Çocuklarınız birey olurken ipin ucunu kaçırmayın

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarınız birey olurken ipin ucunu kaçırmayın
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2006 00:00

Birey kimliği doğuştan gelen bir özelliktir. Fakat bu özellik ailenin çocukla kurduğu ilişkilerle gelişir ve tamamlanır. Bu döngüde yetişkinlerin birey kimliği ve deneyimleri de önemlidir. Ancak birey kimliğini kazandırmak için anne-babaların çocuklarını kendi uzantıları olarak değil, farklı bir insan kabul etmeleri gerekir.

Çocuğun uygun ortamlardaki ihtiyaç, girişim ve deneyimleri engellenmemeli. Girişilen deneyimlerinde uygun fiziksel koşullar hazırlanılarak çocuğa ve yaşantısına güvenilmeli. Olumlu sonuçları da desteklenmelidir.

- Hangi yaşta, hangi kararlarını tek başına almalarına izin verilebilir?

Öncelikle çocuğun karar verme yetisinin gelişmesi için anne-babanın da kararlı davranışlar göstermesi gerekir. Aile, çocuğun karar verme yetisi kazanacağı dönem öncesinden itibaren gerekli yönlendirmeleri yaparak, seçenekler sunarak, karar verme sürecini başlatmış olur. Seçenekler içinden uygun olmayanlarla karşılaşıldığında çocuğa mutlaka neden-sonuç ilişkisi kurulmalı. Böylece gelecek dönemlerinde çocuk uygun kararları alabilme denemeleri yapacak. Örneğin okul öncesi dönemde olan bir çocuğun bugün yazlık giysilerini giyme kararının desteklenmemesinin nedenleri açıklandıktan sonra, çocuk bir sonraki denemesinde mevsime uygun giysiler arasından bir tercihle gelecektir. Özellikle okul öncesi dönemde ben merkezci denemelerinde çocukla karar verme konusunda bir güç savaşına gidilmemeli. Oyun oynarken ve faaliyetlerinde karar verebilmelidir. Okul döneminde ders çalışırken sıralama önceliğinde, tercih ettiği sporu yapmak istediğinde tek başına karar alabilmelidir.

- Çocuk merkezli aile olmak doğru bir model mi? Demokrasinin sınırı nedir?

Aile ilişkilerinde sınırlar, koalisyonlar ve hiyerarşi önemli unsurlardır. Eğer "çocuk merkezli aile modelinde" bu noktalarda, özellikle hiyerarşi konusunda, çocuk yetişkinlerin yerine geçmiş ve kendi yerini ve rolünü kaybetmişse, burada işlevsel bir aile modelini düşünmek zor. Çocuğun özgürlüğünün sınırlarını da yetişkin olarak net bir şekilde belirlemek gerekir. Her şeyin tamamen serbest olduğu bir aile ortamı, çocuğun sosyal yaşantısı açısından önemli bir açmazdır. Çocuk aile içi ilişkilerinde bireysel kimliğini koruyabileceği, ihtiyaç ve sıkıntılarını gidereceği noktalarda özgür olmalıdır. Aynı mekan içinde tercihlerini gerçekleştirebilmeli fakat bunu anne-babaya dayatma yolu ile yaptırmasına izin verilmemeli.

- Ebeveynler ne zaman "hayır" demeli?

Öncelikli olarak erken çocukluk döneminde, fiziksel koşulların riskli olduğu yaşamsal durumlarda, aile hiyerarşisinde sınırların ihlal edildiği, çocuk ya da ergenin net bir tanım yapamadığı durumlarda, ilişkilerde bedensel ve sözlü şiddetin olduğu, sistem içindeki kişilerin yok sayıldığı ve sorumlulukların terk edildiği durumlarda "hayır" denmeli. Fakat "hayır" bu özelliğinin dışında günlük yaşantıda bir alışkanlık haline gelmiş, her zaman, her yer ve durumda kullanılır olmuş, kısaca rutin bir ilişki kalıbı halini almış ise o zaman işlevselliğini ve kıymetini de yitirmiş demektir.

- Çocukların fazla şişmiş egolarıyla nasıl başedebiliriz?

Gerçek bireysel kimlik kazandırılması, özel bir birey olarak kendiliğinin algılanması, demokratik bir ilişki ortamı ve güven, "egosu şişmiş, ilişkilerinde sıkışmışlıklar yaşayan kişiler" yetişmesine vesile olmak demek değildir. Aile ilişkilerinde yaşamsal döngünün, doyum, tatmin ve sınırlarını net olarak belirlemek gerekir. Ego kişilikte gelişmesi ve uygun zamanında kesinlikle beslenmsi gereken önemli bir parçadır. Ancak gereğinden fazla beslenirse, çok kilolu bir ergenin kendisi ile olan ilişkisinde yaşadığı sıkıntılara eşdeğer bir kişilik sıkıntısına vesile olur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!