Danışmanların Kıbrıs fırtınası

KRAVAT yok. Seremoni yok. Protokol hiç yok. Herkes tatil kıyafeti içide. Rahat bir ortam. Bir blucin, bir gömlek. Bayanlar da öyle, bir pantolon, bir gömlek.Bunlar dünyayı yönetenlerin danışmanları. Dünya liderlerini yönlendiren insanlar. Ya da ‘‘liderlerin akıl hocaları’’, halkın diliyle. ‘‘Perde arkasından dünyayı onlar yönetiyor’’ demek belki de daha doğru.Ancak, şimdi sözünü ettiğim danışmanların niteliği daha farklı. Onların hepsi Ulusal Güvenlik Danışmanı. Kendi ülkelerinde, liderden sonra, ama mutlaka hükümet üyelerinden önce gelen insanlar. Hatta, bazı ülkelerde, kurum olarak siyasal sorumluluk üstlenmiş olanlar da var.Geçen hafta sonunda, bu danışmanlar Amsterdam'da bir araya geliyor. Resmen, Ulusal Güvenlik Danışmanları toplantısı.SADECE RİCE YOKRusya'dan Japonya'ya, Avrupa'nın tüm ülkelerinden Çin'e, Avustralya'dan Kanada'ya kadar hemen tüm ülkelerin ulusal güvenlik danışmanlarının katıldığı bir toplantı.Aralarında sadece ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice yok. O bir başka toplantı için, New York'ta. Yerine, bir yardımcısı katılıyor. Diğer ülkeler en üst düzeyde temsil ediliyor.Toplantıda ayrıca ‘‘öteki türdeki danışmanlar’’ da var. Yani, siyasal sorumluluk üstlenmeyen, liderleri perde arkasından yönlendiren, ‘‘gizli iktidar sahipleri!..’’Bir de, bilim adamları, teorisyenler ve yazarlar var aynı toplantıda.Resmi ve gayri resmi nitelikli danışmanlar Amsterdam'da dünyanın geleceğini tartışmak için bir araya geliyor.Başta Irak olmak üzere, Orta Doğu ve Avrupa Birliği en çok konuşulan konuların başında.ABD, Irak derken, konu aniden ‘‘Kıbrıs ve Türkiye'ye’’ kayıyor. Ulusal güvenlik danışmanlarının tümü dünyadaki en önemli sorunlardan biri olarak Kıbrıs'ı gösteriyor. Kıbrıs denildiği yerde, arkadan gelen konu, ‘‘Türkiye-AB ilişkileri.’’ Hiçbir toplantıda, hiçbir biçimde şaşmayan bağlantı. Ve tahmin edebileceğiniz sonuç:‘‘Kıbrıs'ı çözmeden, Türkiye'nin AB'ye adım atması mümkün değil!..’’Bilinmiyor değil. Ama, bunun tüm ulusal danışmanları tarafından hep birlikte vurgulanması, dünya politikasında alınan bir karar anlamını taşıyor. Amsterdam'da herkes Denktaş'ın çözüm yerine, bunalım politikası izlediğinde birleşiyor. Herkes, ‘‘Denktaş, sadece Kıbrıs'a değil, Türkiye'ye de büyük zarar veriyor’’ düşüncesini savunuyor.Denktaş ve bunalım, başbaşa kalıyor!.. Denktaş artık bıkkınlık yaratıyor!..Stratejik ortak masalıIRAK Savaşı ile birlikte, diplomatik sözlüğü aşan, günlük sözlüğe giren bir kavram var: ‘‘Stratejik ortak!..’’Yani, Türkiye, Amerika'nın bölgede ve izlediği politikalardaki vazgeçilmez ortağı. Çok şeyi paylaşan, birbirine danışan ve birbirini kollayan iki ortak.Değil!.. İki türlü değil. İlkini İsmail Cem sık sık dile getiriyor. Cem ısrarla ‘‘Türkiye ile ABD arasındaki hiçbir belgede böyle bir kavram geçmiyor’’ diyor. Cem, Dışişleri eski Bakanı!.. Yani, tüm anlaşma ve belgeleri bilen biri.İkincisi de, Amsterdam'da netlik kazanıyor. Türkiye-ABD-Irak bağlamındaki tartışma sırasında, İngiltere Başbakanı Blair'in akıl hocası Atkinson altını çiziyor:‘‘ABD'nin tek bir stratejik ortağı vardır, o da İsrail'dir. Türkiye hiçbir zaman stratejik ortak olmamıştır.’’Stratejik ortaklık masalı Amsterdam'da noktalanıyor. Bakalım, Ankara farkına ne zaman varacak?..
Yazarın Tüm Yazıları