Değişik açıdan bakınca

İKİ haftadan beri uzlaşamadılar.

Avrupa Birliği’nin Kıbrıs ile ilgili olarak Türkiye’ye vereceği yanıt konusunda uzlaşma sağlayamaması Rum Yönetimi’nin taleplerinin sorun yarattığını gösteriyor.

Aksi olsaydı, Kıbrıs’ın tanınma isteği bir çırpıda kabul edilir, limanların ve hava alanlarının Rum bayraklı araçlara açılmasına ilişkin bir pürüz çıkmazdı.

Ama öyle olmadı.

İki haftadan beri süren görüşmelerde, Rum Yönetimi ve Yunanistan, önceden bakanlar seviyesinde lobi yapmış olmalarına rağmen diğer üyeleri ikna edemediler.

Demek ki bu tartışmada, Türkiye’nin tavrı dikkate alınıyor. Kıbrıs Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen, dışarıdaki Türkiye’nin söylediklerine kulak verenler uzlaşmayı engelliyor.

Türkiye’nin kabul edemeyeceği bir açıklamaya karşı çıkanlar etkili bir muhalefet oluşturuyor.

Hafta başında Türkiye’yi ziyaret eden Estonya Cumhurbaşkanı’nın heyetinde bulunan üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, son günlerdeki tartışmalarda dönem başkanı İngiltere ve çevresinde önemli sayıda bir grup bulunduğunu ve onların Türkiye ile müzakerelerin başlaması için ortak hareket ettiklerini söyledi.

* * *

İNGİLTERE’
nin dönem başkanlığı son aylarına yaklaşırken Türkiye, Avrupa gündeminin en önemli maddesi haline geldi. Hırvatistan da aday ve pürüzler var. Ama hiçbir toplantı Hırvatistan yüzünden ertelenmedi.

Türkiye farklı.

Toplantıların ertelenmesi, nihai karara bir türlü varılamaması, üye olmadığımız halde üyelerin kararı üzerinde bizim irademizin de etkili olduğunu gösteriyor.

Biz bu süreçte, Rum Yönetimi ile Yunanistan’ın ‘fırsatçı’ politikalarını görüyor ve tepki duyuyoruz. İç politika hesapları ile onların arkasına sığınanlara bakıp köpürüyoruz.

Ama bize rağmen adım da atılamıyor. Bunun farkına varmak, bugüne kadar yapılanların, Kıbrıs’ta çözüm arayışımızın boşa gitmediğini gösteriyor.

Kendine güveni artırıyor.

* * *

AVRUPA Birliği üyesi ülkelerde Türkiye’nin katılımına karşı çıkanların sayısında artış varmış. Alman Marshall Fonu’nun bu araştırmasına göre, Türkiye’nin katılımından yana olanlar yüzde 22 iken, karşıtlar yüzde 29. Ama yanıt verenlerin yüzde 42’si ise bir fikri olmadığını söylüyor.

Demek ki, karşıt propaganda ile iç içe olmalarına rağmen henüz ondan etkilenmemiş olanların sayısı, olumsuz karar verenlerin iki katına yakın.

Ayrıca, Türkiye’ye karşı olanlar ise neden karşı olduklarını tam olarak açıklayamıyorlar araştırmaya göre.

Bu veriler, halklar arasında iletişim kanallarının gelişmesi, karşılıklı bilgilenme girişimlerinin artması ile kararsızların etkilenebileceğini gösteriyor.

Evet kimileri karşı çıkıyor, kimileri bir şeyler tırtıklamaya kalkıyor. Resmin bir yüzü bunu gösteriyor.

Değişik açıdan bakıldığında ise resim, ‘Mücadeleye devam’ diyor.
Yazarın Tüm Yazıları