GeriSeyahat Durmadan kendi tasarımlarımı satın alıyorum, elimde değil duramıyorum
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Durmadan kendi tasarımlarımı satın alıyorum, elimde değil duramıyorum

Durmadan kendi tasarımlarımı satın alıyorum, elimde değil duramıyorum

Adından evvel, ‘Dünyanın en iyi tasarımcısı’ sıfatı geliyor. Dünyada en tasarım hangi otele, restorana baksanız altından onun imzası çıkıyor. Yetenekli Bay Philippe Starck ve büyük egosuyla konuştuk. İstridye aşkını, dünyadan favorilerini ve İstanbul projelerini dinledik. Hepimize altın renginde bir tavsiyesi var: Abartmayın, süslemeyin. Gerektiği kadar yazın, ihtiyacınız kadar konuşun.

‘Dünyanın en başarılı, en popüler tasarımcısı’ olarak anılmak, bütün o ilgi, alaka... Bıktığınız olmuyor mu?

- Yaptığım her işin ses getirmesinden gurur duyuyorum tabii. Bana “Dünyanın en iyi tasarımcısı” diyenlere teşekkür ederim. Alınmasınlar, gücenmesinler fakat kesinlikle umrumda değil bu laflar.

Böyle anılmasanız da aynı şeyleri söyler miydiniz?

- Umrumda değil çünkü hakkımda yazılan çoğu şeyden haberim yok. Dergi okumam, televizyon seyretmem, açışlara, davetlere ya da kokteyllere adımımı atmam.

Bilinenden, tahmin edilenden çok daha farklı bir yaşamınız var o zaman. Sıradan bir gününüz nasıl geçer?

- Şanla şöhretle uzaktan yakından alakası alası olmayan bir yaşam... İnsanın kendisini ‘star’ hissetmesi için aynaya ihtiyacı vardır. Toplumun yansıması olan bir ayna... Eşim ve kızımla beraber şehir merkezinden saatlerce uzaktaki evlerimizden birinde yaşıyorum. Biri Venedik’in kuzeyindeki bir balıkçı kasabası olan Burano Adası’nda, diğeri Fransa’nın güneybatısındaki istridye çiftliğimizin yanında. Bazen tek gördüğüm insan, aynı zamanda tek komşum olan bir balıkçı. Birlikte istridye toplayıp üretiyoruz. Fransa’da da İtalya’da da günlerimin bir balıkçı adamla geçtiği oluyor. Dünyanın bir numaralı tasarımcısı olup olmamam ne fark eder ki?

Durmadan kendi tasarımlarımı satın alıyorum, elimde değil duramıyorum

TEK BERBAT İŞİM YOK

Sık seyahat etmez misiniz peki? Sizi tasarım konusunda heyecanlandıran, gitmeden yapamayacağınız şehirler, ülkeler...

- Tabii ki. Fakat beni şehirler değil insanlar heyecanlandırır. Benim şehirlerim bina taşlarından değil insan etinden yapılmıştır. Gökyüzünden baktığımda taş değil et görürüm. Her cümlesini hayata karşı bir aşk ve tutkuyla kuran sıcak insanlar, dünyanın neresinde olursa olsun beni heyecanlandırıyor, yükseltiyor.

Hakkınızda pek bilinmeyen hangi sırrınızı paylaşsanız okur şaşırır?

- En suçluluk duyduğum zevkim, tasarladığım her mobilyadan eve birer tane almam. Elimde değil, duramıyorum.

“En kötü işim” dediğiniz, satın almaya bile elinizin gitmediği bir tasarımınız oldu mu?

Hayatımda hiç kötü ya da berbat bir iş yapmadım.

Sizin sözlüğünüzde ‘lüks’ün karşlığı ne?

Özgürlük. Kiminle, ne zaman, nasıl, ne istersem onu yaparım. En büyük lüksüm de bu. Hayatımda kimse bana içime sinmeyen bir saniye yaşatamaz. Buna sıkıcı iş yemekleri dahil.

Zaman mevhumunuz gerçekten de pek meşhur. Birkaç saatte sandalye tasarladığınıza, bir-iki güne koca bir otelin tasarımını bitirdiğinize dair rivayetler var. Bu kadar hızlı üretimin sırrı ne?

- Tasarım ya da mimari konuda enteresanlık yapmak için çok da kasmamak, sadece ihtiyaca yönelik tasarlamak... Abartmayın, süslemeyin. Gerektiği kadar yazın, ihtiyacınız kadar konuşun.

En şık imzası inşaatta gördüğü bıyık

Mama Shelter İstanbul’u tasarlamadan evvel şehri ziyaret ettiniz mi? Neler araştırdınız, öğrendiniz?

- İstanbul’daki Mama Shelter, bir aşk hikayesi. Ortaklardan Jérémie Trigano, hayatının aşkı karısıyla Beyoğlu’nda tanışmış. Otel, şehirde akan tüm enerjinin kesişim noktasında görüyor. Ortaya da İstanbul’a dair tüm tatların, dokuların, esprilerinde toplamı bir tasarım çıktı.

Oteldeki en sevdiğiniz detayı ne?

Durmadan kendi tasarımlarımı satın alıyorum, elimde değil duramıyorum
- İnşaat zamanı birinde gördüğüm Türk bıyığının aynısını tavanda bir yere çizdim. Aralara müessese şakaları gizlemeyi seviyorum.

Odalara yerleştirdiğiniz süperkahraman maskeleri bir fantezi unsuru olarak çok rağbet gördü...

- Yaratıcılık, insan zekasının en iyi ürünüdür. Mizahsa en iyi zeka örneği. ‘Akıllı kabileler’ dediğim otelleri tasarlarken bol bol mizah, sürrealizm ve şiirsellik kullanıyorum. Her Mama’yı tasarlarken önce bir hikaye, sonra bir senaryo yazdım. Maskeler de İstanbul’daki bu oyunun bir parçası.

Libération’dan teklif var, Starck’dan ısrar yok

Libération gazetesini yeniden tasarlama projeniz ne aşamada?

- Şu an Libération için çalışmıyorum. Evet, bir süre önce evvel böyle bir teklif geldi, üzerinde çok kafa yorduk. Fakat şu an gazete bir değişimden geçiyor. Sabit bir okurları olarak en kısa sürede verimli bir çözüme varmalarını diliyorum.

İş birliğiniz gazetenin çalışanları tarafından epy eleştirilmişti. “Biz gazeteyiz, lokanta değil” manşeti atmaya varana kadar yükselen bir tepki... Neler hisettiniz o manşeti gördüğünüz sabah?
- İzninizle bu konuda ‘Yorum yok’ hakkımı kullanacağım.

Dünyadan Starck harikaları

* Hong Kong Peninsula Otel’de yer alan Hong Kong Limanı manzaralı Felix Restoran-Bar.

* 1928’den kalma bir Paris klasiği olan Le Royal Monceau’yu yeniden yorumladı.

Durmadan kendi tasarımlarımı satın alıyorum, elimde değil duramıyorum

* Alessi için 1990’da tasarladığı ‘Juicy Salif’ parlak meyve sıkacağı olmasına rağmen en ikonik tasarımlardan brine dönüştü.

* Starck imzalı mobilyalardan bir demet: ‘Louis Ghost’ sandalyesi, ‘Eros’ sandalyesi, ‘Bubble Clup’ koltuğu ve ‘La boheme’ taburesi.

Starck’ın favorileri

Otel: Kendi tasarımım diye söylemiyorum ama Pyla’daki La Coorniche bence şu an dünyanın açık ara en tasarım oteli.

Otel odası: Direkt gün ışığı alan, temiz manzaralı, havalı gözükecek ya da cool duracak diye kendini kasmamış herhangi bir otel odası.

Restoran: Mutfağında da masası olan birkaç sayılı restoran.

Bar: Tasarımı özelliklerini filan boş verin. Barı ‘tasarım’ yapan barmendir. Klasik kokteylleri en kusursuz basitlikle hazırlayan, rengarenk şeyler kullanmadan sadeliğe önem veren tüm barmenlerin barları favorimdir.

False