CHP gerçekçi olmalı...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz temel eğitimle ilgili ‘‘dördüncü madde krizi’’ dün akşama kadar çözülmüş değildi. Ankara'daki arkadaşlarımız CHP'lilerin ‘‘dördüncü maddenin tasarıdan çıkartılmasında ısrar ettiklerini’’, buna karşılık ANAP'lıların, kendi seçmen kitlelerini tatmin edecek bir formül bulunmadan buna ‘‘evet’’ demek niyetinde olmadıklarını bildiriyorlardı.

Dileriz sizin bu satırları okuduğunuz dakikaya kadar, makul bir çözümde iki tarafın da anlaştıklarına ilişkin haberler gelmiş olur.

Peki, nedir bu dördüncü madde:

Yürürlükteki 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun:

‘‘İlköğretim ve ortaöğretim kurumlarında din kültürü ve ahlak öğretimi zorunludur'' diyen 12'nci maddesine:

‘‘Yukarıdaki fıkranın dışındaki din eğitimi ve öğretimi veya Kuran kursları ve hafızlık eğitimi, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin istemine bağlıdır. Bu kurslardaki öğretim ve eğitim, örgün eğitim kurumları (okullar) dışında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca verilir ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetim ve gözetimine tabidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu konudaki talepleri karşılamak için gerekli önlemleri alır'' şeklinde bir fıkra eklenmesini öngörüyor.

CHP bildiğiniz gibi bu fıkranın ‘‘Temel Eğitim'' konulu bir yasada yer almasının doğru olmadığını o nedenle tasarıdan çıkartılmasını istiyor.

CHP'nin görüşü, yasa yapma tekniği açısından çok doğru. Çünkü 1739 sayılı yasa, adından da anlaşıldığı gibi ‘‘temel eğitim'' konularını düzenlemektedir. Oysa bu fıkra, her şeyiyle onun dışındaki konularla ilgilidir.

Ama CHP'nin ikinci bir itirazı daha var: Diyorlar ki, ‘‘Bu fıkrayı tasarıdan çıkarmakla kalmayalım. Bugüne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı bu kursların açılmasıyla yetkili değil miydi? Bu işi, yasaya ihtiyaç olmadan birtakım yönetmeliklerle yürütmüyor muydu? Bırakalım bir süre daha öyle gitsin. Sonra da esasen devletin üstlenmemesi gereken bu görevi Sivil Toplum Örgütleri üstlensin.''

İşte bu yanlış. Çünkü, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yukarıdaki tanımlamaya uygun şekilde açılmış 6.158 adet Kuran kursu var, ama Türkiye'deki tüm Kuran kursları ondan ibaret değil ki... Dahası... Başta Süleymancılar olmak üzere çeşitli dini cemaatler tarafından yurdun her tarafında açılmış ve sanki Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılanlardan biri imiş gibi bir havayla, ilkokul mezunu köy çocuklarını alıp iki sene süreyle yatılı olarak eğiten -bunun Kuran'dan çok, laik cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı eğitimi olduğunu unutmayın- binlerce kurs var. Bunlardan ikisini İkizdere (Rize)-İspir (Erzurum) yolu üzerinde 2.600 metre yüksekliğin kuş uçmaz kervan geçmez bir noktasında kendimiz gördük. Kursa mensup iki çocukla da ayaküstü konuştuk. Çocukları ‘‘Burada iki yıl okuyana ortaokul diploması verilecek'' diye kandırmışlar. Dinlediklerimizden tüylerimiz diken diken oldu.

İstekleri eğer kabul edilirse, sivil toplum örgütü ürünü işte bu kurslardan binlercesinin daha bir anda açılacağını, CHP'liler hiç düşünmüyorlar mı? Onu istemenin ‘‘Diyanet İşleri lağvedilsin'' diyen uçuklarınkinden farkı olmadığını CHP'liler göremiyorlar mı?

Yazarın Tüm Yazıları