Çocuğun altını değiştiren baba iyi bir rol modeli değil mi?

Güncelleme Tarihi:

Çocuğun altını değiştiren baba iyi bir rol modeli değil mi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2009 00:00

Sevgi dolu ama anneye göre mesafeli, çocuklarıyla yüz göz olmayan ama güven veren bir baba modeli mi, yoksa çocuğunun altını değiştiren, ona yemek yediren, yerlerde onunla boğuşan bir baba modeli mi? Bu tartışmayı geçtiğimiz hafta köşe yazısında dile getiren Reha Muhtar oldu.

Muhtar, çocuklara yemeğini yedirmek, altını değiştirmek, çişe kaldırmak gibi görevleri annelerin yapması gerektiğini, babanın bu rolleri üstlenmesi halinde çocukların kafasının karıştığını, farklı bir baba rolü ile karşılaştığını iddia etti. Tartışma, özellikle çalışan annelerin olduğu ortamlarda daha da alevlendi. Biz de konuyu ünlü babalara ve uzmanlara sorduk. İşte yanıtları...

ÜMİT KARAN
Karakter oluşumunda anne daha önemli bence


Dört yaşında bir oğlum var. Ona yemek yedirmeyi de, banyo yaptırmayı da seviyorum. Altını değiştirdiğim de oldu. Zaman zaman mesleğimiz gereği onlardan uzak kalıyoruz. Çocuklarımızdan uzak kaldığımız için hasret çekiyoruz. Görüştüğümüz zaman oynamaya vakit ayırıyoruz. Bence çocukları büyütme ve karakter oluşumu anlamında anne daha etkili oluyor. Ama çocuğum için en seve seve yaptığım şey ona yemek yedirmek.

YAĞMUR ATACAN
Rol modeli kaygımız yok

Benim çocuk büyütürken böyle kaygılarım yok. Rol modeli kim olacak, ne olacak gibi şeyleri düşünmem.

TAMER KARADAĞLI
Kızımın altını değiştirmemin erkekliğimle ne ilgisi var

Kızımın altını da değiştiririm, yemeği de yediririm. Böyle bir derdim yok, bundan da yüksünmem. Baba baba gibi olmalıysa ben çocuğumu uyurken mi sevmeliyim? Bir insanın çocuğunun altını değiştirmesinin erkeklikle ne gibi ilgisi var. Erkekliğimle ilgili sorunu olan varsa da onların problemi. Aslında herkes kendi çocuğundan sorumlu, herkes istediği gibi yetiştirsin. Kimseye “Babalık, analık şöyle olur” denmez. Biz de kendi çocuğumuzu en doğru gelen şekilde büyütüyoruz. Kendi doğrularımız vardır, bu yanlış da olabilir. Ama, bunun da formülü yok. Çocuk büyütmek çok kişiseldir. Çocuklar üzerinden fazla bir şey söylenmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Herkesin zevki, çocuk yetiştirme şekli farklıdır.

ERMAN TOROĞLU
Çocuklarım için her şeyi yaptım ama sınırı da iyi çizdim

Benim 1983 ve 1985 doğumlu iki oğlum var. Babalığın, anneliğin çocuk üzerindeki ayrımcılığı olmaz. Bugün eşinden ayrılan veya eşi ölenler nasıl hareket ederse, evliliklerinde de aynı hareket etmeli. Çocuk ortaktır. Gereğinde anne, gereğinde baba olursun. Benim de alt değiştirdiğim, yemek yedirdiğim zamanlar oldu. Bundan da keyif almışımdır. Çocuklarım için her şeyi yaptım. Bir tek çocuk doğurmadım. Ama bir baba olarak aradaki sınırı da iyi çizdim. Bakıyorum kariyeri öne alan kadınlar var, erkeklerin önüne geçme ve iş hırsı nedeniyle her şeyi babalara yüklemeye çalıştıkları oluyor. Bu tartışmalar zaten ondan doğuyor. Eğer kadın kadın gibi olacaksa, çocuk da doğurmalı. Kadınlığını öne almalı, kariyeri değil. Hiç değilse çocuğunu belli bir yaşa getirinceye kadar kariyerini dondurmalı.

UZMAN PSİKOLOG FERİHA DİLDAR
Bebek bakımına yardım babanın uyum sürecini hızlandırır


Babalık rolü, tıpkı annelik gibi çocuğa sahip olmayı istemekle başlar. Baba adayının çocuğuyla olan ilk iletişimi, annenin hamilelik döneminde eşine yardımcı olmasıdır.

Baba erkek çocuk için model, kız çocuk için karşı cinsin temsilcisidir. Erkek çocuklar erkeksi gücü, mücadeleyi, rekabeti, yenme ve yenilmeyi baba ile deneyerek öğrenir. Kızlar ise erkek dünyasına ait ilk yatırımlarını babaları sayesinde oluşturur. Anne ve babanın çocuğun eğitimindeki yeri birbirini tamamlar ve destekler niteliktedir. Baba genellikle disiplini sağlayan, anne ise aileyi bir arada tutan kişi olarak görülür.

Babanın bebeğin doğumundan hemen sonra bu sürece aktif katılımı, öncelikle kendisini baba gibi hissetmesi için kaçınılmaz. Temel bebek bakımına katkı sağlamak, babanın uyum sürecini hızlandırır. Erkek, babalığı bebekle birlikte yavaş yavaş öğrenir. Yeni baba olmuş bir erkek için babalık yapmak, iş hayatına devam etmek, ev içi düzeni sağlamak, eşiyle ilişkileri korumak, bebek bakımında kısmi de olsa sorumluluk sahibi olmak ve varsa daha büyük çocuklarla ilgilenmek gibi birden fazla sorumluluğun üstlenildiği yorucu bir dönemdir. Anneler gibi babalar da birden fazla sorumluluğun gereklerini yerine getirebilmek adına kendi istek ve ihtiyaçlarından ödün vermek durumunda kalır.

Reha Muhtar özetle ne demişti?

“Bir baba... Baba gibi davranmalı çocuğuna... Bir anne de... Anne gibi... Baba da anne de birer rol model çocuk için... Ben babamın hasta olduğumda beni çişe kaldırdığını hiç hatırlamam... Annem evdeyse ateşime baktığını da... Veya çorba pişirip eliyle yedirdiğini de... Bunların hiçbirini yapmadı babam... Bunların hiçbirini yapmasını da beklemedim babamdan...

Ben onun bana sevgi ve güven verdiğini, evin şemsiyesi olduğunu hissettim... Dışardaki hayatın kötülüklerden onun koruyacağını düşündüm... Bana emniyet hissi verdi babamın varlığı...

.. Ve fakat son zamanlarda her şeyi bir arada aynı şekilde yapan iki cins karakterler beni fena halde ifrit etmekteler... “Dün ben uyuttum... Bugün sen uyut... Dün sen mama verdin... Bugün ben vereyim... Dün ben bulaşıkları yıkadım... Bugün sıra sende...”
Bunun sonunda ortaya çıkan çocuklar, son zamanların moda tabiriyle unisex, yani cinsiyetsiz çocuklardır...

Cinslerin giderek kültürel olarak birbirine benzemesi de buradan çıkar... Erkeğin kadınlaşmaya, kadının erkekleşmeye başladığı, iki cinsin gittikçe birbirine benzediği süreç, esasen bu süreçtir...

Homoseksüelite ya da lezbiyenlik gibi eşcinsel eğilimlerden söz etmiyorum...

İki cinsin metroseksüel süreçlerle birbirine benzemeye başlamasından söz ediyorum...

Poyraz Deniz ve Mina Deniz, Ayşe Nazlı ve Engin Deniz...

Altlarını temizleyen bir babalarının olmadığına, onlara her öğün mama yedirmeyi görev bilen bir adamın çocukları olmadıklarına veya gazlarını çıkartanların bakıcıları ve anneleri olduğunu öğrendiklerinde ne kadar hayıflanacaklar bilmiyorum...

Ben onların, esas olarak emniyet içinde yaşama merhaba demelerinden, onlara koruyucu bir sevgiyi vererek, güven içinde dışardaki hayata girmelerinden, başlarına bir şey gelecek olduğunda “Bizi koruyacak birileri var” demelerinden ve “Babam bizi aç ve açıkta bırakmaz” diye düşünmlelerinden kendimi sorumlu tutarım...

Dediğim gibi gazlarını çıkartmak esas olarak benim işim değil...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!