GeriSeyahat Ben eğlence mimarıyım
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Ben eğlence mimarıyım

Ben eğlence mimarıyım

Macera trenleri, interaktif çocuk kitapları hatta Las Vegas’taki kumarhaneler için kollu makinalar... Universal Studios ve Warner Bros gibi ünlü markalar için tema parkları tasarlayan Amerikalı mimar Nicolas Koenig, 1984’ten beri bu sektörde tasarım yapıyor. Kendine ‘eğlence mimari’ diyen Koenig’in son eseriyse İstanbul’daki dinazor temalı park Jurassic Land

Temalı parkların diğer eğlence parklarından farkı ne?
- Bu parklar temalarını, korsanlar, periler, yeraltı dünyası, dinazorlar, vs. gibi filmlerden, çizgi karakterlerden ya da fantastik dünyalardan alan eğlence parkları. Dijital dünyanın gelişmesiyle eğlence mekanlarının tasarımı değişiyor çünkü dijitalleşme fantezi dünyaları yaratmayı daha mümkün kılıyor.
Temalı park tasarlamaya nasıl başladınız?
- Babam mimardı. Ben de eğlence mimarıyım. Mimarlık ofisim vardı ama gerçek binalardan çok fantezi dünyasına meraklıydım. Çizgi romanlara bayılırdım. 10 yaşında zamanın süper kahramanlarını ezbere bilirdim. Bağımlıydım resmen. Örümcek adam en sevdiğim karakterdi. 1980’lerde bilgisayar grafikleri yaptım. Sonra temalı park trenleri geldi. Universal Studios için 15 tren tasarladım.
En sevdiğiniz tasarımınız hangisi?
- Japonya’nın Osaka kentindeki Seafari. 1992’de yapıldı ve treni hala çalışıyor. Çılgın tasarımlarım genelde hayata geçmiyor çünkü onlar pahalıya mal oluyor. Temalı park işi çok para harcanabilecek bir alan. Uçup bütçeyi aşmak işten değil.
En maliyetli tasarımınız?
- Universal Studios’taki tren Jimmy Neutron, en pahalı tasarımlarımdan. 4-6 milyon dolarlık maliyeti var.
Temalı parklarda ailenin de eğlenmesi önemli değil mi?
- Elbette. Şirketler parklarda belirli bölgeler tasarlar. Trenler en önemli ilgi merkezleridir. Restoranlar da... Planlama yapılırken kaç kişinin faydalanacağı, yaş grupları ve temalar belirlenir. Her yaş grubunun iyi vakit geçirebileceği bir alan yaratmak çok önemli.
Türkiye’deki Jurassic Land temalı parkının tasarımını nasıl yaptınız? Burada ne kadar kaldınız?
- Başlarken elimizde birkaç dinazor ve koskocaman bir mekan vardı. Her şeyi toplayan hikaye eksikti. Tüm bunları bir araya getirmeye çalıştım. Amerika’da parklarla ilgili katı kural ve kısıtlamalar var. Türkiye bu açıdan rahat olduğu için çalışmak daha kolay. İki hafta Türkiye kaldım. Çok gezemesem de sevdim İstanbul’u. Farklı kültür, din ve kökenlerden insanlar huzur içinde yaşıyorsunuz.
Jurassic Land ile ilgili bazı eleştiriler var. Dağınık olduğu söyleniyor...
- Mekan çok büyük, biraz dağınık. Önemli olan ziyaretçilere zengin bir deneyim sunmak. Bütçe ve zamanlama olarak planın ötesine geçildiği için kısıtlama yapıldı. Son halini görmedim, o yüzden kesin bir yorum yapamayacağım ama en yakın zamanda görmek istiyorum.
Şu anda ne üzerinde çalışıyorsunuz?
- Amerika’da bir sosyal bilgisayar oyunu furyası var. Facebook üzerinden arkadaşlarla oynanan Farmville gibi oyunlar. Las Vegas’a inşa edilen yeni bir sosyal oyun dünyası için çalışıyorum. Türünün ilk örneği olacak. Detay veremem ama olay yaratacağına eminim.

DİNAZORLARLA BULUŞMA

İstanbul Forum Alışveriş Merkezi’nde on bin metrekare alan üzerine kurulu Jurassic Land’de soyları 65 milyon yıl önce tükenmiş 70 dinozorun bire bir modelleri yer alıyor. Girişte farklı dönemlere ait dinozor iskeletleri, fosil ve yumurtaların sergilendiği müze bölümü var. İçinde çocukların tırmanabileceği dev bir mağara da bulunan müzedeki kazı alanında, çocuklar kazı yapıp dinozor yumurtalarını keşfediyor ve paleantrolog sertifikası alıyor. 4 boyutlu, 6 animasyonlu Juracopter sineması, laboratuarı, tiyatrosu ve hediyelik eşya dükkanıyla Jurassic Land çocukların eğlenirken öğrenmesini sağlıyor.

False