Çiller dışında herkes suçlu

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Suç, başta Mesut Yılmaz olmak üzere bütün ANAP'lılarda.

Hepsi işi gücü bırakmış, Çiller'i siyasetten silmek için komplo üstüne komplo kuruyorlar.

Tansu Hanım'ı Yüce Divan'a göndermek için emirle parmaklarını kaldırıp siyasi karar alıyorlar.

Halbuki Tansu Hanım bir yıl önce siyasi olmayan bir kararla, RP ve DYP milletvekillerinin vicdanlarının özgür sesine uyarak verdikleri oylarla aklanmıştı.

Şimdi onu aynı suçlamayla Yüce Divan'a göndermeye kalkışmak da neyin nesi?

Bu, Anayasa'ya da, hukuka da, Meclis geleneklerine de aykırıdır.

Hadi ANAP'lıları anladık. Ya bu Baykal ve CHP'lilere ne oluyor?

Onlar da bu komploya katılmaya, bir zamanlar ortak oldukları Tansu Hanım'ı arkadan hançerlemeye sıkılmıyorlar mı?

Hepsine yazıklar olsun!

Cindoruk ve arkadaşlarını saymaya bile gerek yok.

Çünkü onlar zaten iflah olmaz Çiller düşmanıdırlar.

* * *

Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda Silahlı Kuvvetler de suçludur.

Onlar da Mesut Yılmaz'ın hazırladığı, DSP-CHP ve DTP'nin de içinde bulunduğu komploya katıldılar.

Onlar da Tansu Hanım'ın Yüce Divan'da hesap vermesini istiyorlar.

Zaten Refahyol'un bozulması için laik demokratik cumhuriyetten yana olan halkın, sivil örgütlerin demokratik tavrında başı onlar çekmemiş miydi?

Halbuki Tansu Hanım, tarihi bir uzlaşmayı sağlamak için bağrına taş basa basa RP ile koalisyon kurmuştu.

Bu büyük hedef için hem seçmenini, hem dünyayı kandırmayı göze almıştı.

Her şeyi vatanı için yapmıştı.

RP'nin irticayı yüreklendirmesine, cumhuriyeti didiklemesine, rejimin altını oymasına da yine vatanı için göz yummuştu.

Ha bu arada, kendisi hakkındaki iftira dolu yolsuzluk dosyalarını da rafa kaldırtmıştı.

Ne var bunda? O kadar kusur kadı kızında bile olur.

Sözün özü, yüce amaçlarla kurulmuş olan Refahyol hükümeti memleketi gül gibi idare ediyordu.

Ama ah o komplocular yok mu?

‘‘Biraz da Tansu Hanım başbakan olsun’’ diye Erbakan'ı kandırıp istifa etmesine neden olanlar da onlardı.

* * *

İşte bütün bu haksızlıklar nedeniyle DYP'li milletvekilleri genel başkanlarını aslanlar gibi kükreyerek savundular.

Meclis'i terk edip toplandıkları grup salonunda onu ayakta alkışladılar.

Onu şimdiden kahraman ilan ettiler.

Tansu Hanım da bu sıfatı çok sevdi. Bakın ne diyor:

‘‘Kaderde bizi kahraman yapmak varmış... Beni susturamazlar. Bu can bu tende olduğu sürece bu milletin hakkını, doğruyu ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğim. Hiç kimsenin önünde eğilmeyeceğim. Sadece Cenab-ı Allah'ın ve milletimin önünde eğilirim.’’

Hikâyeyi bilirsiniz. Hoca'nın evine hırsız girmiş, iğneden ipliğe ne varsa toplayıp götürmüş.

Olaydan sonra eve doluşan konu komşu söz birliği etmişçesine kapıyı kilitlemediği, hırsız işini görürken uyanmadığı, kıymetli her şeyi ortada bıraktığı için Hoca'yı suçlamışlar.

Hoca bir süre bitmek tükenmek bilmeyen suçlamaları dinlemiş dinlemiş, sonra dayanamamış ve şöyle demiş:

‘‘İyi güzel söylersiniz komşular, ama Allah rızası için konuşun hırsızın hiç mi suçu yok.’’

Bu yaşadığımız olayda da Tansu Hanım'a karşı birleşen herkes suçlu, herkes komplocu.

Ama Tansu Hanım'ın en ufak bir suçu yok.

O sütten çıkmış ak kaşık kadar, zirvedeki kar kadar bembeyaz, tertemiz!













Yazarın Tüm Yazıları