Çocuktan al haberi

Doğru söylemiş atalarımız... Muhtemelen çocuğun düz mantık ve temiz dünyaları ile cevap vereceklerini hayal etmişlerdir. Oysa ki biz anneler çocuklarımızın iyi niyetlerini neler için kullanıyoruz, bir bilseniz!..

Bilgi amaçlı, hatta bazen tatlı dedikodu yakalama amaçlı kullanıyoruz. Mesela Sinan’a arkadaşlarının kimlerden hoşlandığını soruyorum. O da cevap veriyor. Ben de gidip oğlanların analarına yetiştiriyorum. Keh keh keh... Tam bir kaynana çetesi durumu anlayacağınız.

Ya da üç-dört oğlan beraberlerken, ‘Söyleyin bakalım, sınıfın en güzel kızı, en yaramaz çocuğu kim’ gibilerinden sorular soruyorum.

Bu durumun ileride çok önemli olacağını bildiğimizden Şerif’le (kocam oluyor kendisi) strateji olarak da benimsedik. Oğlumuzun arkadaşları ile çok iyi tutacağız aramızı ve Sinan’la ilgili gelişmeleri onlardan öğreneceğiz.

Bu soruları daha gerekli durumlar için de kullanıyoruz. Mesela Derin oğluna, arası yemekle iyi olmayan arkadaşının kızının o öğlen yemek yiyip yemediğini soruyor. Ben de Sinan’a Hakan’ın iyi yiyip yemediğini soruyorum mesela.

Anneler çocuklarından çok şey öğreniyor gördüğünüz gibi. Gerçi söylenilen her şey doğru mu bilemiyorum... Sinan, sorduğum bir soru karşısında ‘Evet evet’ diye cevap verince gerçekliğinden emin olamıyorum.

İkinci dönem yeni başladığında okuldan eve yürürken ‘Anne sınıfa iki tane Doruk geldi’ dedi. Dalga geçiyor sandım. Doğru olma ihtimali ne olabilirdi ki! Cem, Ayşe falan dese anlardım ama iki Doruk bana inandırıcı gelmedi. Nitekim diğer annelerle de aynı şeyi konuştuk. Herkes benim gibi düşünmüştü.

Ne var ki doğruydu ve sınıfa ismi Doruk olan iki yeni öğrenci katılmıştı.

Çocuklar birbirleri hakkında o kadar çok şey biliyorlar ki, bunu görmek benim çok hoşuma gidiyor. Sinan, Emre’nin doğum gününde ona ejderha almak istiyor. Başka birinde hangi renk Bionical olduğunu, hangi rengin eksik olduğunu biliyor.

Çocuklar, hangi arkadaşlarını neden sevdiklerini, kimin nesinden rahatsız olduklarını da biliyorlar ve bunları birbirlerine söyleyebiliyorlar.

Büyüyorlar mı, yoksa bana mı öyle geliyor...

Evlat ceviz torun ceviz içiymiş

Dün Yaşlılar Haftası’nın son günüydü. Okullarda bu tip gün ve haftalar özenle kutlanıyor. Işık Lisesi Anaokulu bu sene değişik bir uygulama yaptı; büyükanne ve büyükbabalardan torunlarına birer mektup yazmalarını istedi. Ebeveynler, torunlarına ve çocuklarına duygularını belirten küçük mektuplar yazdılar. Aynı hafta vesilesiyle, anaokulundaki çocukların büyükanne ve babalarına yaptıkları resimler, mektuplarla birlikte okulda sergilendi. İşte bu mektuplardan alıntılar.

3 Torunum Dorukçuğum, seni omuzlarımda taşıyıp uyuttuğum günler geride kaldı. Yatak odanda seninle haşır neşir olduğumuz günleri unutmak mümkün değil. Artık 4,5 yaşındasın. 1,5 yaşındayken 41 kelime öğrenmiştin... Dede


3 Benim bir tanecik oğlum Tibet... Annenden sonra bana verilen en güzel, en kıymetli hediye oldun. Seni bana hediye eden o güzel insanlara teşekkür ediyorum. Anneanne

3 Sevgili Selin, sen benim torunlarımdan en küçüğüsün. Onun için seni çok çok seviyorum. Ablanı da çok seviyorum ama o artık büyümüş, kucağıma sığmıyor!

3 Emre’ciğim, beş yıl boyunca bizde olduğun günlerde yedik içtik, masal okuduk, uyuduk, oyunlar oynadık, filmler seyrettik ama en çok temizlik yaptık. Şimdi sen okula başladın. Ben de seni özlemeye... Mualla Evcilerli

3 Sevgili Barış’çığım, benim pazularım taş gibi, seninkilerden ne haber? Mehmet Sarılgan

3 Sevgili Torunumuz Aziz. Senin dünyaya gelmen bizim dünyamızı renklendirdi. Artık deden ve ben eskisinden çok daha fazla sağlığımızla ilgileniyoruz. Ayfer/ Adnan Saatçioğlu

3 Merhaba Emirciğim. Artık büyüyorsun. El ele tutuşup beraber geziyoruz, saç tıraşı oluyoruz, kitaplar alıyoruz, çizgi film seyrediyoruz. Seni o kadar çok seviyoruz ki, evin her tarafında senin resimlerin var. Sen olmadığın zamanlar fotoğraflarına bakıp seninle konuşuyoruz. Sabri Erdoğan

3 Zeynep Dila. Tanrı’dan bizim evimize bir armağan geldi. Ben ona ‘Balkız’ dedim. ‘Balkız’ büyüdükçe bizim evimize taze bir kan getirdi. Anneannen

3 Yağmur’cuğum. Torun sevgisi evlat sevgisinden daha üstünmüş. Büyüklerimizden duyardım, ‘Evlat ceviz, torun da ceviz içiymiş’ Ne kadar doğru bir söz söylemişler. Ben de annenden çok seni seviyorum. Anneanne

3 Çok sevgili oğlum Mustafa. Nasılsın, iyi misin? Beni sorarsan ben de iyiyim. Sen doğduğundan beri beraberiz. Senin için bir yerlerde duramıyorum, gitsem bile hiç aklımdan çıkmıyorsun. Babaanne

3 Bir tanem, küçük meleğim nasılsın? Okulun nasıl gidiyor, alışabildin mi? Güzel resimler yapmaya devam ediyor musun? Sana birçok boya ve resim kağıdı aldım. Umarım bu yaz Giresun’a gelirsin. Babaannen Emine Gülmüş

3 Berfinciğim, sen de bilirsin hep anlatırız tatlı yavrum, yaşlılar çabuk yorulurlar. Kendilerine yardım edilmesinden çok mutlu olurlar, lütfen bunu hep hatırla. Deden ve babaannen

3 Sevgili oğlum Alp, okulda ne güzel şeyler yapmışsındır, arkadaşlarınla oynamışsındır... Öğretmenlerin kafanı kurcalayan sorulara cevap vermiştir. Yaramazlık da yaptın mı yoksa? Yaptınsa da azıcık yap, çok yapma sakın...

3 Benim hayat ışıklarımdan birisi, en küçüğü ama en güçlüsüsün. Tanrı insanları yaratırken onlara acıları sonra da teselli için güzellikleri veriyor. Benim biricik Damla’m da böyle bir zamanda geldi. Yaşamımı sevgisi ile doldurdu. Ayfer Gültekin

Ailenin resmini çiz burs kazan

Ariston, bu sene ikincisini düzenlediği burs ödüllü resim yarışmasına 7-12 yaş arası tüm öğrencileridavet ediyor. Yarışmanın bu seneki konusu Ailem ve Ben. Yarışma birincisi, jüri tarafından seçilecek 7 bölge birincileri arasından 15-28 Mayıs tarihlerinde yapılacak ulusal SMS kampanyası sonucunda seçilecek. Kampanya ile hem çocukların eğitimine hem de ülkemizde eğitim olanağı bulamayan çocuklara destek olmayı amaçlayan Ariston, Türkiye birincisini seçmek için yapılacak SMS kampanyasından elde edeceği geliri Umut Çocukları Derneği’ne bağışlayacak. Katılımcılar, Ailem ve Ben konulu resimlerini ve Ariston mağazalarından temin edebilecekleri formu 30 Nisan’a kadar P.K 165 1.Levent/İstanbul adresine gönderebilir.

İki ninni albümü daha çıktı

Bebeklerini uyutmak için çare arayan annelerin ninni seçenekleri çoğalıyor. Son olarak iki ninni albümü çıktı. Biri Rüya Ersavcı’nın ‘Ninniler’ adlı albümü, diğeri ise Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Sabri Koz’un ‘Her Güne Bir Ninni’ adlı kitabıyla birlikte satılan CD.

1998’de kızının doğumuyla ninnilere ilgi duymaya başlayan Rüya Ersavcı ninnilerin çoğunun unutulmaya yüz tuttuğunu, albüm kapağını açtığımızda bir hazineyle karşılaşacağımızı söylüyor. ‘Albümü hazırlarken, ninnilerin birçok çeşidi olduğunu gördüm. Temenni ninnileri, ağıt şeklinde olan hüzünlü ninniler, anne ile bebeğin oynaşmasını anlatanlar, uyutan ve uykuya hazırlayan ninniler. Albüm için anne ile bebeğin oynaşmaları, uyutan ve uykuya hazırlayan ninnileri seçtim.’

Doğan Canku’nun da imzasını taşıyan albümde Dandini Dandini Dasdana’dan Uyu Bebeğim’e kadar yedi ninni ve yedi ninni melodisi var. Melodiler, anneler bebeklerine kendi sesleriyle ninni okuyabilsinler diye hazırlanmış. .

Ninnilere yönelik bir diğer çalışma ise Sabri Koz’un Yapı Kredi Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Her Güne Bir Ninni’ adlı kitabı. Folklor araştırmacısı Sabri Koz, 1908-2004 arasındaki kaynaklardan 5000’den fazla ninni metni okuyup, seçim yapmış. Yılın her günü için seçilen ninnileri Cem Kızıltuğ çizimleriyle renklendirmiş. Sabri Koz, ninnileri seçerken tekrara düşmemeye dikkat etmiş. Kitaptaki ninniler, Anadolu, Rumeli ve Kıbrıs’tan derlenmiş. Kitapta bir de ninni CD’si var. CD’de kitapta sözleri bulunan 16 ninni yer alıyor. Melih Duygulu ve Nuran Duygulu çifti tarafından hazırlanan bu ninniler bağlama, kemane, mey eşliğinde Nuran Duygulu’nun sesinden dinleniyor. Ninnilerde çiftin oğlu Ferit bebeğin de sesi var. Sabri Koz, ninnilerin anne ve çocuk var olmaya devam ettikçe kaybolmayacağını düşünüyor. Sırma GÜLBAHAR

ANNEMİN KÖŞESİ

Sokakta annemi tanımadım

Dalga geçiyorum sanabilirsiniz ama şimdi yazacağım doğru:

Geçen cumartesi ofisten çıkmıştım, oğlum dedesi ile onların evinde idi. Onu almaya gidiyordum.

Önümde bir kadın yürüyordu, yaklaşık bir dakika arka arkaya yürüdük. Birden o kadının annem olmasından şüphelendim, emin olamadım. Dayanamadım, ‘Anne’ diye çağırdım.

Durdu ve arkasına baktı: Annemdi...

Endamı, yürüyüşü, kıyafeti...

Her şeyi bu kadar mı değişti ki ben annemi tanımadım?
Yazarın Tüm Yazıları