Üç spor, üç kadın, üç vücut

Güncelleme Tarihi:

Üç spor, üç kadın, üç vücut
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2010 12:58

Üç şahane kadın; Elena Brower, Marta Formoso ve Violet Zaki. Şahanelikleri nereden geliyor derseniz, ilk cevabım 'vücutlarından' olur.

Haberin Devamı

Şermin TERZİ
 
Ama onlar fit kalacağız diye bütün gün aç dolaşıp, iki hareket yapınca “tamamdır, oldu bu iş” diyenlerden değil. Üçü de pek çok fitness eğitmeni arasından özenle seçilmiş, Adidas Fitness Akademisi’nin dünya elçileri.

Hepsi fitness’ı bir başka sporla birleştiriyor. Elena yoga, Marta dans ve Violet dövüş sanatlarında uzman. Bu trio, her altı ayda bir, Uzakdoğu’nun dört bir yanından gelen fitness eğitmenlerini üç günlük bir organizasyonla eğitiyorlar. Ancak bundan böyle, tüm dünyadan gelen eğitmenleri eğitecekler. Geçtiğimiz hafta, İspanya’nın Mayorka adasında biraraya geldiler ve sorularımızı yanıtladılar.

ELENA BROWER (Yoga ve pilates)

Yogada en önemli şey doğru eğitmeni bulmak

12 yıldır yoga eğitmenliği yapıyorum. Yoganın sanıldığı gibi derin bir sessizlik ve huzur ortamında yapılması gerekmiyor. Her zaman, her yerde, hatta bir tren istasyonunda bile yapabilirsiniz. Konsantre olmak zorunda değilsiniz. Nefes aldığınız anda zaten oradasınızdır ve beyninizın huzurlu olması yeter. Hayatı hep telaşla yaşıyoruz, biraz yavaşlamamız, her güne başlamadan önce “Ne yapıyoruz” diye biraz kendimize dışardan bakabilmemiz lazım. Ben çok uzun zamandır yoga yapıyorum ve en güzel şey, kendime dışardan bakabilmeyi öğretmesi oldu. Esnek ve fit olmanın yanısıra, kendimi bir kenara koydum ve uzaktan izliyorum. Gördüğüm şeyi çok seviyorum, enerjimi, kendimi ve her şeyi daha çok sevdim.
Yogada öğretmen çok önemli. Gerekirse birkaç yoga öğretmenine gitmek gerekiyor. Çünkü doğru insanlarla, doğru bağlantıları kurabilen öğretmenlere denk gelmek ilk seferde pek mümkün olmuyor. Aslında yanlış öğretmen yoktur ama tarzınız olmayan yoga öğretmenleri vardır. Ben Anusara yoga eğitmeniyim. Felsefesi her şey eşit ve iyidir. Kalbimize konuşmamız, kim olduğumuzu ve nerede olduğumuzu anlamamız gerek. Anusara yoga bunu sağlıyor. Dilin hiç önemli olmadığını, insanlarla daha kolay bağlantı kurmayı öğretti bana.

Haberin Devamı

MARTA FORMOSO (Dans ve fitness)

Bir tek göbek dansını beceremedim

Fitness ve dans bence biraraya gelebilecek en güzel şeyler. Sadece fitness yaptırıyor olsaydım, katılanlar muhtemelen, “Offf kahretsin bugün yine fitness var” diye homurdanıp, birkaç kez gelecek ve sonra vazgeçecekti. Ama dansı da katınca bu kez eğlenmeye geliyorlar. Ayrıca, dans ederken başka karakterlere bürünme şansınız da var. İşinizde çok ciddi olmanız gerekebilir ama dansta atlarsın, zıplarsın, kıvırırsın, başka bir kadına dönüşme şansını yakalarsın.
Sadece dans ederek fit kalabilirsiniz ama ben her zaman bir kombinasyon öneririm. Vücudu gerecek, zorlayacak çalışmalar mutlaka olmalı. İçine ister yoga, ister dövüş sanatları, ister dans katın fark etmez.
Adidas’la dünyayı geziyorum ve her kültürün farklı dans ve müziklerini görüyorum. Beni en çok etkileyen, Afrika dansları oldu. Belki kölelik hikayelerinden dolayı daha etkileyeci buluyorum.
Türkiye’de oryantal dans yapıldığını biliyorum. Arjantin’de oryantal dans ve fitness’ı birleştirerek dans eden biriyle tanışmıştım. Belimle sekiz çizmemi ve aynı zamanda da titretmemi istemişti. Denedim, çok eğlenceliydi ama beceremedim.
Kıvırmak, genetikle ilgili değil ne kadar eğlendiğinle ilgili. Meselâ, müstakbel eşim bir İspanyol ama hiç kımıldayamıyor bile. Ama Avrupalılarla vücut dillerimizin farklı olduğunu kabul ediyorum. Bir Alman’a vücuduna dokun dediğinde, donuk dokunur ama bir İspanyol vücuduna sevişir gibi dokunur.

Haberin Devamı

VIOLET ZAKI (Dövüş sanatları ve fitness)

Dövüşürken de içindeki kadını gösteribilirsin

Avustralya’dan New York’a yeni taşındığımda, metroda bir adamın saldırısına uğradım. Bu, belki de başıma gelen en iyi şeydi. Çünkü ertesi gün karate sınıfına girdim ve şimdi hem kendimi savunabiliyorum, hem de bunu kadınlara öğretme imkanı buluyorum.
Erkeklerin aktif olduğu bir alanda, kadın olarak yer almak benim için önemliydi. Dövüşürken, erkeksi olmam gerekmiyor. Agresif olmak zorunda da değilsiniz, dans gibi aynı zamanda.
Dövüş tekniği bilmek, fırsatını bulduğun her an bunu kullanacağın anlamına gelmez. Çünkü her dövüş bir risktir ve asla ne olacağını bilemezsin. O yüzden beni ne kadar provoke etseler de, son ana kadar mutlaka durur ve beklerim. Bir gün metroda bir kadın bana çarptı ve söylenmeye başladı. Haksız olan o olduğu halde, yoluma devam ettim ama bu kez beni arkadan itti, bağırıp çağırmaya başladı. Herkes bize bakmaya başladı. Tartışmak istemiyorum deyip yine yoluma devam ettim ama sürekli çekiştirip durdu. Bunun üzerine göğsüne ayağımı dayadım ve yumruklarımı göstererek, “Bence artık durmalısın” dedim. Yaptığım şeyi görünce, “Tamam tamam bunu yapmak zorunda değilsin” dedi. Bunu yapmak bile kendimi kötü hissettirdi ve işe gittiğimde bütün gün ağladım.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!