Kıyametin ikinci ayağı DUHAN geliyor

Güncelleme Tarihi:

Kıyametin ikinci ayağı DUHAN geliyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2009 00:00

Hasan Karacadağ (34), genetik tıp doktoru. Eğitim için gittiği Japonya’da sinemaya ciddi merak sardı, işin eğitimini aldı. Eğitim aldığı yer Japonya olunca, kafayı özellikle korku filmlerine taktı. Kuran’ Kerim ve kültürlerin yerel öğelerine ilgi duydu. Dört yıl önce çektiği Dabbe isimli filminde, teknolojiyle kıyamet hikayesini harmanlayarak tanındı.

Haberin Devamı

Çok düşük bütçeyle çekilen film, beklenenin üstünde gişe yaptı. Ardından ikinci filmi Semum geldi. Toplamda 1 milyon seyirciye ulaştı. Şimdi, kıyamet üçlemesi kaldığı yerden devam ediyor. Dabbe 2’nin çekimleri bitti. Bu filmde de senaryoyu Kuran yönlendiriyor. Duhan suresi ana konsepte hâkim oluyor. Her şey gökyüzünden inen bir dumanın İstanbul’u ele geçirmesiyle başlıyor. Boğaz Köprüsü yıkılıyor, Ayasofya yanıyor, kıyamet kopuyor. Hasan Karacadağ, fragmanların yayınlanmasıyla internet ortamında tartışılmaya başlanan Dabbe 2’nin, kendi başına bir film türü olduğunu savunuyor: “Türk korku sineması diyebileceğiniz bir yapım ortaya çıktı.”

Sizin yaptığınız tarza dini korku sineması ismi veriliyor. Katılıyor musunuz?
- Hayır. Eğer bir isim koyacaksanız Türk korku sineması denebilir.

Peki neden özellikle Kuran’dan ayetler kullanıyorsunuz?
- Okumadığım eser neredeyse kalmadı. Kuran’a merakım çocukluğumdan beri var. Aynı zamanda Budizm’e de meraklıyım. Hint dinleri ve tanrıları üzerine uzun incelemeler yaptım. Ama bütün insanların hemfikir olduğu konuları kaynak almaya çalışıyorum. Kuran da bu yüzden benim temel kaynağım. Ayrıca hurafeler yerine Kuran’dan alıntı yaparak filmlerime belgesel bir hava vermek istiyorum.

Dabbe, internetten yayılan bir virüs mü?
- Kuran’daki ayetlerle ilgili yorum yaparken kesin konuşmamanız gerekiyor. Ben din adamı değilim. Bu yüzden kesin hükümler veremem. Sadece kendi yorumumu ortaya koyup izleyiciye bırakırım. İslamiyet’teki kıyamet senaryosu çeşitli aşamalarla ilerliyor. İlk ayağı Dabbetül Arz. İkinci ayağı Duhan. İkinci filmde Dabbetül Arz devam ediyor ve Duhan geliyor.

Dabbe 2 tam olarak ne anlatıyor?
- Ne olduğunu hâlâ bilmediğimiz bir virüs var. İnterneti ele geçirmiş ve evlere girmiş: Dabbetül Arz. Zaten Dabbe kelimesinin kökeni, örümcek ağı gibi yayılan şey anlamına geliyor. Yani, www - World Wide Web. Ardından göklerin dışından Dünya’ya doğru bir duman iniyor. İstanbul semalarında garip şeyler görülüyor. Duhan ile ani saldırılar başlıyor. Ve film aralıksız akıyor.

Kıyametin gerçekten teknoloji yüzünden kopacağını mı düşünüyorsunuz?
- Teknolojinin yanlış kavramlarla ve yanlış ellerde şeytana dönüşebileceğini düşünüyorum. Filmlerim bu icadın yönlendiriliş biçimiyle alakalı. İnsanın kıyameti neyle olacak, sorusunu soruyorum. Filmlerim de eğer kıyamet teknoloji nedeniyle kopacaksa, bunun birinci nedeni internet olacak diyor. İnsanlığın kendisi nereye doğru giderse internet de o şekilde ilerliyor. Ve bence kötülüğe doğru gidiyor. İnternetin geleceği karanlık.

Fragmanların bazı sahneleri Blair Cadısı’na, duman sahnesi Lost dizisindeki dumana benzetildi...
- Bu kompleksin sebebini merak ediyorum. Neden biz her şeyi başkalarından kopyalamış olalım? Hollywood’da köprü yıkılıyor diye ben köprü yıkmayayım mı? Kuran’da gökyüzünden inecek duman varlıklardan bahsediliyorsa, ben duman tasarlamayayım mı? Ayrıca ben Dabbe’de Lost’tan önce kullandım dumanı. Onlar mı benden çaldı?

DÜNYA KABUL EDENE KADAR KORKU FİLMİ ÇEKECEĞİM

Bir de eleştirilmeye başlanan camilerin yanma sahnesi var...

- Sultanahmet’teki bütün camiler ve Ayasofya filmde yanıyor. Elimizde cami arşivi olacak kadar çok çekim yaptık. Ve ortak bir karede birleşerek üzerinde yine 3D teknolojisi ile çalıştık. Alevler, dumanlar ve bulutları tasarladık. Ortaya cehennemvari bir görüntü çıktı. Eleştirilecek bir şey yok, büyük kıyametten önce Müslümanlar’ın yeryüzünden yok olacağı söylenir. Bunu ancak böyle gösterebilirdim.

Hep korku filmi mi çekeceksiniz?
- Bir gün aşk filmi de çekebilirim. Ama benim idealim Türk korku sineması kavramını dünyaya kabul ettirmek. O zamana kadar da korku filmi çekeceğim.

İlk film istediğiniz gişeyi yapmasaydı devam filmini çeker miydiniz?
- Dabbe yurtdışı rakamlarıyla toplam 620 bin kişi tarafından izlendi. 79 kopya ile vizyona girdi. Eğer daha az bir rakam ortaya çıksaydı yine kıyamet temasından vazgeçmezdim. Ama ismi farklı olabilirdi.

Ne kadar para harcadınız? Zarar etmemeniz için ne kadar seyirci filme gelmeli?
- İlk filmin bütçesi yok denecek kadar azdı. Zaten o sadece bir denemeydi. Ben de o kadar ilgi beklemiyordum. Bu sefer bütçemiz 1 milyon doları geçti. İzleyici olarak büyük beklentilerim yok. Çünkü korku filmlerinde magazinsel olaylar yaşanmıyor. Gündem meşgul edilmiyor. Sessiz sedasız vizyona girip kulaktan kulağa yayılıyor.

TÜRKLERİ VAMPİR VEYA ZOMBİYLE KORKUTAMAZSIN

Ama korku filmlerinde de vizyondan önce oyuncular rüyalarına giren garip görüntüleri anlatıyor. Sette kazalar yaşanıyor. Bunlar da gündemi meşgul etmiyor mu?

- Hiçbir zaman insan sağlığını ilgilendiren olaylar veya kazalar benim filmlerime malzeme olmaz. Ama insanlar bir şeyler görüyorsa ve bunlar doğruysa söylenmesine kızmamalıyız.

Sizin filmde de mi böyle şeyler yaşandı?
- Evet. Bizde de öyle acayip bir kare var. Çekim sırasında perdenin arasından küçük bir surat gözüküyor. Kurgulama aşamasında dikkatimizi çekti. Bu surat bizim tasvir ettiğimiz şeylere benziyor. Asistan bu görüntüyü görünce tansiyonu düştü.

Peki Türk izleyicisini en çok bu tarz şeyler mi korkutuyor?
- Türkleri bir vampir veya zombiyle korkutamazsın. Bizi Türkiye’ye ait korku malzemeleri korkutuyor. Bu sadece İslam ve din demek değil. Kültürel ve yerel öğeleri ortaya çıkaran konular da gerekiyor.

Sizce korku filmlerinde diyalog ve oyunculuk mu, yoksa insanları korkutmak mı önemli?
- İkisi de olmalı. Korku sinemasına diyalog yazmak ve iyi oyunculuk sergilemek çok zordur. Ama muhteşem diyalog ve oyunculuklarla süslenmiş bir korku filmi insanlara korku vermiyorsa izleyicisi onu çöpe atar ve lanetler.

Haberin Devamı

Kıyametin ikinci ayağı DUHAN geliyor


İki saniyelik köprü yıkılma sahnesi için 14 gün çalıştık. Boğaz Köprüsü’nü onlarca farklı açıdan fotoğrafladık. Gökyüzünün en görkemli gözüktüğü kareyi seçtik. Üç boyutlu (3D) bir köprü oluşturup o kareye ekledik. Köprünün nasıl ve hangi şekilde kırılacağını belirledik. Beton dokular yapıp bu 3D köprü görüntüsüne yapıştırdık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!