Dalgada yüzen kur

İNGİLİZCE'de ‘‘Floating Rate of Exchange System’’ Türkçe'ye ‘‘Dalgalı Kur Rejimi’’ diye tercüme edildi.

Yazılarımda ve TV konuşmalarımda bir süre ‘‘yüzer kur’’ deyimini sıkça kullanarak tutturmaya çalıştım; başarılı olamadım. İletişimde sıkıntıya girmemek için, ben de ‘‘dalgalı kur’’ tabirine döndüm. Ama hálá ‘‘yüzer’’ sözcüğünün, sistemin işleyişini anlatmak bakımından, ‘‘dalgalı’’dan daha isabetli bir sıfat olduğu kanaatındayım.

* * *

Şubat 2001'de geçtiğimiz dalgalı kur, önce yukarıya doğru anormal iki çıkış yaptı. Bu kabil çıkışlara teknik analizde ‘‘iki hörgüç’’ deniyor. İkinci hörgüç 2001'in Ekim ayındaydı. Bir Dolar 1.670.000 seviyesine kadar çıktı. Bugün ise, 1.400.000'ün altında dolaşıyor. Zaten grafikte hörgüç şekli oluşması için, Doların o seviyeden hızla aşağı inmesi gerekiyordu. Aslında o günün dolar fiyatı ile bugünün Euro fiyatını karşılaştırmak daha doğru. Çünkü çapraz kurda, bu iki para birimi yer değiştirdi. Demek ki dolar, Euro karşısında değer yitirmeseydi, şimdi 1.600.000 TL dolayında gezinecekti. Bu rakamlar ‘‘nominal’’ olarak dahi bir inişi gösteriyor. Eğer döviz fiyatlarının Şubat 2001'den bu güne kadarki seyrini, enflasyona göre düzeltip, yeni bir grafik çizersek, esas o zaman dalganın ne büyük olduğu anlaşılır. Pek tabii, iki hörgüçün tepe noktaları sürdürülebilir değildi. Aynen bugünün dip noktanın sürdürülebilir olmadığı gibi.

* * *

‘‘Gerçek Döviz Kuru’’ diye bir deyim var. Bununla, bir ülkenin cari işlemler dengesini ‘‘sıfır’’ noktası civarında tutan kur kastediliyor. Mesela Çin ve Japon paralarının fiyatı düşük. Dolayısıyla bu ülkelerin cari işlem fazlaları var. Dolar ise aşırı değerli. Dolayısıyla ABD'nin büyük cari işlem açığı var. Peki kurların, cari işlemleri dengeleyen düzeyde oluşmasına ‘‘engel olan güç’’ nedir? Yani niçin, cari işlemler bazı ülkelerde bazı yıllar dengeye gelmiyor? Bunun sebebi sermaye hareketleridir. Kısaca kural şu: Yabancı tasarruflar bir ülkeye girerse, orada yerel para değer kazanmakta ve cari işlemler açığı oluşmakta; tasarruflar yurt dışına kaçarsa, o ülkede yerel para değer kaybetmekte ve cari işlemler fazlası oluşmaktadır.

* * *

O zaman şu soruyu sormak gerek: Peki niçin yabancı tasarruflar (veya daha önce dışarı çıkmış yerli tasarruflar) bir ülkeye gelir? Sebebi çok açık ve nettir. Çünkü o ülkede daha yüksek bir ‘‘getiri’’ vardır. Bu getiri, salt ‘‘yüksek reel faiz’’ şeklinde olabileceği gibi, tasarruflara ‘‘güvenli liman’’ teşkil etme şeklinde de olabilir. Mesela İsviçre, düşük reel faiz vermesine rağmen, çok güvenli bir ülkedir. Buraya çok miktarda yabancı tasarruf akar. Ancak İsviçre'li bankalar bu paraları başka ülkelere, özellikle Amerika'ya plase ederek, ülkelerinde cari işlem açığına sebep vermezler. Amerika'da (düne kadar) hem faizler yüksekti hem de güven. Dolayısıyla oraya da çok para gitti. Doğal olarak, ABD cari işlemler açıkları verdi.

Gelelim Türkiye'ye. Türkiye'nin cari işlem açığı vermesinin esas sebebi, Türkiye'de TL'nin reel faizinin yüksek olmasıdır. Bunun dışında bir neden aramak beyhudedir. Eğer döviz fiyatların, cari işlemler açığını sıfırlayacak noktaya ‘‘kriz çıkmadan’’ gelmesi isteniyorsa, TL faizlerini düşürmekten daha az sakıncalı bir yol yoktur.

Son Söz : Faizi tut, dövizi sal.
Yazarın Tüm Yazıları