Çözüm Üreticileri Birliği

Güncelleme Tarihi:

Çözüm Üreticileri Birliği
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2006 17:11

Ama kimse düşünmüyor. Çünkü bu ülkede, bu kentte sorun çözmeyi görev edinmiş kafalar yok..
"Böyle gelmiş, böyle gidiyor.."
Ben gazeteci olarak meraklıyım.. Bu yüzden düşünüyorum bir yandan, bakıyorum öte yandan, el oğlu nasıl çözümler üretiyor diye.. Bakınca da görüyorum.
Almanya'ya giden, orada otoyollara çıkan, trafik sıkışıklığına neler yapılıyor bakan, gören karayolcu, trafikçi yok mu?..
Olmaz olur mu?.. Tonla, heyetle, harcırahla gidiyorlar, ama bakmıyorlar, baksalar da görmüyorlar..
Sorun bu!..

... diyordu haklı olarak. (Sabah, 25 ağustos)

*

Biliyorsunuz, İstanbul trafiği benim de takıntılarımdan biridir.

Hakkı Devrim gibi ben de ‘Bir milleti tanımanın en kestirme yolu, trafiğine bakmaktır’ diyorum. Tepeden, trafikte seyreden (sürücüsüyle, yayasıyla) Türkler’i seyret, kural bilmezliklerinin ve tanımazlıklarının, birbirlerine karşı saygısızlıklarının, herkesi aptal kendilerini uyanık sanmalarının bütün işaretlerini göreceksin.

Hani General de Gaulle’ün “365 çeşit peynire sahip olmakla övünen bir ülkeyi nasıl yönetebilirsiniz?” dediği gibi, mesela Avrupa Birliği’ni eleştirenlere soruyorum:

- Siz olsanız, trafiği böyle olan bir memleketi AB’ye alır mıydınız?

Evet diyene rastlamadım...

Trafik, ‘herkesi enayi, sadece kendimizi uyanık’ zannetmemizin nasıl bir TOPLUMSAL APTALLIK haline dönüştüğünün en iyi göstergesi. Tek tek herkes ‘uyanık’ olunca, topluca hepimiz ‘aptal’ haline geliyoruz.

Kurallara ve birbirimize saygı göstersek (ve başımızda beyni olan yöneticiler de bulunsa... yani olmayacak duamız tutsa!) üç saatte aldığımız yol yarım saate inecek. Ama...

Ben de Hıncal Abi gibi burada kendi kendime tepiniyorum: trafikte bir sorun ortaya çıkıyor, çözüm iyi kötü belli... Ama bizim yöneticilerin soruna uyanması, çare araması, Allah’ın emri yanlış bir çözüm üretmesi ve bunu hayata geçirmesi... aylar, bazen yıllar alıyor.

Dinozor sendromu-1: Beyin gövdeye göre zaten çok küçük...

Dinozor sendromu-2: Uyarı o zaten yetersiz olan beyne gidene kadar iş işten geçmiş oluyor.

*

Neyse, bunlar defalarca yazdığım şeyler.

Yenilik şu: ilk kez ben de Hıncal Abi’nin yazısını okurken düşündüm:

‘Türkiye’nin küçüklü büyüklü sorunlarına çare arayan’ bir sivil inisyatif oluştursak...

Adına da, pasif değil, aktif olduğumuzu göstermek için, mesela ÇARE ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ desek!..

Vallahi çok ihtiyaç var, düşünmeye değer!

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!