Çiller'e de Susurluk avukatlığı yakışır

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Tansu Hanım'ı bu konuda kınamamak lazım. Susurluk'u savunmaktan başka ne yapabilir?

Karşı çıkacak hali yok ya...

Kazayla patlayan ve çevreye taşan pislikler, onun iktidar döneminde birikenler değil mi?

Her türlü yasadışı işe bulaşan, devlet çıkarı için yapıyorum diye kendine çalışan çeteler, onun iktidarında devleti bir ahtapot gibi sarmadı mı?

Yine onun iktidarı döneminde bütün bu pisliklerin örtülmesi için olağanüstü gayret gösterilmedi mi?

Bütün deliller, tanıklar saklanmadı mı?

İşlenen suçlara akıl almaz şekilde kılıflar hazırlanmadı mı?

Tansu Hanım, toplumdaki bütün dengeleri altüst eden, hukuk devletini lekeleyen bu iğrenç çarktan, başbakan, daha sonra da başbakan yardımcısı olarak hiç haberi yokmuş gibi davranmadı mı?

Bu sorulara hayır diyebilecek, bir tek Tanrı'nın kulu çıkabilir mi?

Bütün bunların sonunda ne oldu?

Ne olacak, pislikler öyle iğrenç kokular salgılamaya başladı ki, dünya rahatsız oldu.

Çünkü, Türkiye'den geçen uyuşturucu trafiği Hanımefendi'nin döneminde o kadar hızlandı ki, Avrupa, Türkiye'yi kara listeye almak zorunda kaldı.

Dünyanın en ünlü televizyon kanalları, Türk Bayrağı'nın üzerine eroin şırıngası yerleştirdiler.

Yurtdışında yaşayan milyonlarca Türk, şırıngalı Türk Bayrağı'nı her gördüğünde kahroldu.

Ama hem Tansu Hanım'ın, hem çevresinin bu vahim durum nedeniyle kılı bile kıpırdamadı.

* * *

Şimdi üç-beş tahliye oldu ya, Tansu Hanım sanki bütün dönemi aklanmış gibi ortalığa döküldü ve Susurluk'un avukatlığına soyundu.

Bir zamanlar Türkiye'nin en büyük partisi olan DYP'nin seçim otobüsünün üzerine çıkarak, o karanlık dönemi savunmaya başladı.

Susurluk'a sahip çıkacaklarını söyledi, tahliye olanlardan devletin özür dilemesini istedi.

Oysa yargılama sürüyor. Ayrıca mahkemelerin önüne pisliklerin pek azı götürülebilmişti.

Ama Tansu Hanım, en pespaye popülizm örneği vererek, aklanmış pozlara giriyor ve Susurluk avukatlığı yapıyor.

Böyle bir üstlenmeyi parti olarak benimseyip benimsemediklerini en vefalı yardımcısı Hasan Ekinci'ye sordum.

‘‘Olur mu öyle şey. Susurluk'a biz niye sahip çıkalım? Tansu Hanım'ın o sözleri yanlış anlaşıldı. Zaten bugün düzeltti’’ dedi.

Gerçekten de Çiller, devirdiği çamı, herhalde çevresinin, belki de Enişte'nin uyarısıyla fark edip yeniden dikmeye kalktı.

Sözlerinin yanlış anlaşıldığını, kendilerinin Susurluk'a değil, devlete sahip çıktığını söyledi.

Hep alıştığımız Tansu Hanım...

Hiçbir sözünün arkasında durmayan, ilkesiz bir politikacı...

* * *

Herhalde Tansu Hanım'ın politika yapabileceği tek ülke Türkiye'dir.

Örneğin, Amerika'da politika yapmaya kalksaydı, şimdiye kadar çoktan sahneden silinmiş olurdu.

Hele orada Susurluk gibi bir skandalın avukatlığına soyunsaydı, yalnız siyasetten silinmekle kalmaz, çürük yumurta yağmuruna tutulurdu.

İnsan, hâlâ Tansu Hanım'ın peşinden gidenleri, onu destekleyenleri anlayamıyor.

Bir politikacının defterden silinmesi için daha ne yapması lazım bilemiyorum.

Susurluk avukatlığı bile bazı insanların ayılmasına yetmiyorsa, söylenecek pek fazla bir şey yok demektir.

Onları Tansu Çiller'le baş başa bırakmak galiba en iyisi.

Aman Türkiye'ye bulaşmasınlar da birbirlerine mübarek olsunlar.

Yazarın Tüm Yazıları