Çulcu niye aday!

FAAL Futbol Hakemleri Derneği’nin 26 Nisan Pazartesi günü kongreleri var. Bu derneğin kurucularından biriyim.

Biz, Hilmi Ok’un başkanlığında yola çıktığımızda, bu derneğin federasyon güdümünden ayrı, ama federasyonla temasta MHK’nin de özerk olmasından yanaydık. MHK Başkanı’nın genel kurulda ayrı olarak seçilmesini istiyorduk. Nitekim, o zamanlar iyi şeyler yaptık. Fakat, Başkan Şenes Erzik, bu oluşuma şiddetle karşı çıktı. Ve hep, MHK’nin federasyona bağlı, başkanının da federasyon başkanı tarafından tayini fikrindeydi.

Faal olması mahsurlu

Sonradan tekrar eskiye dönüldü. Ve şimdiki sakat durum ortaya çıktı. Yani o hale geldi ki, bozacının şahidi şıracı. Hiçbir şekilde kuvvetler ayrımı prensibi yok. İstediğin hakemi, istediğin gözlemci ile birlikte maça yolluyorsun ve istediğin her şeyi masa başında hallediyorsun.

Düşünün, çok etkili ve güvenilir bir isim, Faal Futbol Hakemleri’nin başına geçmiş olsun ve bu şahsın Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nda olduğunu düşünün; yine çok etkili bir ismin MHK’nin başında olduğunu...

Faal Futbol Hakemleri’nin başındaki şahsın, faal hakem olması mahsurlu. Çünkü, çok rahat mücadele edemez, kavga edemez. Yönetim kurulundaki ağırlık, faal hakem ve gözlemci olmalı ki, hakemliğin ve gözlemciliğin sıkıntılarını rahatlıkla duyurup, çare bulabilsinler.

Bakın, Faal Futbol Hakemleri Derneği, şu andaki yasayla kukla gibiydi.

Federasyon kararıyla

Ama, Spor Bakanı’nın hazırlamaya çalıştığı yeni yasayla tekrar eski güçlü durumuna gelecek. Onun için de pazartesi günkü kongre çok önemli oldu.

Haluk Ulusoy federasyonu, bir anda Metin Tokat’ın karşısına geçen çarşamba Mustafa Çulcu’yu çıkarıverdi. Siz bakmayın Bülent Yavuz’la Haluk Ulusoy’un ‘biz bu işlere karışmıyoruz’ deyişlerine. Çulcu’nun başkanlık hazırlığı çalışmalarını başlatan kim peki? Sadık Deda. Sadık Deda kim? Futbol Federasyonu’nun Antalya Bölge Müdürü. Peki, şimdi sizce bu seçimi Tokat mı kazanır, Çulcu mu? Tokat’a oy atan hakem de gözlemci de bir daha kolay kolay maç alamaz. Yani, federasyon kararıyla Çulcu olacak. Çünkü bu Çulcu, geçen hafta Metin Tokat’a ‘ben seni destekliyorum, kesin olarak aday olmayacağım’ demişti. Sonra kafasına saksı düştü, başkan olmaya karar verdi.

Hakem torbalarına kimler girer?

ALDIĞIM duyumlara göre, Spor Bakanı önümüzdeki sene hakemleri yine torbaya sokup, kura ile göndermeyi düşünüyormuş. Ve maalesef bunun için de amatör bir grup çalışıyormuş.

Bakın, bilgi, deneyim, görgü, tecrübe torbaya girmez.

Portekiz evvelki yıl, bu torbayı yaptı, bu sene vazgeçti. Yine tayine döndü.

Senin elinde aynı kalitede 9 tane hakem varsa, 1.Lig’deki 9 tane maçı atar, kura çektirirsin. Ama, bu 9 tane maçın bile çok değişik kriterleri ve değerleri vardır. Yani, 9 tane aynı kalite hakem bile olsa zorlanırsın.

Şimdi İtalya bu işi biraz daha değişik yapıyor. Maçları zorluk derecesine göre 5 gruba ayırmışlar, 1’den 5’e kadar. Hakemleri de 1’den 5’e kadar 5 gruba ayırmışlar. Zorluk derecesi 5 olan maçları bir torbaya atıyorlar, o andaki en formda olan 5 yıldızlık hakemleri de bir torbaya atıyorlar ve karşılıklı çekiyorlar. Bu, kademe kademe bir dereceye kadar iniyor.

Eğer böyle bir tarz olursa, belki fayda sağlanabilir. Ve dedikodular da önlenir.

Yoksa, benim zamanımda olduğu gibi, bir Trabzon-F.Bahçe maçına torbaya 3 tane Erman atarsın, bir tane Erman çıkar. Ve maça gittiğinde de takımları sahaya alıp dizildiğinde şeref tribününden birisi bağırır, ‘Ulan Erman seni torbaya atmadan evvel .... lazım’ diye.

Not-1: Akşam Gazetesi’nden sevgili Ömer Gürsoy, hiç hakemlik yapmadığı halde bu konularda güzel yazılar yazıyor, bilgiler veriyor. Tebrik ederim.

Not-2: Beşiktaş-F.Bahçe maçına Cem Papila’yı verseydiniz ya... Haluk Ulusoy demedi mi, ‘En yakın zamanda vereceğiz’ diye. Ben, sizin onu nereye vereceğinizi biliyorum. Beşiktaş’ın kolay kazanabileceği bir deplasman maçında göreceğiz Papila’yı. Yavaş yavaş öpüştürecekler.


Hükmen yenilgide ne olur?

KAMUOYUNDA bir tartışma sürüp gidiyor. ‘İki hükmen yenilgisi olan takım, bir alt kümeye düşer’ diye bir cümle, kara kaplı kitapta yok. Hükmen yenilgi cümlesi, değişik şekillerde oluşuyor. Mesela Beşiktaş’ın, Samsun maçında, 6 kişi kalıp, maça devam edememesi, neticesinde bir hükmen yenilgiyi getiriyor. Ama bu, oyun kuralları çerçevesinde bir hükmen yenilgi. Beşiktaş, bir başka maçta da 6 kişi kalıp, ikinci hükmen yenilgiyi alırsa bu, Futbol Federasyonu tarafından 2.Lig’e düşürülmesine sebep değil.

Eğer, bir takımın seyircisi sahaya atlar, hakeme ve rakip takıma şiddet uygulamaya kalkarsa, veya bir takım, diğer takım futbolcularına, veya hakeme, topluca şiddet gösterisine kalkarsa ve maç yarıda kalırsa, bu da hükmen mağlubiyet. İşte bu ikinci şıktan iki hükmen yenilgi alan bir takım, o zaman Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu kararıyla küme düşüyor. Buradaki bir başka önemli nokta; Ceza Kurulu, bu kararı veriyor ama uygulaması Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’na kalıyor. İster uygular, ister uygulamaz.

Yani, yarınki maçta, öyle veya böyle her iki şekilde de bir hükmen yenilgi dahi olsa, Beşiktaş’ın küme düşürülme olasılığı yok.

Haddini bil!

KAZIM Kanat, ‘Erman Toroğlu benim rakı ve balık masama oturdu’ diye yazmış. Hayır Kazım, seni görünce tüylerim diken diken oluyor. O masada bizim ‘Oynatalım Uğur Yıldırım’la eşi vardı da, onlara saygımdan oturdum.

Hakemliği, zamanımdan önce bıraktım. Hakemliğimin başlangıç ve bitimindeki tek adam Hilmi Ok’tur. Beni bu işe o itmiştir. Biz hala baba-oğul gibiyizdir. Sen kendini ne zannediyorsun da, senden yardım istediğimi yazıyorsun. Müsaade et de bir sorunum olmuşsa eğer, Hilmi Ok’la ben tartışır ve konuşurum. Zurnanın son deliği ile niye konuşayım?

Devreye gazeteci soksam, sana gelene kadar 150 kişinin ismini sayarım. Ama hiçbirinin gücü de Hilmi Ok’a yetmezdi. Onu da bil, haddini de.
Yazarın Tüm Yazıları