Mason olmadığım için beni istemiyorlarÖNCE eşi Nuran Yakış kendisini terk etti. AKP'ye kurucu üye olarak girme kararı alınca, Nuran Yakış ‘‘O şeriatçıların arasında ne işin var?’’ diyerek başka bir eve geçti.Ancak ailenin bölünmesine yol açan bu kararı, Yaşar Yakış'ı Dışişleri Bakanlığı koltuğuna taşıdı.Bir büyükelçinin bakan koltuğuna oturması Dışişleri Bakanlığı camiasında önce büyük bir memnuniyete yol açtı.Ancak son günlerde bu havanın devam ettiği pek söylenemez.Aksine, bakana dönük dışa vurulmayan büyük bir tepki var.Nedeni, Yakış'a atfen bazı gazetelerde çıkan sözler.Yakış'ı kızdıran olay, eşinin kendisini terk etmesine bakanlıkta çalışan bir sekreterle ilişkisinin neden olduğu yolundaki çıkan haberler oldu.Bu bir iftiraydı. Çünkü, sonradan sözü edilen kişinin Yakış'ın özbeöz yeğeni olduğu anlaşıldı.Yakış, kızmakta yerden göğe kadar haklıydı. Ancak tepkisini dile getirirken sinirlerine hákim olamaması başına büyük işler açtı. Şöyle ki;Vatan Gazetesi'nin yazdığına göre, Yakış, Meclis kulisinde bazı AKP'li milletvekilleriyle sohbet ederken ‘‘Bana bu iftirayı atanlar bakanlığın içinde. Dışişleri bürokrasisi yıllardır milli kimlikli bürokratların egemenliğinde değil. Benim bakanlığa çeki düzen vereceğimi biliyorlar ve daha ilk günden yıpratıp ayrılmamı sağlamaya çalışıyorlar’’ dedi.Konuşmaya tanıklık eden Vatan Gazetesi muhabiri Faruk Mangırcı Bakan'ın bu sözlerini haberleştirince, Yakış hemen bir açıklama yaparak, ‘‘Bakanlığımın hiçbir mensubu için böyle bir ifade kullanmadım ve başkalarının kullanmalarının da bu güzide topluluğa karşı büyük bir haksızlık olacağına inanıyorum’’ dedi. Mangırcı, bunun üzerine konuşmaya tanıklık eden AKP Tokat Milletvekili Resul Tosun'la konuştu. Tosun, Yakış'ın bu sözleri sarf ettiğini doğrulayarak, yalanlama için ‘‘Siyaset böyledir işte...’’ dedi.Bu arada, bir başka gazetede Yakış'ın yine bazı AKP'lilerle konuşurken ‘‘Mason olmadığım için Dışişleri Bakanlığı'ndaki bazı çevreler tarafından yıpratılmak isteniyorum. Aşk söylentilerini bunlar çıkartıyor, çünkü rahatlarını bozuyorum’’ dediği haberi çıktı.İlginçtir ki Yakış, bu
haber için herhangi bir yalanlama yayınlama yoluna gitmedi.Madrid'e ÅŸair elçi geleneÄŸi canlandıVOLKAN Vural, daha ilk gençlik yıllarındayken ÅŸair olmayı kafasına koymuÅŸtu bir kere. Ä°lk ÅŸiir kitabını yayınladığında henüz 19 yaşındaydı ve Mülkiye birinci sınıf öğrencisiydi. Kitabın adı ‘‘İp Ãœstünde’’ idi ve kitaba adını veren ÅŸiir ‘‘Bir ip üstündeyiz tüm yaÅŸantımızın ortasında/ düştük mü, düşmedik mi? Bilmiyoruz daha’’ dizeleri ile baÅŸlıyordu. O yıllarda ünlü ÅŸair Cemal Süreya'nın bulunduÄŸu meclislere katılıyor, Süreya'nın başında bulunduÄŸu Papirüs dergisine uÄŸruyordu. Mülkiye yıllarında dünyaca ünlü Ä°spanyol ÅŸairi Federico Garcia Lorca'dan çok etkilendi. Lorca'nın ÅŸiirlerini Ä°ngilizce'den çevirdi ve Türk Dili Dergisi'nde yayınladı. Hayatta kazandığı ilk para, Lorca çevirisinden oldu. Daha sonra DışiÅŸleri'ne girdikten sonra da Türk Dili Dergisi'nde ÅŸiirleri çıkacaktı. ÖrneÄŸin, Türk Dili'nin 1968 yılı Nisan sayısında Sabahattin Kudret Aksal, Metin EloÄŸlu ve Turgut Uyar gibi ÅŸairlerin yanında Volkan Vural'ın da adı geçiyordu. ‘‘KuÄŸu’’ adlı bu ÅŸiirinde şöyle diyordu Vural: ‘‘Her gün yeniden seni iÅŸliyorum kafamda/ Ağır tezgáhlarım buruk örgülerini örer/ Özgürlüğümü yediririm yollara/ Bırakarak süngüsü düşmüş kentleri/ Yeni yaÅŸamlar bulurum kendime/ Yalnızlığın suya deÄŸdiÄŸi yerden.’’ Volkan Vural'ın hayatında ilginç bir tesadüf: Hayatta ilk parasını Lorca çevirisinden kazanan Vural, 40 yıl sonra Lorca'nın ülkesi Ä°spanya'ya Türkiye'nin büyükelçisi olarak gidiyor. Madrid BüyükelçiliÄŸi'nin ÅŸair sefirlerden yana özel bir yeri var. Ãœnlü ÅŸairimiz Yahya Kemal Beyatlı da 1929’da Madrid'de büyükelçilik yapmıştı. Vural, geride bıraktığımız son iki buçuk yıl içinde AB reform yasaları için verdiÄŸi uÄŸraÅŸ nedeniyle dünyaya pek ÅŸair gözüyle bakamadı. Madrid'de yeniden ÅŸiire dönüş yapmayı tasarlıyor. Bir zamanlar ‘‘Dudaklardan gemiler yapmışsındır/ Aydınlık limanların baÅŸucunda’’ dizelerini yazan bir ÅŸairin Lorca'nın ülkesine gidince ÅŸiire dönmemesi nasıl düşünülebilir?Onları da terk ediyorESKÄ° ANAP Genel BaÅŸkanı Mesut Yılmaz, Ankara'yı terk etmeye hazırlanırken, yıllardır Ankara'da birlikte yaÅŸadığı Danua cinsi iki köpeÄŸi Daisy ve Rocky'yi de geride bırakıyor. Yılmazlar, son 10 yıldır oturdukları Nene Hatun Caddesi'ndeki ofis ve evi boÅŸaltırken, eÅŸyaların bir kısmını Ä°stanbul'a, bir kısmını ise Angora Evleri'nde bitmek üzere olan villalarına taşımayı planlıyorlardı. Yılmaz, ayrı bir çalışma ofisi kullanmayacak, sadece Genel Merkez'deki odasında çalışacaktı. Daisy ve Rocky de Angora Evleri'ndeki villaya geçeceklerdi. Ancak ANAP'ın seçimlerde baraja takılması bütün hesapları altüst etti. Angora'daki villanın kullanılmasından vazgeçildi. Nene Hatun'da halen hızla boÅŸaltılan evdeki eÅŸyaların tamamı Ä°stanbul'a gönderildi, personel dağıtıldı. Peki Daisy ve Rocky ne olacaktı? Bu noktada kritik dengeler gündeme geldi. Ä°stanbul Beykoz Konakları'ndaki evde zaten Berna Hanım'la birlikte yaÅŸayan kurt köpeÄŸi Hobby ile pekinese cinsi Fındık vardı. Hobby ve Fındık, Daisy ve Rocky ile anlaÅŸabilirler miydi? Ayrıca Beykoz Konakları'ndaki ev 4 köpeÄŸi kaldırabilir miydi? Sonunda Yılmazlar, Daisy ve Rocky'yi Ankara'da bırakmaya karar verdiler. Mesut Yılmaz, bugünlerde Daisy ve Rocky'ye Ankara'da aile arıyor. Bekir CoÅŸkun'un Pako'suna gelen bilgiler doÄŸruysa, Daisy ve Rocky, bugünlerde Yılmaz'ı fena halde vefasızlıkla suçlayıp, ‘‘Bunu bize nasıl yaparsın Mesut Bey? Bilesin, sana gönül koyduk’’ diyorlarmış.Â
button