Cüneyt Ülsever: Türkiye karnı burnunda gebe!

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Türkiye sancılı. Hem de nasıl! Türkiye bir döşeğe kıvrılmış, sancıdan gözleri dışarı fırlamış, medet umarcasına sağa sola el uzatıyor.

Türkiye'yi bu halde görmek üzüyor. Bazen insan, gözleri önünde kıvranan sevdiğine, hiçbir şey yapamamanın bedbinliğini yaşıyor.

Ancak, Türkiye'nin sancısı ölümcül bir hastalığın habercisi değil. Türkiye ne kanser, ne de verem!

Türkiye gebe! Türkiye nur topu gibi bir bebeğe gebe.

Hem de artık karnı burnunda!

Bebek çok yakında doğacak. Türkiye alnından fışkıran terleri silecek ve huzur uykusuna yatacak.

Türkiye bir ana! Zira o Anadolu!

Etrafımdaki feryada kulak veriyorum. Her kafadan bir ses çıkıyor. Sanki ortak bir hezeyan dalga dalga üzerimize geliyor. Herkes bir şeyler söyleme ihtiyacı içinde.

Ekranlardaki Hizbullah vahşeti her gece mide bulandırıyor. Kaybolan silahlar, Hizbullah cephaneliğinden çıkan MKE ürünü bombalar paranoyaları kamçılıyor.

Ancak, ben inanıyorum ki topyekün Türkiye'yi yıkıyorlar. Türkiye'yi bir hamama sokmuşlar, başından aşağı sıcak sular akıtarak tüm eski kirlerini akıtıyorlar. Kurnadan boşalan kaynar sular can yakıyor, ama altından pirüpak, pembe yanakları gülücük saçan bir Türkiye çıkacak.

Öte yanda, ağız dolusu laflar etrafta kol geziyor. Biraz deşeleyin; taraflar artık yıllardır ellerinde tuttukları iksirlerin hiçbir işe yaramadığının bal gibi farkındalar.

Onların ellerindeki elbise Türkiye'ye dar geliyor. Oradan sıkıyorlar, buradan itiyorlar; yok, elbise vücuda uymuyor.

Kimileri ellerindeki dar kalıp gömlek ile şaşkın şaşkın bağırıp, duruyorlar. Onlar işlevsiz kalmanın aczi içinde, tuttukları köşe başlarını kaybetmekten korkuyorlar. Basıyorlar çığlığı.

Kimileri daha namuslu. Ellerindeki reçetenin yetersizliğini kabulleniyorlar. İtirafçı olmaya hazırlar.

Aynı anda ve aynı sesle, esasında aynı hamurun değişik pişirimi olan, sağcısı da solcusu da artık çaresizliğini haykırmak zorunda. Kimi öfkeli, kimi samimi!

Solcusu tapındığı putların yıkılmasından şaşkın. Yerine bir şey koyamamanın sıkıntısı yüzlere yansımış. İllah yeni put arayanlar, ciğerlerinin bir köşesinde biliyorlar ki, çabaları nafile!

Siyasal İslamcısı yeni pazarda eski mal satmanın artık alıcı bulmadığının farkında. Üstelik, ‘‘Benim Müslümanım hata yapmaz!’’ safsatası Hizbullah örneğiğle yerle yeksan olmuş. Artık yeni şeyler söylemek lazım!

Darbecisi ve dahi darbe habercisi terk edilmenin ve de hatta aldatılmanın burukluğu, yalnızlığı içinde kıvranıp duruyor.

Atatürkçüsüne, Kemalistine ‘‘Bilim ile benim görüşlerim arasında bir fark doğarsa bilimin söylediklerini tercih ediniz’’ diye öte dünyadan birisi haykırıyor. ‘‘Lütfen yakamdan düşünüz!’’

Kimse telaşlanmasın. Çocuk nasıl olsa doğacak.

Büyük emir böyle. Gölge etmeyin yeter!

Yazarın Tüm Yazıları