Ciddiye alma Leyla

Dün bizim gazete okudum, İdil Çeliker, Amerika’daki bir bankadan sperm alarak çocuk sahibi olan Leyla Bilginel (Kömürcü) hakkında, "9 aylık faizi, dün kasadan çıkıp kendisine teslim edildi" demiş.

Üzüldüm...

Bu bir hata, bir yanlış filan da değil... Haince bir şey.

Çünkü bir düşünceye, bir eyleme karşı çıkma ifadesi değil...

Basbayağı acıtmak, yaralamak için özellikle tahammüden tasarlanarak edilmiş bir laf.

Amacı nedir bilmiyorum, orijinal bir cümle kurmak olabilir, kendisini zeki ve yaratıcı göstermek olabilir, bu amaca ulaşmış olsa bile, aynı zamanda hain, acımasız ve kötü...

Sadece bunu söylemek istedim.

Seni seviyoruz, ciddiye alma Leyla.

Klasik bir Türkiye gerçeği

Seçim sonuçları ne kadar sürprizliyse...

Seçim sonrası açıklamalar hiç de şaşırtıcı değil, tam tersine beklendiği gibiydi...

Gerek siyasiler, gerek köşe yazarları tarafından yapılan açıklamalar...

Bu ülkede her iki kişiden birinin AKP
’ye oy verdiği anlaşıldıktan sonra...

Kısa bir düşünce süresine gereksinim duyuldu... O arada yeni pozisyonlar alındı... Yeni kavramlar üretildi... Her şey normalleşinceye kadar ara formüller bulundu... Ve ilan edildi:

"Biz sapasağlam yerimizde duruyoruz... Dimdik ayaktayız.. Merkez sağ çöktü..."

Bundan daha gülünç ne olabilir?

Bir insan, nasıl olur da bu vaziyette hálá o partinin başında durabilir?

Bu, bir klasik Türkiye gerçeği değildir de nedir?

Tabii bu arada birinin yaptığı doğruyu tespit etmek lazım: Doğrusunu yapan Mehmet Ağar’dır, insanlara verdiği sözü tutamadığı, insanları yanılttığı için toplum önünde herkesten özür dileyerek istifa etti.

Tek kelimeyle müthiş.

Onunki ne kadar onur verici ise, Deniz Baykal’ınki o kadar hatalı, yanlış ve utanç verici...

Gazetecilerin açıklamalarını, yorumlarını ise heyecanla ve hayretle okumaya devam ediyorum!

Rejimi bıraktım, sağlıklı besleniyorum

Rejim cıssss. Diyet cısssss.

Artık bu sözcükler yasak.

Ayrıca demode.

Geçen gün bir arkadaşıma, "Aman Allah’ım ne kadar zayıflamışsın, rejim mi yapıyorsun?" dedim. Demez olaydım. Beni şöyle bir süzdü ve hafif küçümseyerek:

"Hayır rejim yapmıyorum, ben sağlıklı besleniyorum" dedi.

Ben de böylelikle öğrenmiş oldum ki: Rejim yapmak, tamamıyla gözden düşmüş, çünkü rejim, belli bir zaman parçasıyla sınırlı kavram. Yapıyorsun veriyorsun, sonra geri alıyorsun, davul oluyorsun.

Oysa, sağlıklı beslenmek kalıcı bir şey.

Ve havalı bir şey.

Bir de pilates eklendin mi yanına, kim tutar seni.

Herkes yapabiliyor mu bilmiyorum.

Ama artık böyle söyleniyor, haberiniz olsun.

Parmağım parmağını özledi

Son zamanlarda dinlediğim en hoş öykülerden biriydi.

50’lerinde bir erkek arkadaşım anlattı.

Çok ama çok güzel, iç mimar bir Rus kızla bir yıldır flört halindeler, aşk yaşıyorlar.

Tutkulu bir aşk.

Birbirlerini kısa bir süre görmezlerse bile çılgına dönüyorlar. Biri salonda, biri yatak odasında olsa bile. Birbirilerine dokunmadan geçen zamanı kayıp olarak değerlendiriyorlar.

Geçen gün bir kitabevinde kitap bakıyorlar.

Birdenbire kız, adama eliyle çabuk buraya gel işareti yapıyor.

Adam gidiyor.

Kız ona İngilizce "Çıkar onu" diyor, "hemen çıkar..."

"Take it out" yani...

Adam şaşırıyor, korkuyor da tabii, o kadar insanın içinde...

Allah’tan kız, arkasından ekliyor:

"Ayakkabını... Ayakkabını çıkar... Baş parmağım, baş parmağını özledi..."

Orada, Remzi Kitabevi’nin ortasında iki sevgili baş parmaklarını birleştiriyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları