek Yargı organı mensuplarıyla sohbet ettik. İki tur için mart ayına kadar yasal değişiklik olanağı var. Konu, Başsavcı Vural Savaş'ın son dosyasına geldi:

‘‘Başsavcı cesur bir kahramandır. HADEP için hazırladığı dosyada, bu partinin PKK olduğunu verilmiş yargı kararıyla kanıtlıyor.’’

Edindiğim izlenim; FP de yakından izleniyor. Dava yok, ama izleniyor!

Murat Sökmenoğlu'nun, ‘Cumhurbaşkanı'nı anlamak' başlıklı bir yazısı vardı. Dikkatimi çekmişti. Köşkte kulağıma eğildi:

‘‘Çok önemli günlerden geçiyoruz. İki turlu seçim isteğinin altında, çok büyük tehlikelere karşı önlemler yatıyor. Uyanık olmalıyız.’’

Bir başka önemli yetkili daha çarpıcı şeyler söyledi:

‘‘HADEP, 13-15 ilde PKK yanlısı adayların başkan seçilmesini sağlayınca, Avrupa'dan, ‘İşte bu plebisittir' diye yaygara koparılacak!’’

Yayın Koordinatörümüz Seçkin Türesay ile Hilton'a geldik. Lobide Prof. Yaşar Nuri Öztürk'le karşılaştık. Hocayı çok sever ve sayarım. Yanında İsveç'ten tanıdığım Rahim Kulbay vardı. Özlemle kucaklaştık:

‘‘İçi dışı bir dostlarla olmak beni mutlu kıldı. Ben, Rahim Kulbay Bey'in Meclis'e girmesini çok istiyorum. Bu isteğimi de açıkça ileteceğim.’’

Rahim Kulbay, İsveç'e Ecevit'le giden gazetecileri işyerine götürmüştü. DSP'nin kuruluş günlerinden bu yana tanışırız. Şimdi DSP'nin Konya adayı.

Hotel'den çıkarken, Devlet Bakanı Fikret Ünlü ile karşılaştım:

‘‘Gel, Karamanlı sanayicilerle tanıştıracağım seni.’’

Aile dostuyuz. Sevilen bir bakana direnilir mi? Lobiye geçtik. KARSİAD Başkanı Ali Kamer ve arkadaşları bakanlarını çok seviyorlar:

‘‘Sizi Karaman'a bekliyoruz İsmet Bey. Bizim Karamanlı Mehmet Bey'den sonra, şimdi de Karamanlı Fikret Bey'imiz oldu. Fikret Bey, Karaman'da sağ-sol ayrılığı bırakmadı. Hepimizi hoşgörü ile kucakladı, yanına çekti.’’

Karaman'a mutlaka gideceğiz, söz verdim. Kapıdan çıkarken, 1970 öncesi CHP Gençlik Kolları'ndan tanıdığım Ali Toprak'la karşılaştık. Toprak, şimdi zengin bir işadamı. İki fabrikası var. Ama hâlâ bizim Ali! Çankaya Lisesi ve Gazi Eğitim Enstitüsü öğretmeni olan Ali Toprak neyse, fabrikatör Ali de aynı. Beni çekip coşkuyla açıkladı:

‘‘DSP'den adaylığımı koydum. Girdiğim her işte başarılı oldum. Her şeyim var. Şimdi DSP'de, Sayın Ecevit'e bu deneyimle destek olmak istiyorum.’’

* * *

Dün büroya yürüyerek geldim. Yolda Demokrat Parti Afyon milletvekili ve Menderes'in bakanı Mehmet Demirer'in oğlu Mehmet Arif Demirer'i gördüm. DP için çok çırpındı, olmadı. Ecevit'in kendisine 1995 seçiminde adaylık önerdiğini biliyordum. DP için kabul edememişti. Bu kez adaylığını koymuş:

‘‘Kıbrıs'tan yeni döndüm. Denktaş ve orada oluşturduğumuz platform ile görüşmeler yaptım. Gelir gelmez de adaylık başvurumu yaptım.’’

‘DSP'nin kadrosu yok' diyenler vardı!



Yazarın Tüm Yazıları