Cüneyt Ülsever: Büyüklerimin ellerinden öperim!

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Hepimiz, kendi çevremizde şahit oluyoruz. Belirli yaşın üzerindeki büyüklerimiz tatlı bir egoizmin içine giriyorlar. Biz de ömürlerinin sonbaharında onların ufak kaprislerine boyun eğiyor, dünya nimetlerine gösterdikleri hassasiyeti hoşgörü ile karşılıyoruz. Böyle davranıyoruz, zira onlar bizim gözümüzde artık birer misafirler ve hepimiz biliyoruz ki, bir gün biz de, Allah ömür verirse, aynı yaşta olacağız.

Ancak, yaşlıların egoizmi baskın bir tavıra dönüşürse bunu kabullenmek ve hazmetmek çok zor!

Son zamanlarda iki siyasi büyüğümüzün kendi egolarını ülkenin meselesi haline getirme telaşları bende hazımsızlık yarattı. Giderek onlara karşı göstermem gereken hoşgörüyü yitirmeye başladım.

* * *

Bu iki lider Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Necmettin Erbakan.

Süleyman Demirel 40 yıldır çektiği meşakkatlere karşı gösterdiği çelik irade ile siyasetin en dibini de, en tepesini de yaşadı. Barajlar kralı, 1964-67 döneminde bu ülkeye ekonomik büyüme rekorları kırdırdı. Millet de sosyal genlerine sinmiş biat psikolojisi ile kendisine ‘‘baba‘‘ unvanını verdi. Demirel bu ülkede genel müdürlük, muhalafet liderliği, başbakanlık ve nihayet cumhurbaşkanlığı yaptı. Ancak, kusura bakmasın ama, 1970'ten sonra kendisinin nabız şerbetçiliği dışında ülkeye hangi katkıları oldu, ben hatırlamıyorum.

Bugün kendisini yasaklayan Anayasa'nın bekçiliği görevinde gördüğümüz Sayın Demirel açıkça ‘‘emekli olmak istemediğini’’ beyan ediyor.

Şimdi bir babadan çok bir ana psikolojisine bürünen Demirel'i bir türlü evladının büyüdüğünü kabul etmeyen bir insan kıvamında görüyorum. Bizi o kadar çok seviyor ki maazallah, başımızdan gitse her birimizin ‘‘ya davulcuya, ya da zurnacıya kaçacağımızı’’ zannediyor.

Bu ruh hali de hoş görülebilir. Ancak, Sayın Demirel tepemizden inmemek için sunni gündemler yaratmaktan, bazen ülkeyi germekten, entrika kokan senaryolar düzenlemekten geri kalmıyor. Takım arkadaşları da hep benzer ruh halinde etrafında dolaşan Yalım Erez, Hüsamettin Cindoruk gibi insanlar.

Bu kişiler kendi üretkenliklerinin muhasebesini yapmadan hep ülkeden istiyorlar ve etraflarındaki olguları kendi hesaplarına göre yorumlayıp, birlikte oyun kuruyorlar. Bizden de bu oyunları ülke menfaatine uygun olgular olarak görmemizi istiyorlar.

* * *

2000 yılının mayıs ayında görev süresi sona erecek Süleyman Demirel'in, 28 Şubat sürecine katkı ve yönlendirmeleri ve son iki yıldır birbirleri ile çelişen tavırlarının analizi muhakkak bu ülkede bir gün yapılacaktır.

Diğer büyüğümüz Sayın Necmettin Erbakan'ın da MNP, MSP ve RP serüvenlerinden zerre kadar ders almadığı ortada. Kurduğu her partiyi batırma becerisi gösteren Erbakan, 28 Şubat akşamı gösteremediği cesaretin kuyruk acısını şimdi kendi geleneğinin eseri Fazilet'i kimliksiz bir parti haline getirerek çıkarmaya çalışıyor. Bir kahraman olmak için önüne atılan 28 Şubat pasını kendi ürkekliği nedeniyle dışarı atan Erbakan için kendisinden sonra sadece tufan var!

Ben iki büyüğümüze de biraz olsun bize güvenmelerini salık veriyorum. Aksi halde saygınlıkları şüpheli hale gelecek.



Yazarın Tüm Yazıları