Zeytinliği de yok fabrikası da ama zeytinyağı üretiyor

Güncelleme Tarihi:

Zeytinliği de yok fabrikası da ama zeytinyağı üretiyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2010 00:00

Rengin Suar, bir zamanlar Abdullah Gül, Tansu Çiller, Ahmet Tan gibi siyasilerin ve bazı sanatçıların danışmanlığını yapmış ünlü bir halkla ilişkiler ve reklam uzmanı. Ama şimdi kendi adını taşıyan bir zeytinyağı üretiyor. Hatta zeytinyağı tenekelerinin üzerine fotoğrafını bastıracak kadar da kendisine güveniyor. Ne tek bir zeytin ağacı var, ne de zeytinleri sıkmak için fabrikası. Onun zeytinyağı, bakkallar veya marketlerde de satılmıyor. İnternetten satış yapıyor. Hatta İstanbul içindeki müşterilerine ürünü kendi götürüyor.

Rengin Suar, Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümü mezunu. Boğaziçi Üniversitesi’nde, sosyal psikoloji üzerine yüksek lisans yaptı. İkinci master’ını Bilkent Üniversitesi’nde, siyaset biliminde tamamladı. Sonra İstanbul’a gelip iş hayatına atıldı.

Türkiye’de halkla ilişkiler sektörünün duayeni Betül Mardin’den öğrendi işini. Uzun yıllar sonra Alinur Velidedeoğlu ile reklam sektörüne geçti. Eğitim için ABD’ye gitti, New York Üniversitesi’nde lobi, reklamcılık, kitle iletişimi ve tanıtım okudu. Sonra yeniden Türkiye’ye döndü ve bu kez kamuya geçti; başbakanlık ve bakanlıklara hizmet verdi. Tam 20 yıldır halka ilişkiler piyasasında. Reklâm, sanat ve siyaset dünyası, adını çok iyi biliyor.

Ancak bir gün geldi, işlerinin tümünü bırakma kararı aldı. Hatta resmen emekli oldu. Şimdi yepyeni bir iş yapıyor; zeytinyağı üretiyor. Üretiyor ama zeytin ağacı da yok zeytin fabrikası da. Hepsi başkalarına ait. O sadece iyi zeytin buluyor, alıyor, güvendiği bir zeytinyağı fabrikasına götürüyor ve sıktırıyor. Sonra kendi adını verdiği markanın altında ambalajlayıp satıyor. Rengin Suar, zeytinyağı macerasını anlatıyor:

“Emekli olmuştum ama ben öyle evde oturacak biri değilim. Zeytinyağını çok severim. Bir gün yemek yerken aklıma geldi. ‘Neden ben de üretmeyeyim?’ dedim. Kısa bir araştırma yaptım. Zeytin ve zeytinyağı üzerine elime hangi yayın geçtiyse oturup ezberlercesine okudum. Yerli ve yabancı fuarları, panelleri kaçırmadım. Üretici, ihracatçı demedim sektörün sorunlarını yakından takip ettim. İtalya Toscana’da, Güney Fransa ve Fas’ta zeytinyağı üreticilerini ziyaret ettim. Hobi olarak başladığım bu bilgi toplama faaliyetini işe dönüştürüp marka olmayı kafama koydum. Ardından Edremit Körfezi’ni kendime mesken tuttum. Bazı yerlerde ağaçları beğendim. Sahipleri ile oturdum anlaşmalar yaptım. Sonra zeytinin mevsiminde oralara gittim. Seçtiğim ağaçların zeytinlerini bizzat başında durarak toplattım. Hem ben topladım hem de işçiler yere düşen zeytinleri alıp sepetlere koymasın diye dikkat kesildim. Sonra özenle toplattığım zeytinleri anlaştığım fabrikaya götürdüm. Orada da işin başında durdum. Elde edilen zeytinyağlarını tahlillere gönderdim. Sertlik derecelerini saptadım”.

Rengin Suar zeytinyağlarının en ilginç özelliği, tenekelerin üzerinde sahibinin resminin olması. Bazıları bunu megalomani, bazıları çılgınlık, bazıları da yenilik olarak görmüş.

Rengin Suar zeytinyağları, İstanbul’da Arnavutköy’deki bir manavda, 2’si Bebek’te bir diğeri de Şişhane’de olmak üzere 3 kafe ve restoranda satılıyor. Esas satış internet üzerinden yapılıyor.

NEDEN EDREMİT ZEYTİNİ

Rengin Suar, zeytinyağı konusunda Edremit körfezinden vazgeçemeyeceğini söylüyor: “Kuzeyde yetiştiği için koku ve tadı değişik. Edremit Körfezi mikro klimasının getirdiği kendine has nefaseti var. Diğer türlere nazaran daha sade ve yumuşak. Doğal olarak içerdiği antioksidanlar sayesinde oksidasyona dayanıklı, raf ömrü uzun. 220 dereceye kadar pişirme ısılarına bozulmadan direnç sağlıyor. Ben erken hasat dönemi zeytinyağlarını tercih ederim. Bu yağlar yoğun yakıcı ve hafif acı tat taşıyan yağlar olur. Kağıt filtreden geçirmeme karşın, besin değeri kaybını göze alamadığım için fazla berraklaşmasına izin vermiyorum”.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!