Cüneyt Ülsever: Eğitimin dayanılmaz sefaleti!

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Bir televizyon programında ekrana Türkiş eğitim yaşamından kesitler yansıyor. Bir üniversitede okulu 3. olarak bitiren öğrenci, mezuniyet töreninde, eğitim sistemini eleştirince kürsüye gelen hocası tarafından ‘‘haddini aşmakla’’ suçlanıyor! Bir lisede, yine bir törende, okul 1'incisi yaptığı konuşmada teşekkür sırasını şaşırınca(!), teşekkürde arka sırada kalan hocaları tarafından bir mektupla kınanıyor! Üstelik kınama mektubunda hocalar ‘‘öğrenciye kendi verdikleri notlar ile 1. olduğunu’’ hatırlatıyorlar.

İşte eğitim sistemimize hákim zihniyet.

İşte 2000'e 1 kala gençlerimize layık görülen ‘‘muasır medeniyet seviyesi’’.

Düşünme, araştırma, sorgulama, saygıda kusur etme!

‘‘Hem sen kimsin ki bireysel başarınla 1. olacaksın!’’

Eğitim felsefesinden zerre kadar nasiplerini alamayan, bilimsel düşünceyi sadece Atatürk nutuklarında yad edilmesi gerekli post-modern din zanneden öğretim üyeleri ve lise öğretmenleri, kendileri gibi öğrencilerinin de birer memur olmalarını istiyorlar.

Kapı kulu olmayı meslek zanneden bu kalıp, ülkenin her yerinden lime lime sarkıyor ama insan hiç tozu alınmamış bu zihniyete bilim yuvalarında rast gelince gerçekten rahatsız oluyor.

Bari gençlere kıymasanız!

Gerçeği aramaya hiç niyet göstermeyen, aldığı emri yerine getirmeyi hayatının performansı olarak gören, sormayan, sorgulamayan, üretmeyi değil, beleşe konmayı ekonomik faaliyet addeden bu kokuşmuş ama egemen zihniyetin Türkiye'yi 75 yıl sonra nereye getirdiği malum.

Psikolojik evresini tamamlayamamış lise öğretmenlerine, üniversiteyi emir komuta zinciri ile yönetmeye çalışan, sıfatı ne olursa olsun memur kalmaya mahkûm öğretim üyelerine küçük, ancak gerçek bir hikáyem var:

Bu yüzyılın başında ilk motorlu arabalar üretilmeye başlandığında bazı bilim adamları, ABD Başkanı'na bir rapor veriyorlar. Bu raporda, insanoğlunun saatte 20 km'den fazla süratle giden bir aletin içinde bulunması durumunda parçalanacağı iddia ediliyor.

Bugün saatte 700-800 km. hızla giden uçaklar olduğuna göre demek ki birileri, Başkan'a verilen bilimsel rapordan bile şüphe etmiş.

Bizdeki memur zihniyetli, bilim adamı görüntülü hocalar ne yapardı, siz tahmin edin.

Bir başka anekdot.

Albert Einstein sınıfa imtihan sorularını dağıtır. Bir öğrenci itiraz eder: ‘‘Ama hocam sorular geçen yılın aynı!’’ Einstein cevap verir: ‘‘Ancak, bu yıl cevaplar faklı!’’

İnsanlara en büyük nimet olarak bahşedilen beyinler, eğitim kurumlarında tornadan geçer ve şekillendirilir. Bizde bu şekillendirme, bizzat aynı tornadan geçmiş eğitmenler vasıtası ile ‘‘hiçbir şeyi sorgulamadan emir komuta zincirine itaat edecek’’ tek tip insan yetiştirmek olarak algılanıyor. Neden?

‘‘Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur!’’



Yazarın Tüm Yazıları