Çok güzel bir aşk yaşıyorum

Güncelleme Tarihi:

Çok güzel bir aşk yaşıyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 27, 2012 00:00

Üç yıl uzak kaldığı ekranlara “Küçük Hesaplar” dizisiyle dönen Seray Sever, Tolga Acar’la evlilik yolunda ilerliyor. Seninle dergisine konuşan ünlü oyuncu, her şeyi hazırlamış, evlerini bile tamamlamışken yaşadıkları dargınlık yüzünden mayıstaki düğünün iptal edildiğini, ama şimdi her şeyin yolunda gittiğini söyledi.

Haberin Devamı

Uzun aradan sonra yeniden setlerdesiniz. Oyunculuğu özlemiş misiniz?  
- Evet, yapımcılık ve iş kadınlığı ile geçen birkaç yılın sonunda oyunculuğu özlediğimi fark ettim. Bu projeyi de çok beğendiğim için hemen “evet” dedim.
Şuh kadın imajının sizi rahatsız ettiğini söylemişsiniz. Oysa dışarıdan bakıldığında göz önünde olmayı, dikkat çekmeyi seven bir kadın gibi görünüyorsunuz.
- Tam tersi, hiç sevmiyorum aslında. Ekran önü de tesadüfen başladığım bir iş.
Nasıl?
- Bana yıllar evvel oyunculuk teklifi geldiğinde direkt “yapamam” dedim, tiyatroyu reddettim. Ama sonra olayların akışı beni sunuculuğa yönlendirdi. Arkasından baktım yeteneğim var ve taleplerin arkası kesilmiyor, tiyatro yaptım, film çektim. Şu an hepsini de seviyorum. Oyunculuk da sunuculuk da benim işim.
Kadere ve şansa inanıyorsunuz sanırım...
- Kader her şeyde var. Şuradan çıkıp kapıya gidene kadar başınıza gelecek her şey kader ve kısmete bağlı. Kader ve kısmet el ele yürüyor. Ancak kadere inanmak ayrı, kaderci olmak ayrı şey. Bazı insanlar küçük dokunuşlarla büyük sıçrayışlar yapar, bazıları ne kadar çabalarsa çabalasın bir yere varamaz. İşte burada kader, kısmet devreye giriyor. Ancak “Kader var ne de olsa” deyip yayılmam da... Sen elinden geleni yapacak, gerisini kadere, bırakacaksın. Olmuyorsa “kısmet” demeyi de bileceksin.

ÖNCE BEDENLER DEĞİL RUHLAR KAYNAŞMALI
“Beni kaçıran erkek, eşeklik etmiştir” demişsiniz. Ne nasıl bir özgüven böyle?
- Demişimdir. Bazen röportajlarda söylediklerimi okurken kendime “Ne laflar etmişsin be Seray, yani biraz dur” diyorum. O lafların ağırlığı altında ölebilirim. Ne yapayım, patavatsız bir kızım. Söylediklerime pek dikkat etmem. Aslında iyi bir insan olduğuma inanıyorum. Öyle ki, kendimin erkek versiyonunu bulsam kaçırmam, hemen evlenirim, ölene kadar bırakmam. Hani bunu ben çok süperim gibi söylemiyorum, çok iyi niyetli bir insanım, birlikte olduğum insana her zaman değer katmak isterim. Kişisel hesaplar yapmam. Aşk zaten böyle, büyütücü olarak güzel. Gerektiğinde iyi bir sevgili, gerektiğinde anne, gerektiğinde sevimli bir kız çocuğu olabilmeyi başarmak.
Aşkta kurallar, yasaklar, prensipler olabilir mi?
- Olur. Benim de belli prensiplerim var elbette. Onlardan ödün vermeyeceğim aşkı yaşarım. Tutucuyum. Çok cana yakın görünmeme rağmen özel hayatımda mesafem vardır. Böyle olmaktan çok da memnunum. Önce ruhlar tanışıp kaynaşmalı, bedenler değil. Bu nedenle karşımdakini tanıma süresini, flört süresini olabildiğince uzatmaya çalışırım. Öyle de olmalı. Yoksa her şey gibi aşkı da fast food’a dönüştürmüş oluruz.
İdeal flört süresi nedir sizce?
- Duruma ve kişiye göre değişir. Ama hiç değilse birkaç ay flört olmalı.

BİRBİRİMİZİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKIYORUZ
Bütün ilişkilerinizden evlenme teklifi aldığınız doğru mu?
- Evlilik teklifi almak önemli bir şey değil ki... Önemli olan biriyle evlenme kararı aldıktan sonra o evliliği yürütebilmek. Bana göre evlendim, olay bitti, mutluyum diye bir şey yok. Evlilik bir insanın hayatında bitiş değil yeni bir başlangıç. Hayatı paylaşmak önemli.
Birlikteliğiniz nasıl gidiyor?
- Bir yılı aşkın süredir çok güzel bir aşk yaşıyorum. Çok samimi. İçten. Samimiyet ve içtenlik aşkı anlatan iki temel söz zaten. Aşk, karşındakinin gözünün içine bakmaktır. İkimiz de birbirimizin gözünün içine bakıyoruz. Hiçbir hesap kitap yok aramızda. Evlenmeyi de düşünüyoruz, bebek de istiyoruz.
Nasıl tanıştınız?
- Sevgilim (Tolga Acar), 20 yıllık aile dostumuz ve benim iş ortağım olan Tekin Acar’ın oğlu. İki yıl önce teknede tanıştık. Önce arkadaş, sonra aşık olduk. Olur mu, olmaz mı diye düşündüğümüz şeyler vardı, birbirimizden uzak durmaya çalıştığımız anlar oldu. Ama aramızda gelişen dostluk ve kimya devamını getirdi.

MAYISTA EVLENECEKTİK ARAYA DARGINLIK GİRDİ
Aşkı evliliğe ne taşır?
- Derin bir sevgi ve saygı... Karşılıklı güven ve ömür boyu bir arada olma isteği... Filozoflar, aşkı iki insanın bir arada en mükemmel insanı yaratma isteği olarak tanımlıyor. İnsanlar hep kendinde olmayanın eksikliğini duyuyor. Kendini tamamlayacağına inandığı kişiyi bulduğunda ise onunla birleşip mükemmel canlıyı yaratmak istiyor. Bu da bir bebek.
Düğün tarihi belli mi?
- Mayısta evlenelim demiştik, hatta evimizi bile yaptırdık. Deniz kenarında, eksiği yok... Ama bir ara darılır gibi olduk. Şu an yine iyiyiz. Ne zaman istersek o zaman evleneceğiz. Koşturmak istemiyoruz.
Mükemmel ilişki yok yani...
- Hayır canım, hem de hiç yok öyle bir ilişki...

Haberin Devamı

ASTROLOĞUMA DANIŞMADAN ÖNEMLİ KARARLAR ALMAM
Astrolojiyle de çok ilgiliymişsiniz...
- Doğru... Astroloji ve enerji çalışmalarının hayatımdaki yeri büyük. Astrologlarım Hakan Kırkoğlu ve Sibel Aydın’a danışmadan hiçbir konuda önemli kararlar almam. Hakan Kırkoğlu ile her sene başında oturup 2-3 saat tüm senenin planını çıkarırız. Bu hava durumu, yol haritası gibi bir şey. Hakan bana yılın belli dönemlerine dair uyarılar yapar, ben de ona göre önlemimi alırım. Mesela Merkür geri giderken hiçbir iş anlaşmasına imza atmam.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!