Kedi araştırma merkezi kuruluyor

Güncelleme Tarihi:

Kedi araştırma merkezi kuruluyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2008 00:00

Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, Zootekni Bölümü, nesli tükenen Ankara kedilerini koruma altına almak için Kedi Araştırma Merkezi kuruyor. Merkezde, Ankara kedilerinin neslini korumak amacıyla özel bir proje yürütülecek. Projeyi, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Bölümü Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Atasoy anlattı.

Ankara kedileri, güzellikleriyle nam salmış diğer bir tür olan Van kedilerine benzerlikleriyle biliniyor. Van kedisi gibi onlar da özel bir durumda. Çünkü nesilleri iyice azaldı. Eskiden Ankara’nın sokaklarında bile görünen Ankara kedileri, gün geçtikçe azaldı.

Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden Doç. Dr. Fatih Atasoy, Ankara kedilerinden çok az sayıda kaldığını, bunların da büyük bir bölümünün Atatürk Orman Çiftliği’nde bulunduğunu söylüyor. Geriye kalan kedilerin ise Ankaralı bazı ailelerde bulunduğunu anlatıyor: "Ankara kedisinin geçmişi 16. ve 17. yüzyıla kadar dayanıyor. Bilinen en uzun tüylü kedi türlerindendir. Bugünkü Ankara kedileri güçlü, enerji dolu ama nazik, orta uzun ipeksi tüylü bir kedi olarak tanınır. Çok hareketli, atlamayı sever, yeterince ilgi ve şefkat görmezse bunu zorla elde etmeyi iyi bilir. Belli bir rengi yoktur. Günümüzde kediler için tipik olan her renkte yetiştirilir. Ankara kedisi saf ve doğal bir kedi türü olmasının yanı sıra Türkiye’nin ulusal hazinelerinden biri olarak görülür. 17. yüzyılda ilk defa denizciler tarafından Avrupa’ya götürülmüş. Avrupa’da asil ve soyluların en sevdiği hayvan olmuş. Şu anda Türkiye’de az kalsalar da yurtdışında birçok ülkede oldukları biliniyor" diyor.

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Zootekni Bölümü olarak, Kazan ilçesinde Kedi Araştırma Merkezi kurmak istediklerini söyleyen Atasoy, Ankara kedisini yaşatacak projelerini başlattıklarını söylüyor. Hazırladıkları projeyi, maddi destek bulmak amacıyla Ankara Valiliği İl Özel İdaresi’ne sundular. Belediyelerden ve diğer kurumlardan da maddi yardım bekliyorlar.

Kedi Araştırma Merkezi’nin yanı sıra kedi çiftliği de kurmayı planladıklarını söyleyen Atasoy, merkezde, Ankara kedisinin morfolojik ve genetik özelliklerini belirleyerek, koruma, tanıtma ve yaygınlaştırma anlamında çalışma yapacaklarını söylüyor. Ankaralılar’dan da nesli tükenme tehlikesinde olan bu kedi türü için yardım isteyecekler. Ellerinde bulunan Ankara kedilerini bir süre için merkeze bırakmaları için çağrıda bulunacaklar. Gerekli incelemelerin ardından kedilerin merkezde çoğalmalarını sağlayacak çalışmalar yapılacak.

Hayvanat bahçelerine standart geliyor

Avrupa Birliği’ne aday ve üye ülkelerin doğa koruma temsicilerinin katıldığı, 26-27 Şubat’ta Brüksel’de gerçekleşen 27. Çevre Faslı’na, Türkiye’den, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nu hazırlayan Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Prof. Dr. Mustafa Kemal Yalınkılıç katıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez hazırlanan hayvanat bahçelerine yönelik yeni yönetmeliğe göre, bahçedeki hayvanlar, strese neden olabilecek her türlü ortamdan korunacak, doğal ortamları sağlanacak. İki yıl içinde kriterlere uymayan bahçeler ise kapatılacak.

Artık Türkiye’deki hayvanat bahçelerinde, hayvanların doğasına aykırı, insanın içini acıtan durumların önüne geçilecek. Hayvanlar doğal yaşam ortamlarına uygun, araç gürültüsü ve egzoz dumanından, onları strese sokacak her türlü durumdan uzakta yaşayacak. Yaban hayvanlarının rahatsız edici sıcak ortamda bulundurulmaları ve gösteri amaçlı kullanılmalarına son verilecek. 81 ildeki Doğa Koruma ve Milli Parklar müdürlükleri konuyla ilgili harekete geçti. İki yıl içinde kriterlere uymayan bahçeler kapatılacak. Uzun süre önce yürürlüğe giren Hayvan Hakları Kanunu’nun altı, şimdi dolduruluyor.

Prof. Dr. Mustafa Yalınkılıç, son 5 yılı hayvan hakları konusunda bir milat olarak gördüğünü söylüyor: "Hayvan hakları genelde Çevre Bakanlığı’nın bir dairesi olarak yürüyordu. O zamana kadar Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu vardı, 1980’li yıllara ait. AB’ye uyumlu, dünya ölçeğinde Türkiye’yi rahatlatacak yasal bir alt yapımız yoktu. Genel müdürlüğümüzün ana konusunu kaniattaki eşsiz dengenin Türkiye ölçeğinde bozulmasına engel olmak, bozulmuşsa bunu rehabilite etmek. Hayvan hakları ev ya da sokaktaki hayvanla sınırlı değildir. Bu ülkenin toprağı havası suyu temiz olduğu sürece hayvanları da yaşama hakları da sonuna kadar kullanır. Ancak bunun sistematik olarak yürütülmesi lazım."

İçgüdü ve zekaları sayesinde bu kadar dayabildiler

Ankara kedilerinin bu kadar zaman boyunca hayatta kalmayı başarmaları, içgüdülerine çok bağlı ve son derece zeki olmalarına bağlanıyor. Günümüzde, özgür yaşamak yerine insanlarla yaşamaya alışmış olsalar da, kendilerine özgü güçlü kişilik özelliklerini koruyorlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!