Nostaljik fotoğraf stüdyosunu test ettik sultan, cariye, yeniçeri, padişah olduk

Güncelleme Tarihi:

Nostaljik fotoğraf stüdyosunu test ettik sultan, cariye, yeniçeri, padişah olduk
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2010 00:00

Her şey “Türkiye’nin ilk nostaljik fotoğraf stüdyosu Giyçek açılıyor” başlıklı bir duyuru almamızla başladı. Heyecanlandık, heveslendik, biz de isteriz dedik ve Hürriyet Yan Yayınlar olarak gidip stüdyoyu yerinde test ettik. Padişah, sultan, cariye, yeniçeri, komutan olduk.

Az buz değil, tam 17 kişi gittik Galata’daki Doğan Apartmanı’nın girişinde açılan nostaljik fotoğraf stüdyosu Giyçek’e... Osmanlı ordusu düşmanın üzerine hücuma kalkıyormuş gibi Allah Allah nidalarıyla saldırdık kostümlere. Erkeklerin büyük bir çoğunluğu padişah ya da paşa, kadınlar da sultan olmak istiyordu haliyle. E ne oldu? Önce bir miktar elbise tarafımızca çekiştirildi. Sonra “O renk seni açmaz, o sarık senin koca kafana girer mi” gibi cümlelerle biraz çirkefleşildi. Çünkü herkes en iyi parçaların peşindeydi ve bunlar kapanın elinde kalmaktaydı. Yarım saatlik bir hır gürden sonra, Giyçek ekibinin de yardımıyla onyedimiz de giyindik.

Bugüne kadar en fazla sekiz kişilik grupların fotoğrafını çekmeye alışan ekip, kalabalık karşısında önce biraz afalladı. Stüdyoya resmen sığıştık diyebilirim. Konserve sardalyalar gibi dizilmiştik dizilmesine ama çenemiz durmadığı için çekim bir türlü başlayamıyordu. “Padişahım benim için Bursa’yı alır mısınız” diye havaya giren mi istersiniz, “Kelleni alırım zındık” diye bağıran mı?
Bir on dakika da konsantre olmamız sürdü. Ve sonuçta Gözde Otman deklanşöre basmaya başladı. Konsept şöyleymiş. Bir kare gülerken, bir kare somurturken, bir kare de uzaklara hülyalı hülyalı bakarken çekiyorlar. Sonra içlerinden en iyi çıkan karenin üç değişik rengini hazırlıyorlar. Biri renkli, ikincisi biraz daha soluk, üçüncü fotoğraf ise en az 50 yıllık gibi, solmuş ve yıpranmış sepya oluyor.
Sonuç mu? Herşeyden önce çekim sırasında çok eğleniyorsunuz. Fotoğraları elinize aldığınızda zevkiniz ikiye katlanıyor. Çünkü elinizde tuttuğunuz şeyin hayat boyu her baktığınızda sizi gülümsetecek muhteşem bir hatıra olduğuna emin oluyorsunuz.

35 KOSTÜM VE BİR DOLU AKSESUVAR

Giyçek Nostaljik Fotoğraf Stüdyosu çok çok yeni. 3 Nisan’da kapılarını açtı. Stüdyoda Osmanlı dönemine ait, farklı konseptler altında yaratılmış tam 35 kostüm var. Her biri eski Pera fotoğrafçılarının fotoğraflarından ve Osmanlı dönemine ait tablolardan esinlenerek tasarlanmış. Hazırlanan mizanseni tamamlamak üzere birçok takı ve aksesuvar da mevcut. İnci kolyeler, broşlar, fesler, çizmeler, yelpazeler, udlar, kahve takımları, nargile ve tefler, şemsiye ve bastonlar...

SİZİN KONSEPTİNİZ HANGİSİ

Osmanlı İmparatorluğu’nun heybetli padişahı, hanedanın yüksek rütbeli paşası, saraylı bir hanımefendi, keyf-i sefa içindeki haremin güzeller güzeli cariyesi, Göksu’da gezintiye çıkmış feraceli bir hanımefendi, şık bir Üsküdar katibi, isyankar ruhlu bir külhanbeyi ya da gözüpek bir yeniçeri kılığına girmek mümkün.

İSTER TEK BAŞINA İSTER AİLEYLE

Eğer arkadaş grubunuzla ya da ailenizle böyle bir fotoğraf çektirmeye çekiniyorsanız Giyçek’e tek başınıza da gidebilirsiniz. Belki bir Osmanlı Paşası kılığına girer, çektirdiğiniz fotoğrafı “Paşa dedem bana çok benzermiş” diye arkadaşlarınıza gösterebilirsiniz. Bu arada Giyçek’e gelirken randevu almanız şart değil.

30 DAKİKADA TESLİM

Stüdyoya gelip örnek fotoğraflardan portre stilinizi seçiyorsunuz. Portre stilinize uygun kıyafetleri de seçtikten sonra, kostümüzü giyip, aksesuvarlarınızı kuşanıyorsunuz. Seçtiğiniz stile uygun hazırlanan mizansenlerde poz vermenize yardımcı oluyorlar. Aklınızdaki farklı ve yaratıcı fikirleri de ekiple paylaşabilirsiniz. Çekim sonrasında siz üstünüzü değiştirirken, çekilen fotoğraflarınız farklı renk ve kadraj seçenekleri ile hazırlanarak beğeninize sunuluyor. Öyle beklemenize filan gerek yok, çıkarken fotoğrafınızı yanınıza alabiliyorsunuz. Bütün bu çekim hazırlıkları, fotoğraf çekimi ve nostaljik fotoğrafların teslimi yaklaşık 30 dakika sürüyor.

GİYÇEK EKİBİ

Gözde Otman: 2007 yılında Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Programı’ndan mezun oldu. 2008’de Scuola Politecnica di Design Milano’da, görsel tasarım master’ını tamamladı. Mezuniyet sonrasında çeşitli fotoğraf projelerinde yer aldı. Fotoğraf sevgisine, nostalji merakı karışınca Giyçek Nostaljik Fotoğraf Stüdyosu’nu hayata geçirmeye karar verdi.
Merve Toprak: 2007 yılında Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Programı’ndan mezun oldu. Bir süre grafik tasarımcı ve iletişim asistanı olarak çalıştıktan sonra, nostalji sevdasına kapılıp ekibe katıldı.
Tel: 0-212-251-8181
Web: http://www.giycek.com

KİM NE OLDU, NEYE BENZEDİ

En arkada koca kavuğuyla duran Sebati Karakurt. O kavuğu takıp, o cübbeyi giymeseydi de biz gazetede onu her gördüğümüzde “Padişahım Çok Yaşa” diye bağırıyorduk.
Yanında duran Ankara’dan son transferimiz Şehriban Oğhan, kostümüyle sarayın yol yordam öğreten bilge sultanlarına benzedi.
Yamuk fesiyle Kemal Sunal’ın Süt Kardeşler filminde canlandırdığı karaktere benzeyen Hakan Gence bizi çok güldürdü.
Ekibimizin tek yeniçerisi her daim yakışıklımız Savaş Özbey.
Yanındaki Vezir mi, Kadı efendi mi çözemediğimiz fotoğrafçılarımızdan Levent Kulu.
Onun yanındaki teğmen ise Cahit Akyol. Mavi gözleriyle kendisi daha çok Yunan Ordusu’na mensup gibi duruyordu ama neyse.
Arkadaki ben bu ekibin içine nasıl düştüm diye duran beyefendi, düz fesli Ali Dağlar.
Ersin Kalkan ve Ezgi Başaran fotoğrafın güzide çifti. Sanki Göksu’da daha yeni tanışmışlar. Ezgi mendilini atmış, Ersin havada kapmış. Zaten Ersin hayatı boyunca hiçbir mendilin yere düşmesine için vermemiştir.
Gülden Aydın Saray’ın kıdemli sultanı. Öyle çok görmüş geçirmiş ki anlattığı hikayeler, anılar fanatiklik yaratıyor.
Pembeler içindeki Banu Tuna, padişaha olan aşkı yüzünden zayıflamış hatta erimiş bir taze sultan.
Önündeki Nuran Çakmakçı, Saray’ın neşesi. Ne zaman dertli bir cariye görse “Gel Nuran Abla’na” deyip onu teselli ediyor.
Şefimiz, müdürümüz İskender Baydar tam orta yerde paşalar gibi kurulmuş.
İskender Paşa’nın omzuna yüklenen ben, arkadaşlar Rus Sarayı’ndan taze geldiğimi söylüyorlar.
Şemsiyesi ve Halide Edip örtüsü ile Şermin Terzi “Üsküdar’a gideriken” saraya şöyle bir uğramış gibi?
Saçlarıyla aynı renk kostüm giyen Deniz İnceoğlu yakında evleniyor. Kına Gecesi’nde de bu kostümü giymek istiyor.
Ve fotoğrafın tek cariyesi Yeşim Çobankent transparan beyaz içliği ile gayet şuh duruyor. Cariye ruhuhu birebir yansıtıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!