Commandante ateş altında

Moncada Kalesi baskınında birlikteler. Yani, daha Küba Devrimi’nin hemen ilk adımlarında. Ekmek, özgürlük ve sosyalizm için birlikte yola çıkıyorlar. Fidel Castro ve o sırada onunla birlikte olan binlerce kişi gibi.

Eloy Gutierrez Menoyo, Castro’nun en güvendiği kişilerden biri. Devrim sonrasında toprak reformu gündeme geldiğinde, Castro, en sadık yoldaşlarından Menoyo’yu bakanlığa getiriyor. Ne var ki, omuz omuza mücadele uzun sürmüyor. Görüş ayrılıkları başlıyor ve Menoyo görevinden ayrılıyor. Yetmiyor, Castro’ya daha ağır bir darbe vuruyor, Amerika’ya kaçıyor.

Üç yıl sonra bir gece yarısı küçük bir botla Küba’ya dönüyor. Castro’yu devirmek ve sosyalizme son vermek üzere.

Castro bu ihaneti affetmiyor. Menoyo Havana’da tam 22 yıl hapis yatıyor. İspanya ile yeni ilişkiler kurmak istediğinde, İspanya Kralı’nın ricası üzerine, Menoyo’yu serbest bırakıyor.

Ama, o yine rahat durmuyor. Bu kez siyasal muhalefeti örgütlemeye kalkıyor. Castro artık ses çıkarmıyor, 72’sine basmış eski yoldaşını yalnızlığı ile başbaşa bırakıyor.

Klasik kural kendini bir kez daha tekrarlıyor. İhanet ve yoldaşlık atbaşı. Yunan tragedyalarındaki gibi, ihanet en yakından vuruyor.

Fidel’in rahatsızlığı nedeniyle yetkilerini kardeşi Raul’a devretmesi dünyada büyük yankı uyandırıyor. Elli yıllık diktatörün sonu geldi, başlıklarından geçilmiyor Batı basınında.

Arka arkaya yayınlanan Fidel kitapları şu anda Avrupa’da ve Amerika’da çok revaçta. Hepsi ağız birliği halinde. Fidel kötü, Fidel acımasız, Fidel diktatör, her türlü fenalığın anası Fidel.

Havana’da görev yapmış büyükelçilerin önemli bir çoğunluğu, Havana anılarını yazmakla meşgul. Hepsi aynı doğrultuda. En sert eleştirilerden biri de, bir başka efsane, Allende’nin (Şili) Havana’daki büyükelçisine ait. Artık sosyalistler bile, Fidel’e karşı, tezgahı.

Efsanevi Commandante ateş altında.

O kadar ki, haziran başlarında ABD Başkanı Bush’un önüne bir plan konuluyor. Bush’un emriyle hazırlanan rapor, Özgür Bir Küba İçin ABD Başkanına Öneriler, başlığını taşıyor.

Rapora göre, Fidel ölüm döşeğinde. Bu durumda görev ABD’ye düşüyor. Fidel sonrasını ayarlamak üzere. 80 milyon dolarlık propaganda çalışmasıyla, rapor Küba Halkı’nı sosyalizmden vazgeçirme amaçlarıyla süslü. İçerde muhalefeti güçlendirmek ve müthiş bir dezenformasyon politikasıyla rejimi çökertmek.

O Fidel ki, yaşamı boyunca tam on ayrı ABD Başkanı’yla mücadele ediyor. Kiminin gönderdiği ölüm timlerini yakalıyor, kiminin sabotajlarını engelliyor. Kiminin Domuzlar Körfezi çıkarmasına direniyor.

O başkanlar arasında sadece Carter daha uygar bir ilişki kurmayı deniyor. Havana’ya gönderdiği Büyükelçi Wayne Smith, Castro ile yüzlerce saat sohbet ediyor. Smith’in o sohbetler sonrasında Washington’a gönderdiği kripto, ABD açısından acı bir gerçek:

"Küba’nın komünist olmasına ve komünist kalmasına biz sebep olduk".

Bu rapor Beyaz Saray’ı akıllandırmaya yetmiyor. Onlar Fidel’i karalama turlarını pervasızca sürdürüyor. Üstelik Havana’nın göbeğinde.

Havana’daki Amerikan Haberler Merkezi renkli ışıklarla Küba Halkı’nı bilinçlendirme peşinde:

"Dünyanın ilk on zengini arasında Castro da var".

Fidel ertesi gün, Haberler Merkezi binasının önüne 138 siyah bayrak diktiriyor. 138, Küba’nın bağımsızlığa kavuşmasının 138. yıldönümünü vurgulamak üzere.

Kuyusunu ne kadar kazarlarsa kazsınlar, Fidel kendi halkının gözünde hálá efsane. Hele de, son zamanlarda efsane Güney Amerika’da egemenliğini ilan ediyor.

Güney Amerika bugün sosyalizmin kalesi.
Yazarın Tüm Yazıları