Cumhuriyete yakışan budur

CUMHURİYET kutlamaları artık sadece resmi kurumların coşkusunu, bağlılığını, andını yansıtmıyor.

Yüreklere, beyinlere yayıldığı, resmi-sivil beraberliğinin gerçekleştiği oranda çeşitleniyor.

Bir haftadır kutlamaları izliyorum.

Türkülerle, senfonilerle, rock'la, popla kutlanıyor.

Cumhuriyet sivilleştikçe, etkisi, felsefesi de gelişiyor.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Ankara adlı şaheserini okuyanlar, bugüne gelinen çizgiyle, belgesel, edebi, siyasal, toplumsal tarihin seyrini düşünerek bir karşılaştırma yapabilirler. Baloların yerini stat konserleri aldı. Elbet balolar da düzenlensin, düzenleniyor da ama insanlar kendince eğlenebilsin. Eğlencenin protokolü yok artık.

Benim gördüğüm, 80. yılda zevk demokrasisinin kurulduğu.

Hürriyet'in 80. Yıl Eki'nde beni en çok etkileyen Ersin Kalkan'ın Son Kahramanlar röportajı oldu. Bir ülkenin yeniden doğuşunun tanıklıklarının hálá bizi heyecanlandıran, duygulandıran öykülerini, serüvenlerini okudum.

Cumhuriyetin, bir yaşama sevinci olduğunu, ‘‘istiklali olan bir toprakta’’ yaşamanın insanı nasıl mutlu ettiğini Gazi Ömer Küyük'ünkü (109) kadar hiçbir metin doğrudan ifade edemez:

‘‘Bak çocuk, yoksulluk her zaman mutsuzluk, zenginlik ise mutluluk getirmez. Niye sefalet çekelim ki, insan daha ne ister bu fani dünyada. Bak işte görüyorsun elmalar dalından, petekler balından geçilmiyor. Üstelik bu nimetler istiklali olan bir topraktan çıkıyor. Lezzeti de oradan geliyor. İşte aynen böyle yaz. Biz sadece meyveler daha tatlı olsun diye savaştık.’’

* * *

CUMHURİYETİ
hem duyguyla hem de düşünce ile kutladık.

İlhan Tekeli-Selim İlkin'in birlikte yazdıkları Cumhuriyetin Harcı-Köktenci Modernitenin Doğuşu (Bilgi Üniversitesi Yayınları), kitabı ‘‘1839'dan günümüze kadar uzanan modernite projesini’’ inceliyor. Bizim dünden bugüne bakışımıza yeni, bilgili bir perspektif getiriyor.

Türkiye'de Bir Aydın Hareketi: Kadro bölümünü, bugün aydın kavramı üzerine düşünce yürüten herkesin okumasını isterim.

Çünkü cumhuriyetin çok düşündüğü kavram, aydın kavramıdır.

Kadro Dergisi'nin alanı bu kavramı kapsamaktaydı.

Kadro Dergisi'nin kurucuları kimlerdi?

Vedat Nedim Tör, Burhan Belge, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, M.Şevki Yazman, Şevket Süreyya Aydemir, İsmail Hüsrev Tökin.

O gün başlayan aydın sınıflamalarının bugün de devam ettiğini gördüğünüzde şaşırmayın.

Tekeli-İlkin'in saptamaları, aydının geçirdiği evrimi sergiliyor:

‘‘Kadrocu aydın anlayışını değerlendirirken üzerinde durulması gereken bir konu da, aydının eleştirici niteliğinin ön plana çıkarılmamasıdır.’’

* * *

CUMHURİYET
coşkusunun hem duyarlı yanını hem de bilimsel yanını bir arada vermeye çalıştım.

Bir rejim ancak ikisi bir araya gelince yaşıyor.
Yazarın Tüm Yazıları