Cuma namazı hiyerarşisi

O resim beni çok etkiliyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün açıklamalarını okuyunca, aklıma o resim geliyor.

İran’da cuma namazı resmi. İslami rejimin mantığını sergiliyor.

Geçen hafta yayınlanan İran dizisinde yer alan resimde, dini lider Hamaney cuma namazında en önde. Arkasında, ikinci sırada, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden Rafsancani, seçimi kazanıp Cumhurbaşkanı olan Ahmedinecad üçüncü sırada. Kaybeden kazananın üstünde ve onu denetliyor.

Sadece o değil. Aynı zamanda Meclis, hükümet ve devletin diğer organları Ayetullahlar ya da dini rejimin denetiminde.

Komünist ve faşist rejimler gibi. Parti, Politbüro önde, Meclis ve hükümet arkada. Parti, Meclisi denetliyor.

Radikal İslami rejimlerle klasik diktatörlükler arasında fark yok.

GÜL’ÜN ÇIKIŞI

Geçen akşam, Hamas’ın ziyaretini Samanyolu TV’ye değerlenen Abdullah Gül, iki çam deviriyor.

Önce, "basın diplomatların yönlendirmesine açık" diyor. Türkçesi, Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanlığı’nın basını yönlendirmesinden şikayetçi!..

Ömrümde böyle bir suçlamayı ilk kez duyuyorum. Kendi yönettiği bakanlıktan şikayetçi bir Dışişleri Bakanı’nı ilk kez görüyorum. Dünyanın başka yerlerinde rastlanmayan bir durum.

Kaldı ki, yönlendirme filan söz konusu değil. Eğer yönlendirme varsa, bundan Gül’ün memnun olması gerekmiyor mu?..

Hayır, gerekmiyor. Çünkü, devirdiği ikinci çam, Gül’deki ve AKP’deki mantığı sergiliyor.

AKP’NİN GÖNLÜNDEKİ

Gül
neden öfkeli?.. Ona göre, Dışişleri basını yönlendiriyor, basın da Hamas’ın ziyaretini eleştiriyor.

Oysa, AKP öyle düşünmüyor.

Burası çok vahim. Parti, (bu durumda AKP), devlet yönetiminin üstünde. Bir yanda devletin organları var, öte yanda parti var.

Ve AKP devletin organlarıyla barışık değil. Yüksek yargı organlarına, üniversitelere, devletin ekonomik birimlerine sık sık çatmak, bunun açık örnekleri.

Kendini devlet organlarının üstünde gören AKP, devlet organlarını parti kanalıyla denetlemek, parti emrine bağlamak istiyor. Diktatörlüklerde ve radikal İslam yönetimlerinde olduğu gibi.

Gül
’ün sözlerini okuyunca, İran’daki o resmi düşünüyorum. Cuma namazı hiyerarşisini gösteren resmi.

Devlet organları, dini lidere bağlı. Dini lider ve Ayetullahlar, bir anlamda parti, devletin en önünde. Seçilmiş Meclis bile, geride.

HOŞGÖRÜ NEREDE

Gül
başka bir açık daha veriyor.

Gül’ün anlayacağı dille, hani nerede İslami hoşgörü?.. Eleştiri karşısında tolerans?.. Ya da laik ve demokratik her ülkede olduğu gibi, hani nerede demokratik sabır ve anlayış?..

Bunların hepsi cuma namazı hiyerarşisi içinde kayboluyor.

GİZLİ SERVİSLER

Son olarak, Gül’ün şu sözüne şiddetle itiraz ediyorum. Ne demek, "Türk basını gizli servislerin yönlendirmesine açık" sözü, ne demek?..

Bizi CIA, MOSSAD, MİT ve benzeri servisler mi yönlendiriyor?.. Onlar söylüyor, biz yazıyoruz, öyle mi?..

Abdullah Gül’ü kınıyorum. Kendisini bizlerden özür dilemeye davet ediyorum.

Cuma namazı hiyerarşisi özür dilemesine izin verir mi?

Kürtler üç gün Paris’te

AVRUPA’da yaşayan Kürtler bugün Paris’te buluşuyor.

25-30 yıldır Avrupa’nın değişik ülkelerinde yaşayan Kürtler, uzun yıllar sonra bir araya geliyor. "Kürtler Avrupa’da ne yapıyor, Avrupa’da nasıl örgütlenmek gerekir, Kürt sorununa hangi çözümler mümkün" gibi sorulara karşılık aranıyor.

24-26 Şubat, üç günlük toplantıya Türkiye’den katılan Kürtler de var.
Yazarın Tüm Yazıları