‘Delil yok!’

GÖZALTINA alınan bürokrat-bankacıların, savcının ‘‘delil yok!’’ sözleri ile hemen salıverilmeleri, akıl ve izanın tıkandığı bir olguyu vurgulamaktadır.

Cumhurbaşkanı adına hareket eden DDK'nın elinde delil olmadan bir sürü bürokratı töhmet altına sokması, bu insanların sabah karanlığında apar topar evlerinden alınmaları, çok ama çok vahimdir.

Birbirimizden gizlemeyelim; burada esas hedef siyasilerdir, ancak hedef yine tutturulamamıştır.

Aynı şekilde, katiyen iç siyasete bulaşmayacağını ilan ettiği, Genelkurmay'a bağlı stratejik araştırmalar merkezinin -SAREM'in- açılış toplantısında Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, ‘‘Ekonomiyi batıranlar Arjantin'de hemen cezalandırılıyor, bizde durum farklı’’ demesi ve gazetelere göre ‘‘bizde ceza seçime kalıyor’’ diye belirlemesi aynı hedefe yönelik vurgulardır.

* * *

Siyasilerin
gereğinde ne kadar acımasız eleştirilerini yaptığımı bu köşeyi bir nebze takip edenler farkındadırlar. Aralarında kirli insanların olduğuna da inanıyorum.

Yolsuzluk ekonomisinin adeta bir sistem haline geldiğini de biliyorum.

Ancak, bir nokta beni rahatsız ediyor.

Hem de çok.

Siyasileri ve bürokratları yargısız cezalandırmak, yolsuzluklardan gına getiren millet indinde büyük prim yaptığına inanılan bir moda haline geldi.

Siyasilerin tepesindeki Cumhurbaşkanı ve siyasilerin emri altındaki Genelkurmay Başkanı da bu yöntemi zaman zaman, yerli yersiz kullanarak, millet indinde puan toplamaya çalışıyorlar.

Ne yazık ki, seçilmiş siyasiler de alınlarının akı ile bu tavırlara tepki gösteremiyorlar.

* * *

Ancak, her iki tarafın girişimlerinde, zaten büyük çatlakları olan hukuk devleti bir kez daha zedeleniyor.

Hukukun üstünlüğüne olan inancı nedeniyle büyük sevinçle kucakladığımız Cumhurbaşkanı'nın, delilsiz soruşturma için ‘‘gereğinin yapılması’’ yönünde nasıl cevaz verdiğini hálá anlamış değilim.

Aynı şekilde Genelkurmay Başkanı'nın da ne demek istediğini tam anlayamadım.

O görevdeki insanın net konuşma mecburiyeti olmalı.

* * *

Yolsuzluk ekonomisini
soruşturalım, suçluları adalete teslim edelim. Ama, bu uğurda dahi hukukun üstünlüğü prensibinden ayrılmayalım.

Kötü yönetimin de, art niyetin de cezaları muhakkak olmalı. Ancak, birisinin cezasını seçimler, diğerinin cezasını yargıçlar vermeli.

Yargıçlar da delillere dayanan iddiaları yargılarlar.

Demokrasilerde kötü yönetenleri seçenler de kötü yönetenler kadar sorumluluk taşırlar.

Bırakalım, ekonomiyi batıranları millet sandıkta batırsın!

Cumhurbaşkanı'nın asli görevleri arasına devletin namusunu korumak da girer.

Ancak, hukukun üstünlüğü ve dahi demokrasinin yazılı olmayan kuralları, Cumhurbaşkanı'nı da Genelkurmay Başkanı'nı da bağlar.
Yazarın Tüm Yazıları