Çölyak hastalığı ; çok sık görülmez ama çok can sıkar

Okurlarımızdan gelen istekleri dikkate alarak bu gün çok sık görülmeyen ama çok can sıkan bir sağlık sorunundan, Çölyak hastalığından bahsedeceğiz.

Çölyak hastalığı ishal, karın şişliği, kansızlık, halsizlik, yorgunluk gibi şikayetlerle giden ve yaşam kalitesini bir hayli bozan bir sağlık sorunudur. Aslında çölyak hastalığının bu bilinen belirtileri buz dağının en üstte kalan, görünen sorunlarıdır. Sorunların neredeyse yüzde 90’ı suyun altında kalır.

BAZEN GÖZDEN KAÇABİLİYOR

Çölyak hastalığında fark edilen ya da fark edilmeyen daha pek çok sorun olabilir. Mesela bu hastalarda depresyona, eklem ağrıları ve değişik tipte artritlere, diş bozuklukları ve ağız içinde tekrarlayan aftlara sık rastanır. Ayrıca Çölyak hastalığında aneminin, kısırlığın ve bazı kanserlerin (yemek borusu ve yutak kanserleri, ince bağırsak lenfoması) daha sık görüldüğü belirtiliyor. Bu kişilerin bazı böbrek hastalıklarına, çocukluk diyabetine, boy kısalığına ve şişmanlık problemlerine de daha sık yakalandıkları bilinmektedir. Eğer tekrarlayan ağız yaralarınız, bir türlü içinden çıkamadığınız kansızlığınız, nedeni anlaşılamamış, kısırlığınız, baş edemediğiniz bir ruhsal çöküntünüz varsa... Çocuğunuzda davranış bozuklukları (hiperaktivite, depresyon) otizm, ciltte kaşıntılı deri altı kabarcıkları, diş gelişiminde bozukluklar, kilo alamama, karında şişkinlik ve şişlik, gelişme sorunları mevcutsa ve bu sorunlara ishal, şişkinlik eşlik ediyorsa arka planda gözden kaçmış bir Çölyak hastalığının yatabileceği aklınızda olsun.

NEDENİ BİLİNİYOR

Çölyak hastalığında tahılda bulunan gluten isimli maddeye karşı bir hassasiyet mevcuttur. Gluten içeren prolaminler buğdayda (gliadin), çavdarda (sekalin), yulafta (avenin), arpada (hordein) bulunuyor. En önemlisinin buğdaydaki gliadin olduğu ve hastaların çoğunda problemin özellikle bu maddeye karşı duyarlılıktan kaynaklandığı belirtiliyor. Hastalıkta genetik faktörler kadar çevresel faktörler de önemli. Hastalığın çocukluk çağında ve daha ileri yaşlarda başlayan tipleri var. Yaşam kalitesini bir hayli bozan bu önemli hastalık ne iyi ki sanıldığı kadar sık görülmüyor. En azından şiddetli belirtilerle seyredenlerin sayısı çok fazla olmuyor. Çölyak hastalığının bağışıklık sistemi ile ilişkili olabileceği biliniyor. Bu hastalarda diğer bazı otoinmon bağışıklık bozuklukları (Haşimoto tiroiditi, Tip bir diyabet gibi) sık görülüyor.

TEŞHİSİ ZOR DEĞİL

Hastalığın teşhisini koymak için duyarlı ve özgün laboratuar testleri var: Antigladin (AGA) İgG, Antigliadin (AGA) İgA, Antiendomizyum (EMA) İgA bunların en başlıcalarıdır. Ama bugün için en duyarlı testin Anti-dokutransglutaminaz İgA testi olduğu belirtilmektedir. Bu hastalığın teşhisinde gıda intoleransı testlerinin hiçbir faydası ve güvenliliği yoktur.

BESLENME TARZI DEĞİŞİYOR

Hastalığın tedavisinde yapılacak şey öncelikle beslenme planından buğday, arpa, yulaf, çavdar ürünlerinin çıkarılmasıdır. En önemlisi buğday ürünlerinin (un, makarna, mantı, ekmek, erişte) mutlaka uzaklaştırılmasıdır. Çok zorda kalınınca az miktarda arpa, yulaf ve çavdara müsaade edilebilir. Hastalara mısır ve pirinç ürünleri rahatlıkla kullandırılabilir. Laktozdan fakir bir beslenme planı da faydalı oluyor. Eğer beslenme planı doğru yapılabilmişse en geç altı ay içinde çok iyi sonuçlar alınabiliyor. Çölyak hastalığının yaşam kalitesini bozduğu, bu hastalığa yol açan besinlerden uzak bir hayat sürmenin ise sanıldığı kadar kolay olmadığı doğrudur. Ne var ki, en azından şimdilik bu hastalığın tedavisinde beslenme önlemlerinden başka bir yol bulunmuyor.

Rahim alınırsa menopoza girer miyiz

Herhangi bir sebeple rahimin alınmasını önerdiğimiz hastalardan en sık gelen soru budur. Rahim, aynı kalbimiz gibi kas yapısında bir organdır. Vücutta bulunmasının tek sebebi çocuk taşımak ve doğurmaktır. Rahimin her iki yanında bulunan yumurtalıklar ise hormon üretirler.

Bir operasyonda rahim alınıp yumurtalıklar bırakılırsa hormon eksiği olmayacak, sadece adetler bitecektir. Doğum düşünülmüyorsa rahim faydasız olduğu kadar bazen tehlikeli bile olabilecek hastalıklara sebep olabilir. (Kanser, kansızlık, enfeksiyon, istenmeyen gebelik gibi). Rahmi alınıp yumurtalıkları bırakılan kadınlarda her ay dönemsel vücut değişiklikleri yaşanmaya devam edecek, menopoz, yani yumurtlamanın durması ile bunlar da bitecektir. Muayene ve ultrason, hormon analizleri ile menopoz başlangıcı tesbit edilip gerekli tedavi başlanabilir. Rahim olmadığından sadece östrojen verilebilir, aksi takdirde östrojenin rahim içine zararlı etkilerini önleyen progesteron hormonu da verilecek veya progesteronlu spiraller takılması gerekecektir.

Adet görmeyi istemek gerçekte ruhsal bir temele dayanır; hekiminden yeterli bilgilenmeyi alabilen bir kadın ise rahat olur. Yumurtalıkların her ikisi de rahimle birlikte alınır veya rahim bırakılıp yumurtalıklar alınırsa menopoz sıkıntıları baş gösterebilir. Rahim alma ameliyatlarının çoğu laparoskopik cerrahiyle yapılabilmektedir. Dikişsiz yapılan bu operasyonlarda bir gece yatış yeterli olmaktadır.

ALA , Alzheimer ile de savaşıyor

Alfa lipoik asit (ALA) yediklerimizi hücresel enerjiye çevirmede önemli roller üstlenir. ALA sadece suda veya yağda çalışan diğer antioksidanların aksine hem suda hem de yağda çalıştığından çok önemli bir maddedir. Vücut stres zamanlarında C ve E vitaminlerini bitirdiğinde ALA bu vitaminlerin kullanımı sonucu ortaya çıkan yan ürünleri yeniden antioksidan haline getirir. ALA diyabet, Parkinson ve Alzheimer gibi yaşa bağlı sorunlarda rastlanılan sinir hasarlarını önlemeye yardım eder. Ayrıca kanser, kalp-damar hastalıkları, katarakt ve diyabette de faydalıdır.

Sera ürünleri güvenli mi

"Bizim çocukluğumuzda yaz aylarında domates, karpuz, salatalık kış aylarında portakal ve mandalina yenirdi şimdi her mevsimde her şey yenebiliyor, acaba bunun bir tehlikesi yok mu?" sorusuna ne yanıt vereceğiz? Eğer üretiminde hormonlar kullanılmamış, tüketilmeden önce iyice yıkanıp temizlenmiş, kullanılan tarımsal ilaçlardan tamamen arındırılmışsa sera meyve ve sebzelerinin kanser yapıcı bir etkisinin olmadığı belirtiliyor. Önemli olan bu maddelerin üretiminde bazı hormonal ve diğer kimyasalların kullanılmaması. Genetiği ile oynanmış besinlerin kanserojen etkilerinin olup olmadığı yönündeki araştırmalar ise hálá devam ediyor. Bu konuda henüz "Evet bunlar zararlıdır" veya "Herhangi bir zarar söz konusu değildir" denilebilecek kadar net bilgiler yok. Bununla birlikte tedbirli olmakta fayda var. Ben kişisel olarak bu tür ürünleri kullanmamaya özen gösteriyorum.

Kan şekerinizi dengeleyin

Kromium’un sağlığınız için gerekli pek çok fonksiyonu vardır. Kan şekeri seviyelerinizi düzenler, amino asit ve yağları metabolize etmenize yardımcı olur, kötü kolesterolü azaltır ve iyi kolesterolü artırır. Bu özellikleriyle kromium diyabet ve hipoglisemiyi kontrol altına almaya ve kalp-damar hastalıklarına karşı korumayı sağlamaya yardım eder. Ancak kromium (büyük bir kısmı bağırsak ve böbreklerden atıldığından) sindirimi zor bir mineraldir. Yaşlandıkça vücudunuz bu önemli mineralden gittikçe daha az depolamaya başlar. Yaşa bağlı olarak artan diyabet riskini bu nedene bağlayanlar vardır. Bira mayası, brokoli, pancar, baklagiller, mantar, fındık, buğday, karabiber, et ve peynirde bol bulunan kromiumu günde 100 ile 200 mikrogram arasında besin desteği olarak da kullanabilirsiniz.

Besinleri doğal haliyle tüketelim

Eğer etkili ve kalıcı bir kilo kaybı istiyorsanız paketlenmiş hazır satılan yiyeceklerle ilişkinizi sınırlayın. Bu tür besinlerin daha çok tuz ve şeker içerebileceğini, kana daha kolay ve hızlı karışacağını, kan şekerini birdenbire yükselteceğini, aşırı insülin salgılatarak aynı hızla yağa dönüşebileceğini unutmayın. Bulgurun bisküviden, dövmenin mısır ekmeğinden, taze meyvenin komposto, hoşaf ve reçelden, sütün ve yoğurdun dondurmadan daha kolay kilo verdireceğini aklınızdan çıkarmayın. Uzmanlar, tam besinlerle yani işlenmemiş gıdalarla beslenenlerde kilo probleminin daha az görüldüğünü belirtiyorlar.

Yürümek mi tırmanmak mı

Amerika’da yapılan bir çalışma dağa tırmanmak, yüzmek, yokuş çıkmak gibi güç gerektiren aktiviteleri yaparak günde sadece elli kalori yakan kişilerin yürüyerek veya golf oynayarak bundan yedi kat daha fazla yani 50 kalori yakan kişilere göre kalp hastalığından ölme olasılıklarının yüzde 60 daha az olduğunu göstermiş. Yokuş çıkmak, yürümekten, yüzmek, gezmekten daha etkili ve faydalı gibi görünüyor.

Plastik su kapları güvenli mi

Eğer mümkünse plastik kaplar ve damacanalar yerine cam kaplar kullanmakta fayda var. Özellikle uzun süre güneşte kaldığında, iyi temizlenmeden doldurulduğunda ve içinde uzun süre sıvı veya su bulunduğunda plastik kapların güvenirliliği azalıyor.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Diyetimde sebze ve meyveler sık sık yer aldığında daha çok doyduğumu hissediyorum. Ancak bir süre sonra öğünlere yerleştirmekte güçlük çekiyorum. Bu yiyecek grubu için önerileriniz nedir?

Öğünlerinizin kalorisini düşürün hacmini artırın

"Günde 5 porsiyon sebze meyve" tüketin sloganı yerini "Sebze ve meyvenin daha fazlasını tüketin"e bıraktı. Ancak sağlıklı bir zayıflama planında meyveler bol sulu ve posalı olmasına rağmen birer kalori kaynağıdır. Dikkat! Yapılan son çalışmalar özelikle yetişkinlerde sebze ve meyve tüketiminde ki artışın obezite, kalp hastalıkları, tip 2 diyabet ve kansere karşı koruyucu olduğunu göstermektedir. Peki sebze ve meyve tüketimini nasıl artırabiliriz? İşte bazı ipuçları;

1. Öğünlerinizin kalorisini düşürmenin en kolay yolu tabağınızın hacmini artırmaktır. Yani ana yemeği 4-6 kaşık kadar tüketerek doymak istiyorsanız limonlu ve sirkeli bol bir salata tüketmek size yardımcı olacaktır. Salata sadece yeşillikten oluşmak zorunda değil yaz aylarında çoban salata da iyi bir fikir olabilir.

2. Sebze pişirmeye vakit yok diyenlerdenseniz, uzunca zaman sebze tüketimi sınırlı kalmış biri demeksiniz. Bu nedenle buzluğunuzda dondurarak sakladığınız sebzeleri domates ve soğanla karıştırarak pişirebilirisiniz.

3. Sebze çorbaları favori yemeklerinizden biri olabilir. Sebzeleri mikserden geçirin, (ama patates ağırlıklı olmasın), 1 yemek kaşığı sıvıyağ ilavesi ile nane ve maydanozlarla süsleyip servis edebilirisiniz.

4. Meyve yerine dondurma yesem olmaz mı? sorusunun sık sık arttığı son günlerde soğuk bir şeyler yemek arayışı meyve tüketimini azaltabilir. Bu nedenle meyveleri dondurarak tüketme alışkanlığı kazanabilirsiniz, 1 salkım üzüm, 1 orta boy şeftali veya 3 adet taze kayısı ve diğer meyveleri dondurarak tüketebilirisiniz.

2 ay gibi bir süre yürüyüş yaptım ama zayıflayamadım. Ne önerirsiniz?

Sporsuz diyet olmaz

Beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeden sadece yürüyüş yaparak zayıflamanız oldukça güçtür. Değişmeyen yeme tarzı her defasında sizin yürüyüş ile birlikte yaptığınız kaybı yerine koyacak şekilde sizi yönlendirir. Ayrıca kaç dakika ve hangi hızda yürüyüş yapıyorsunuz? Beslenme alışkanlıklarınız nasıl? Bu iki unsuru karşılaştırıp uyum içinde olmasını sağlamalınız. Yani, yürüyüşle günlük enerji harcamanızı artırırken yediklerinizle belki de fark etmeden aldığınız toplam kalori miktarını artırıyor olabilirsiniz.

2 ay kadar kısa bir sürede sonuç beklemek ve hatta sadece zayıflamak için yürüyüş yapmak sizi yine sadece kısa süreli rahatlatacaktır. Amacınız sadece birkaç ay zayıf kalmak değil, size uygun olan kiloya inmek ve bunu korumak; sağlıklı beslenme ve sporla yaparak kilonuzun kalıcı olmasını sağlamak olmalıdır. Geri dönüş olacaksa kısa süreli vücut ağırlığı kaybı ya da kazanımı anlamlı değildir.

Bunun sağlamak için kararlı ve istekli olmak yeterlidir. İstekli olmadıktan sonra size verilecek beslenme veya egzersiz programlarının bir etkinliği olmayacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları