'Çözümü destekliyorum ama bölünmeyelim'

Hafta sonu Akdeniz Bölgesi Akil insanlar heyetiyle Burdur’daydık…

Haberin Devamı

Grupta Rifat Hisarcıklıoğlu, Kadir İnanır, Muhsin Kızılkaya, Nihal Bengisu Karaca Tarık Çelenk, Lale Mansur, Şükrü Karatepe, Öztürk Türkdoğan ve ben varım.
Siyasi fikirleri, kişisel hikayeleri ve karakterleri farklı insanlardan oluşan bir ekibiz.
Ortak paydamız ‘ülkede kanın durması ve demokrasinin kalitesinin yükseltilmesi’…Â
Ekibin sloganı ise ‘ne nasihat, ne izahat’…
Grup rolünün farkında ve ‘şerbet vermeyi değil, toplumun nabzını tutmayı’ amaçlıyor.

BURDUR’UN YÖRÜKLERİ ÇÖZÜME NE DİYOR?

Burdur, bölgenin demografik bakımdan homojen; ekonomisi kendine yeten bir vilayeti…
250 bin nüfusuyla Akdeniz bölgesinin en küçük ili ve sürekli göç veriyor.
Son dönemde mermer ve süt hayvancılığı şehrin temel geçim kaynağı olmuş…
Antalya ve Isparta’nın çekim alanında kalan Burdur, sakin bir emekli şehri.
Tefenni gibi folklorik özellikleri, Bucak gibi milliyetçi duyguları yüksek ilçeleri var.
Burdur geçmişte DP/AP/CHP/DYP çizgisine oy vermiş, şimdilerde muhafazakar demokrat.
2011 seçimlerinde üç milletvekilinin ikisini iktidar partisine, birini CHP’ye vermiş.
Kapalı yapısı, Türkmen-yörük asabiyesiyle süreçle ilgili ciddi kaygıları bulunan bir yer.
İşte bu endişeleri yerinde dinlemek için grup olarak ilk seyahetimize Burdur’dan başladık.

SÜRECİN ÖZETİ: ÜMİT VE KORKU…

Burdur’da farklı görüşlere sahip insanlardan oluşan 5 ayrı toplantı yaptık.
Her kesimden ve her fikirden STK temsilcisi ve kanaat önderini dinlemeye çalıştık.
Sokaktaki vatandaşın nabzını tutup, düşüncelerini kaydettik.
Şehit ailesini ziyaret edip, Muharip Gaziler Dernek başkanını dinledik.
Burdur’un olay yeri raporunda ‘ümit ve korku’ iç içe geçmiş durumda.
‘Ülke bölünüyor’ propagandası AK Partililer arasında dahi karşılık buluyor.
Mikrofonu alanlar ‘çözümü destekliyorum ama ülke bölünmesin’ diyor…
Bir yanda ‘bölünme algısının’ yarattığı kaygı ve endişe var.
DiÄŸer yanda ise umudun oluÅŸturduÄŸu iyimserlik var.

BURDUR’DA ÖNE ÇIKAN 10 KAYGI…

Görüştüğümüz insanların öne çıkan endişelerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Çözüm süreci destekleniyor ancak daha şeffaf yürütülmesi isteniyor.
2. PKK’yla pazarlık yapılıyor görüntüsü toplumdan onay almıyor.
3. Çözüm süreci Başkanlık sisteminin parçası olarak görülüyor.
4. Herkes barıştan yana ancak Ankara ile Burdur’un çözüm algısı arasında fark var.
5. Burdur’da AK Parti'ye oy verenler dahi süreci bilmiyor ancak Başbakan'a güveniyorlar.
6. Abdullah Öcalan’ın serbest kalacağı propagandası ciddi tepki yaratıyor.
7. Kürt sorunu yoktur, PKK problemi vardır algısı yerleşmiş durumda.
8. İnsanlar barışa susamış vaziyette ve artık analar ağlamasın istiyor.
9. Burdur’dan bakıldığında Kürt sorunu değil, Türk sorunu olduğu görülüyor.
10. Burdur çözüm sürecini ve sürecin ne getireceğini tam olarak bilmiyor.

ÅžEHÄ°DÄ°N ANASI NE DÄ°YOR?

Tüm bu kaygı ve endişeleri Şemdinli’de şehit düşen Ayhan Çakır’ın anasına sordum…
On dokuz yıl önce evladını şehit veren Zekiye Çakır buruk yüz ifadesiyle şunları söyledi:
‘Devletimiz ne bilirse onu yapsın. Benim yaşadığım acıyı Allah kimseye yaşatmasın. Ben 19 senedir yaşamıyorum. Hiçkimsenin çocuğu ölmesin. Benim oğlum son olsun. Barış daha iyidir ancak vatanımın bölünmesini istemiyorum…’
Zekiye Teyze, oğlunu Şemdinli’de şehit vermiş, eşi Kıbrıs gazisi.
Bir ana için bundan daha büyük acı olabilir mi?
Zenginin bedel ödeyip, fakirin asker olduğu bu memlekette artık bu kan durmalı.
Zekiye Çakır’ın durumunu söylememe gerek yok, çünkü çok ama çok fakir bir aile.
Şehit annesinin sessiz çığlığı, çözümü nerede aramamız gerektiğini ortaya koyuyor.
hyayman@hurriyet.com.tr
Twitter.com@HuseyinYayman

Yazarın Tüm Yazıları