Dağınık kitaplara dönmek

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Sevgili Selim İleri, ‘‘Kitaplar, Kitaplarım...’’ adlı yazısında (13 Mart, Cumhuriyet) benim ve nice kitaplı dostun başına gelenlere değinmiş:

‘‘Günü gününe okumaya yetişemediğimiz kitaplar.

Karmakarışık kitaplığım. Beş yıldır bu evde oturuyorum, kitaplığımı bir türlü istediğim gibi düzenleyemedim.’’

Her düzenleme çabasının da yarım kaldığından yakınıyor, ben de öyleyim, kitaplık düzenleme işi her zaman nakıs teşebbüs aşamasında kalıyor.

Gerekli bir kitabı ararken, başka kitabın sayfalarına takılır, çıkış noktamı da unuturum. Yorgun argın kitabı bulabilmişsem, bitkin bir halde burayı düzenlemeli deyip, sıkıntıları unutup kitaba dalarım.

Anlıyorum ki, Selim İleri de benim gibi, irademiz dışında da olsa, pusulasız kitaplık gezintilerini seviyor. Çok bildiğimiz bir ada yerine, yeni, meçhul bir adaya çıkmak...

Sözleştiğiniz bir dost yerine, konuşmayı, buluşmayı düşünmediğiniz birisiyle karşılaşmak, programsız bir aylaklığı yaşamak.

Düzenlemeden söz edenlerin hepsi -ben dahil- orayı düzensiz kılmak için ellerinden geleni yaparlar. Kitabın sadece raflarda durmasını değil, onları çevrelemesini isterler. Bu kitapları ne yapacağız diyenler de, onların vazgeçilmezliğini sevgiliden tatlı yakınma biçiminde dile getirirler.

Düzenli kütüphaneler bende kuşku yaratır, dekordan öteye geçmeyen, yazarıyla, okuruyla yaşamayan bir soğukluk yaratır.

Sanki onlara yıllarca dokunulmamıştır, hayata geçmek için bir teması beklemektedirler.

***

DÜZENSİZLİĞİN, dağınıklığın çıldırtıcı sürprizleri vardır.

Ağustos böceklerinin bile sıcaktan çatladığı bir gece, kütüphanemde, merdivenin tepesinde Niyazi Akı'nın Yakup Kadri Karaosmanoğlu kitabını arıyorum, umudu kesip, koltuğa çöktüm, yanımdaki sehpaya baktığımda az daha çıldıracaktım, üç adet Yakup Kadri Karaosmanoğlu bana bakıyordu.

Kitaplar arasında gezinti bana okuma serüvenimi çağrıştırır. Kapaklar, kitaplı hayatın haritasıdır sanki.

Millî Eğitim Bakanlığı Klasikleri'nden tutun, Varlık Yayınları'na kadar her kitap, edebiyat zevkimde atılmış bir çentiktir.

Zamanında etkisine kapıldığınız, kendinizi ve dünyayı onun satırlarından, mısralarından değerelendirdiğiniz kitaplar, şimdi arzu çemberinizin dışındalar.

Bizi kitapla ilk tanıştıran kapaklar... Kitabın içi kadar değişen dışını da gösteren evrim belgeleridir.

Çevirmenler. Yazarlar kadar hatırlanma şansları var mı? Başka biri aynı kitabı dilimize çevirdiğinde adı kartotekste mi kalır yalnızca?

Tükenmiş, bir daha da basılmamış kitapların sahipleri. Onların unutulmasına gönlüm razı değil. Bir zamanlar bizim için önemliydiler, şimdi terketmek neden? Ben en çok sevecenliği onlara gösteririm, okurken okşarım.

***

DAĞINIK kitaplar, hepsi yakın ve uzak yerlerdeki dostlar gibi. Uzun zaman görüşemesek de, karşılaştğımızda ilk günün coşkusunu yaşatırlar.

***

Kitap dostlarına yardım çağrısı:

Celâl Sılay'ın bütün eserlerini baskıya hazırlıyorum. Fakat kitaplarının bazılarına ulaşmam mümkün olmadı. Kitap dostları dağınık kitaplıklarını karıştırırken onlara rastlayıp bana haber verirlerse, iyi bir şairin yeniden gündeme gelmesindeki onuru bölüşebiliriz.

Tel: 0212 6770460













Yazarın Tüm Yazıları