ÇOK İYİ YAPTINIZ

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Sevgili Bakancığım;

Bir süredir İstanbul'da başlatmış olduğunuz, eğlence yerleriyle ilgili uygulamayı gönülden desteklediğimi bildirir, size iki defa teşekkür ederim. Birincisi memleketin her türlü gidişatından memnun, bir tek eğlence yerlerinin gürültüsünden şikayetçi vatandaş olarak, ikincisi bir sanatçı olarak.

İkincisini biraz açayım... Getirdiğiniz yasaklarla beni ve nice sanatçı arkadaşımı sabahlara kadar sahnelerde helak olmaktan kurtardınız.

Neydi o öyle; saat 02.00 oluyor, benim esnememden sazlar bir şarkıda beş defa aranağme çalmak zorunda kalıyorlar, seyirci hala hiperaktif. ‘‘Oynak söyleyin Pakizanım’’ Onlar böyle dedikçe en ağır şarkıları er ağdalı biçimde okuyorum ki uykuları gelsin, gitsinler. Ama nafile!

Kadın kısmı boyanıp süslenip ortaya çıktı mı artık tutamazsınız. Öyle iki saat sonra evlerine dönüp, boyalarını silip yatarlar mı hiç? Sabaha kadar mümkün olduğunca çok insana görünecekler. Çıktıkları zaman en az beş yer dolaşmaları bundan. Karınca sürüleri gibiler. Bir konvoy falanca mekandan filanca mekana, öteki konvoy filanca mekandan falanca mekana gidiyor.

Hayır, gittikleri yerde hanım hanımcık otursalar razıyım. Masada oturunca vücutlarının yüzde ellisi görünmediğinden oynama bahanesiyle devamlı ayaktalar. ‘‘Dönülmez akşamın ufku’’yla bile oynamaları bu yüzden. Bunların yüzünden kaç paralar verip diktirdiğim elbiselerimi şöyle salına salına gösteremedim. Sahnede dört bir yanımı etten duvar misali sarıyorlar. Yani diyeceğim şu ki, çok iyi yaptınız bakancığım.

***

Yalnız ister misiniz, ‘‘Birkaç saat için evden çıkmaya değmez’’ deyip bundan böyle eğlence yerlerine hiç gitmesinler. Olur mu olur. Bunun sanatçısı var, garsonu var, aşçısı var, değnekçisi var, şoförü var, yiyecek-içeceğin temin edildiği dükkanlar var vs... Saadet zinciri gibi uzar gider. Koskoca sektör. Buluttan bile nem kapan ekonomimiz, sizin bu yasaklarınız yüzünden yara almasın? Amaaan alırsa alsın di mi bakancığım, bize ne. Yeter ki gürültü olmasın. Yani diyeceğim şu ki, çok iyi yaptınız bakancığım.

***

Şimdi size ‘‘İstanbul dünyanın en büyük metropollerinden biri, burayı herhangi bir Anadolu şehrine benzetemezsiniz. Her yıl binlerce turist geliyor, bu yasaklar turizmi baltalar’’ diyenler çıkacaktır. Sakın aldırmayın. Gelmesin turistler, bizim onların parasına ihtiyacımız var mı? Bizim gecenin sessizliğine ihtiyacımız var. Herkes yatsın uyusun. Yani diyeceğim şu ki, çok iyi yaptınız bakancığım.

***

Geçen gün okudum, Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nde Marsalis'in konserinde de yasak uygulanmış, konser erken kesilmiş. Bunun için size veryansın ediyorlardı. Kesilir tabii, yasak yasaktır. Ancak sonradan duyduğuma göre uygulamanın festival için geçerli olmadığını söyleyip, yasağı kaldırmışsınız. Bakın şimdi ‘‘Bakan ayırım yapıyor’’ diyecekler. Keşke pop'a yaptığınızı caz'a da yapsaydınız. Yani diyeceğim şu ki, hiç iyi yapmadınız bakancığım.

***

Benim, sanıyorum sizin de anlamadığınız şu: Siz de genç oldunuz. Hiç böyle güneş doğarken barda demlendiğiniz oldu mu? Benim bildiğim o saatte insan kalkar çayını demler. Sanki gündüzler torbaya girdi. Gitsinler bir muhallebiciye, yesinler üstü dondurmalı keşküllerini. Yani diyeceğim şu ki, çok iyi yaptınız bakancığım.

***

Mektubumun bu bölümünde affınıza sığınarak, asayişi berkemal kılmak üzere naçizane fikirlerimi yazmak istiyorum.

Bunlardan ilki Rumelihisarı ve Açıkhava Tiyatrosu konserleriyle ilgili... Konser değil, Rumelihisarı-Açıkhava 1. Organizasyon Savaşları. Tamam devir rekabet devri ama bu kadarı da olmaz. Sanatçıları düşman kamplara böldüler.

- Sen kimdensin?

- Rumeliciyim. Sen?

- Açıkhavacı.

Konserlerin bitmesiyle rekabet bitse iyi. Biri ötekinin sanatçılarını televizyonuna çıkartmaz, öteki berikininkilere ne yapar bilinmez.

Sonra kimbilir bu konserler sırasında ne polisiye olaylar olacaktır. Bilmez miyim ben; ya bilet kuyruğunda yumruklaşırlar, ya gazoz kuyruğunda. Hiçbir şey yapmasalar konserin sonunda birbirlerinin kafasına minder atarlar. Yasaklayın gitsin bakancığım. Hem zaten konser verecek sanatçıların her biri 24 saat Kral Tv'de boy gösteriyor. Halk alsın fındığını, fıstığını oturup evinde seyretsin.

***

Aslında her türlü konseri yasaklamak lazım. Mesela Müslüm Gürses konserleri. Sorun inanmazsanız Sağlık Bakanına... Acil servislerin kapısı zaten ana baba günü, yetmezmiş gibi bir o kadar da jilet vakası. Ne lüzumu var?

Ahlaka mugayir şeyler de oluyor bu konserlerde. Daha geçen gün hepimiz gözlerimizle gördük. Nadide Sultan'ın kıçını yokladılar. İlk gördüğümde inanamadım. Sağolsunlar, televizyoncular filmi mütemadiyen geri alarak izlettirdiler de idrak edebildim. Şimdi soruyorum size; Nadide Sultan konser vermeseydi, nerede bulup da kıçını elleyeceklerdi. Yasaklayın bu konserleri bakancığım. Gerçi o zaman bütün yükü otobüslerle okula gidip gelen kızlar çekecekler ama ne yapalım, hepimiz o günlerden geçerek geldik. Yani bir nevi bayrak yarışı!

***

Son olarak bir önerim daha olacak. En iyisi her karakolun büyücek bir odasının eğlence dünyasına tahsis edilmesi. Sayısız faydası var bunun. Bir kere otomatikman silah, kimlik, uyuşturucu vs. kontrolleri yapılmış olur. İkincisi, kurulacak bir tertibatPla görevli, masadan bile kalkmadan müziğin sesini Tantan normallerine indirebilir. Diyelim saat 01.00 oldu, hala bardak elinde sallanmak isteyenler var. Derhal yan odadaki nezarethaneye. Hem eğlenceye devam etmek isteyen, mekan değiştirmediği için ‘‘Gece bitti’’ psikolojisine kapılmaz, hem de asayiş sağlanmış olur.

***

Mektubumu bitirirken, hakkınızda çıkan ‘‘Anneme bakanuğumu söylemeyin, o beni hala İstanbul'un asayişinden sorumlu zannediyor’’ mealinde söylentilere de gerekli cevabı verdiğimi bildirir, ‘‘Müsterih olunuz’’ derim.

Mış muş...

l Japonya'da bir yıl içinde 32 bin 863 kişi intihar etmiş.

‘‘Japonya dediğiniz küçücük bir ada. Nüfus kalabalık, adeta ayakta duracak yer yok. E, Japonlar da kibar insanlar, yeni gelenlere yer açıyorlardır.

***

l Anne sütü içen bebek büyüyünce şişmanlamıyormuş.

‘‘Araştırma yaparken bana sormadıkları için yanlış sonuca vardılar tabii.’’

***

l Telekulak komiseri ‘‘Herkesi dinledik’’ demiş.

‘‘Çelişkilerle dolu bir toplumuz vesselam. Karşımızdakinin bize ne dediğini dinlemeyiz ama iki kişinin ne konuştuğunu öğrenmek için her yolu deneriz.’’

***

l Turist en çok prezervatif satın alıyormuş.

‘‘Seneye kuyumcular vitrine prezervatifleri dizerler artık.’’

x

l Semiramis Pekkan'ın eşi Galvani yaşgününü sultan kılığında, Osmanlı tarzı bir eğlence tertip ederek kutlamış.

‘‘Demek Galvani'nin sonu yakın; Osmanlı böyle batmıştı çünkü.

***

l İngiltere'de bir kadın 20 yılda 20 çocuk doğurmuş. Görmemişin yumuratası olmuş; her gördüğü sperme döllenmiş.

Yazarın Tüm Yazıları