Çöküntü alanı değil düzmece tarih alanı

Güncelleme Tarihi:

Çöküntü alanı değil düzmece tarih alanı
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2007 00:00

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Konut Tasarımı ve Araştırmaları Stüdyosu hoca ve öğrencileri, Büyükşehir Belediyesi ile çeşitli meslek örgütlerini karşı karşıya getiren Ulus Tarihi Kent projesini masaya yatırdı. Belediye’nin ’Çöküntü alanı’ ilan ettiği Ulus İşhanı’nın, bilimsel açıdan ’taş gibi’ olduğu ortaya çıktı.

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Konut Tasarımı ve Araştırmaları Stüdyosu hoca ve öğrencileri, Büyükşehir Belediyesi ile çeşitli meslek örgütlerini karşı karşıya getiren Ulus Tarihi Kent projesini masaya yatırdı. Belediye’nin ’Çöküntü alanı’ ilan ettiği Ulus İşhanı’nın, bilimsel açıdan ’taş gibi’ olduğu ortaya çıktı.

TRAFİK YERALTINA İNECEK Büyükşehir Belediyesi tarafından açıklanan Ulus Tarihi Kent projesine göre, Ulus’ta trafik yer altına alınacak, 100. Yıl Çarşısı küçültülecek, Ulus Çarşısı otel olacak, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Anafartalar Çarşısı, Gümrük Müsteşarlığı binaları yıkılacak. Yıkılması öngörülen yapılar için ’çöküntü alanı’ ifadesini kullanan Büyükşehir Belediyesi, bu ifade ile "İmarlı ancak işlevini yitirmiş, yeni vizyon yüklenmek istenen yer" tanımının kastedildiğini açıklandı.

DÜZMECE TARİH Doç.Dr. Ali Cengizkan ve Araştırma Görevlisi Didem Kılıçkıran’ın önderliğindeki 18 öğrencinin hazırladığı araştırmada, Ulus Tarihi Kent Projesi için "Silinen ’hakiki’ bir tarih yerine yazılan ’düzmece’ tarih içinde pelüş ilişkiler ve sahte heykellerle yapay tarihsellik yaratılacak" tespiti yapılıyor. Kente katkı yapacak projeler üzerine çalışan ekip, yer kavramından yola çıkarak işhanının kullanıcıları, esnafı ve uzmanlarla konuşarak projeyi 4 ayda hazırladı.

33 BİN ZİYARETÇİ
Araştırmada 16 Kasım ve 18 Kasım’da her saat diliminde yayalar 10 dakika süreyle kadın, erkek, çocuk ayrı ayrı, araştırmacılar tarafından sayıldı. 12 saat boyunca tüm kapılarda toplam 33 bin 876 kişi kayıtlara geçildi. Bunların yüzde 72’sini erkek, yüzde 24’ünü kadınlar yüzde 2’sini ise çocuklar oluşturuyor. İzlenen yayaların bir kısmı ile yapılan söyleşilerde, alanın yeterli aydınlatılmamasından doğan tedirlik açıkça ifade ediliyor.

KENTİN SAHİBİ Halkı bilinçlendirmek için böyle bir çalışma yaptıklarını anlatan Didem Kılıçkıran, "Belediye bunu bilmeden, uzmanlara sormadan yapıyor. Oysa kentin sahibi belediye değil halktır. Tanımlı meydan tanımsız bir şeye dönüşüyor" dedi. Kılıçkıran şunları söyledi:

"Araştırma gösteriyor ki, ’kentin sahipleri’ kentliler. Bir kent yapılar yığını, yolların beslediği metrekareler, nefeslerin doldurduğu metreküpler, paraların ve tapuların değiş tokuş ettiği mülkiyetler, satın alınabilen ve ölçülebilir boyutlarla tanımlanamaz. Çevre, kent ve mimarlık üzerindeki tehdit, ilk kez planlanmış ve projelendirilmiş olarak gündeme gelmektedir."

Gençler işhanını bilmiyor

Araştırmada çalışan öğrenciler ise Ankara’nın popüler alışveriş merkezlerine giden 18-25 yaş grubundaki gençlerle konuştu. Araştırmaya göre gençlerin çoğu işhanını hiç kullanmıyor. Bir kısmı ise işhanının varlığından bile habersiz. Öğrenciler Ulus ile ilgili beklentilerini ve önerilerini de anlattılar. ’Ulus nasıl bir yer olsa gidersiniz?’ sorusuna öğrenciler, "Trafik düzenlemesi yapılsa, sinemalar, sergiler, tiyatrolar, kitapçılar olsa, daha entellektüel bir yer olsa, alışveriş merkezleri olsa, kale gibi otantik yerler bulunsa ve tarihselliği vurgulansa Ulus’a giderdik" cevabını verdiler.

İnşaatına 1955’te başlanmıştı

Ulus İşhanı, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nün 1952 yılında açmış olduğu yarışma ile projelendirilmişti. Birincilik ödülünü, Orhan Bolak, Orhan Bozkurt ve Gazanfer Beken’in projesi almıştı. Jüri raporunda projenin ödüle layık görülmesinin nedenleri, Atatürk Bulvarı üzerinde bulvara uygun düşen bir bloğun konmuş olması, meydan oluşturmak için Sümerbank’ın yüksek kısmı ile uyumlu ve meydanı bu yönde çerçeveleyen bir bloğun konmuş olması, meydan sahasının orantılı ve Heykel’e yönelmiş bulunması olarak sıralanmıştı. Dükkanların gerek yollardan ve gerekse meydan tarafından kolay ulaşılabilir şekilde tasarlanmış olması, avluların havalı ve ferah bulunması ve bütün sahada hem yolların hem de avlu ve meydanın birbiriyle iyi şekilde bağlanmış olması da, projenin övgüye değer mimari değerleri olarak kayıtlara geçmişti. Yapının inşaatına 1955 yılında başlanmış, inşaat süreci Emek İnşaat ve Dykerhoff und Widmann adlı Alman şirketi tarafından yürütülmüştü.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!