Çeyrek asırlık Sinan Özen

Güncelleme Tarihi:

Çeyrek asırlık Sinan Özen
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2014 01:17

Bu sene sanat yaşamında 25. yılını kutlayan Sinan Özen, “Babamın Şarkıları ve İnce Saz” adını verdiği 17. albümü ile sevenlerinin karşısına çıktı. “Dilim döndüğünce müziğin evrensel olduğunu, sınıflandırılmaması gerektiğini anlatmaya çalıştım.” diyen Sinan Özen ile 25 senenin ona neler kattığını ve ondan neler götürdüğünü konuştuk.

Haberin Devamı

25 yıl… Kulağa çok uzun geliyor. Nasıl geçti sizin için bu süre?
- Çeyrek asır... Gerçekten kulağa çok uzun geliyor. Nasıl geçti inanın ben bile anlamadım. Gençken insan bunu algılayamıyor, o zaman hiç gelmeyecekmiş gibi geliyor. Bu sürecin bana kazandırdığı çok şey var tabii, en başta da tecrübe… Geriye dönüp baktığımda pişmanlıklarım var diyemem. Her zaman günün getirdiği koşullara ve durumlara göre hareket ettim. Müzikal anlamda kendimi geliştirdim, daha iyi ne yapabilirim diye uğraştım. Dilim döndüğünce müziğin evrensel olduğunu, sınıflandırılmaması gerektiğini anlatmaya çalıştım.

Bu süreç içinde pişmanlıklarınız oldu mu?
- Albümlerimin çıkış parçalarında pişmanlık yaşadığım zamanlar oldu. Şu değil de bu şarkıyla çıkış yapsaydım dediğim olmuştur. Yani müzikal anlamda ufak tefek strateji hataları yapmış olabilirim. Bunun dışındaki pişmanlığım pek yok... Belki seneler öncesinde bir evlilik yapabilirdim ama bu tip konularda kadere inanırım, demek ki kısmet değilmiş. Bu süreç içinde beni sırtımdan vuran dostlarım da olmuştur, iyi niyetimi suiistimal eden de! Tabii bütün bunlar, hayatımda az ama öz insan biriktirmem gerektiğini öğretti.

Peki kariyerinize baktığınızda varmak istediğiniz noktada mısınız?
- Evet hem de fazlasıyla… Tabii bu arada oyunculuk tarafımı da ortaya koymak isterdim. Sanatçıysanız farklı alanlarda da olmanız gerekir, starlık kavramı tüm dünyada böyledir. Mesela Rihanna ya da Madonna bu anlamda tam bir dünya starı. Ancak şarkılarımdan ve duruşumdan asla taviz vermeden var olmayı tercih ederim. Hedefim her zaman saygınlık oldu.

Rihanna’yı mı yoksa Madonna’yı mı daha çok beğenirsiniz?
- Shakira hem daha dişi hem de sahne şovları çok daha iyi bence. Daha oryantal, bize daha yakın.

Bu işe yeni başlayanlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz peki?
- Benim yolumdan gelirlerse gerçek sanatı tadarlar. Kestirme yoldan gitmeyi seçerlerse her an balonları patlayabilir. Her şey şan, şöhret ya da para değildir. Mutluluğun adı, gerçek dostlar biriktirmektir. İsteseydim her gün gazetelere manşet olabilirdim, bunu yapabilecek akla ve yetiye sahibim ama ben bu yolu tercih etmedim. Bugüne kadar “şu kadar tıklandım, bu kadar sattım” şeklinde manipülasyon yapsaydım bugün olduğum yerde ve saygınlıkta olmazdım.

SİYASETE ATILABİLİRİM
Bugüne kadar siyasete atılmayı hiç düşündünüz mü?

- Çok teklif aldım diyebilirim. Hatta medya danışmanım da bu anlamda bana oldukça destek veriyor. Ben de hizmet etmeyi seven biriyim ama duygusal tarafım siyaseti ne kadar kaldırabilir diye kendi kendimi sorguluyorum.

Halk, sanatçıların siyasete atılmasını pek ciddiye almıyor, şov olarak değerlendiriyor… Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Hizmet etmeyi ve kendimi geliştirmeyi seven bir insanım. Hiçbir siyasetçinin elinde sihirli değnek yoktur, dünyayı bir günde değiştiremez. Eğer herkes samimi olup elini taşın altına koyarsa, halk ve siyasetçi el ele verip birlikte çalışırlarsa kalkınma sağlanır. İstihdamlar yapılsa, sanayimiz daha da gelişse, herkes emeğinin karşılığını alsa fena mı olur? Çok seslilik güzelliği getirir. Ben bir sanatçıyım ama sadece şarkı söylemiyorum. Yaşadığım ülkeyi ve dünyayı takip ediyorum. Şov yapmak için birilerine yardım etmiyorum ya da bir olay olduğunda anında orada bitip sonra olayla ilgilenmemezlik yapmıyorum. 25 yıl boyunca üzülenle üzüldüm, sevinenle sevindim. Kendi gücüm yettiğince bir şeyler yapmaya çalıştım. Yaptıklarım medyaya yansımamış olabilir ama şahsen vicdanım çok rahat. Siyaset yapmak çok zor değil, kimse gözünde büyütmesin. Sanatçı da siyaset yapabilir, ben zaten halkın için de yaşayan bir sanatçıyım.

Gelelim “Babamın Şarkıları ve İnce Saz” isimli Türk Sanat Müziği albümünüze... Ne kadar sürede hazırlandınız bu albümü?
- Yaklaşık 10 ay gibi bir sürede hazırladım bu albümü. Tek kanal izlediğimiz dönemlerde babamın dinlediği şarkıların hangisi olduğunu biliyordum, bu yüzden şarkıları seçmek pek zor olmadı. Bu albüm, Türk sanat müziğine olan vefa borcumdu diyebilirim. Albümüme olan ilgi ve popüler albümlerle yarışması da beni ayrıca mutlu etti.

Albümde bulunan “İnce saz” adlı şarkı da yeni bir parça sanırım…
- Evet, sıfır kilometre bir şarkı. Türk sanat müziğine yeni bir şarkı kazandırmak istedik.

Babanız Kazım Özen’le birlikte “Kanaryam Güzel Kuşum” şarkısını seslendirdiniz. Babanızı ikna etmek zor oldu mu?
- Önceleri “Ya ben yapamam” dedi ama onu karambole getirip stüdyoya soktuk. Sonrasında da demez mi “Keşke bunu 15 yıl önce yapsaydık” diye. (Gülüyor)

Artık babanızla birlikte bu şarkıya klip de çekersiniz...
- Henüz karar vermedik ama bize de hatıra kalacak esprili bir klip çekebiliriz. Babamla yaptığımız bu projenin benim için çok büyük bir maneviyatı var. 25. yılımda böyle bir albümle çıkmam gerçekten benim için çok özel bir durum. Aynı şeyi piyasaya çıktıktan iki yıl sonra yapmış olsaydım belki farklı algılar uyanabilirdi.

Ne gibi?
- “Ailesini promosyon aracı olarak kullanıyor” diyebilirlerdi. Ancak asla böyle bir derdim olmadı.

Anneniz bu durumu kıskanmadı mı?
- Asla! Böyle şeyler bizim evde yaşanmaz. Aksine albümün fotoğraf çekimleri sırasında babamın verdiği pozları gördükçe annem gülme krizine girdi. Annemin bu kadar güldüğünü hatırlamıyorum.

Ata Demirer, Ajda Pekkan gibi sanatçılar da Türk Sanat Müziğine el atmaya başladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, herkes Türk sanat müziğinin altından kalkabilir mi sizce?
- Yapsınlar ne güzel işte… Yapmalılar da bence. Albüm yapmak benim tekelimde olan bir şey değil ki!

EVLENİP BABA OLMAK İSTİYORUM
Kısa bir süre önce sosyal medyada sevgilinizle çekilmiş bir fotoğrafınızı paylaştınız, evlilik çağınız da geldi geçiyor zaten! Yakın zamanda bir düğün görür müyüz?
- Gerçekten bir güzele vuruldum diyebilirim, niyetim de gayet ciddi. Hem evlenmek hem de baba olmak istiyorum. Aile kavramı benim için çok önemli.

Bir ilişki için olmazsa olmaz nedir sizce?
- Saygı. Birbirimize ve ailelerime olan saygı her şeyden önce gelmeli. Sevgilimle aynı pencereden bakıp aynı duyguları paylaşıyoruz, farklı olduğumuz noktalar da var elbette ama bu da işin güzelliği olsa gerek.

Kıskanç biri misiniz?
- Elbette ama aptal kıskanç değilimdir.

Sevgiliniz sizi kıskanıyor mu?
- Kıskanıyor galiba ama belli etmiyor. Bir de asla “neredeydin, nereye gittin” gibi soruları yoktur. Bu da çok hoşuma gidiyor. Beni de mesleğimi de olduğu gibi kabulleniyor.

EVET MAÇOYUM
Maço musunuz?

- Erkek yerine göre davranmayı bilmelidir. Yeri geldiğinde kadınına sahip çıkan, çocuklarına babalık yapabilen, kadınına el kaldırmayan, kadına “kutsal” deyip stada gittiğinde küfür etmeyen bir adama maço diyorsak, evet ben maçoyum.

25 yıldır bu piyasadasınız, hiç ahlaksız teklif aldınız mı peki?
- Birkaç defa aldım. Fena çocuk da değilim yani. (Gülüyor) Bugüne kadar ruhumu katmadığım hiç bir birliktelikte bedenimi paylaşmadım. Yatağa başımı koyduğumda öyle rahat uyuyorum ki... Her anlamda alnım açık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!