Ceyhan Mumcu: Davaya ABD büyükelçisi müdahil olsun

ERGENEKON davasının görüldüğü tarlalar arasındaki Silivri Cezaevi’nin çevresi, geçen pazartesi gününe göre daha bir ’intizam’ içindeydi dün...

’Panayır’ manzarasından az da olsa uzaklaşılmıştı. Asker, polis ve belediye zabıtaları bir düzen sağlamışlardı. Kalabalıklar daha azdı. Silivri Belediyesi, seyyar tuvaletler getirmiş, yiyecek satan esnaf girişte bir yerde toplanmıştı. İşçi Partililer yine en ağırlıklı ve etkili grup olarak dikkati çekiyordu. "Perinçek çıkacak, hesap soracak" ve "Ergenekon tertibi Amerikan planı" gibi pankartlarla davanın ’esası’na tepki gönderilmek isteniyordu. Birkaç CHP bayrağı arasında bir KKTC bayrağı da vardı. Gruplar demir parmaklıkların arkasında kalırken, uzun bir tampon bölgenin önünde de onlarca yayın aracı ve seyyar çadırlarda yayın yapan televizyon kameraları yer alıyordu.

Hafta sonunda yapılacak seçimler dolayısıyla 6 yıllık görevinden ayrılacak olan İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, cezaevinin içinde ve dışındaki fiziki ve teknik durumu ’denetliyordu’ sabahtan... Kolcuoğlu "Ne yazık ki, fiziki ortam adalete erişimi ve adil yargılama ve savunma hakkını ihlal etmektedir" diyor ve devam ediyordu: "Ucu açık bu dava... Telefonun bir ucunda tutuklu, bir ucunda tutuksuz!.. Hálá şüpheli sanıklar getirilip gözaltına alınıyor. El altından basına servis yapılıyor. Böyle bir ortamda başlarsa, dava "geçiştirilmiş’ olur. Peki hukuk devleti olduğunuzu nasıl savunacağız? "Avukatların dilinde Adalet Bakanlığı’nın ’özensizliği’ne karşı ağır eleştiriler dinliyoruz. Dün sabah uzun süre ’müdahillik’ tartışmaları sürüyor. Yargıç her itirazı değerlendirmeye alıyor; bu yargılamanın selameti bakımından iyi bir başlangıç diyen avukatlar da var, ikisi dışında tümü reddedilse de.

MİT VE GENELKURMAY’IN AYIBI

Doğu Perinçek’in avukatı Ceyhan Mumcu, öğle arasında gazetecilere yaptığı açıklamalarıyla güne damgasını vurdu. Önceki gün Bugün gazetesinde yer alan, polisin servis ettiği bir belgeye göre Ergenekon çetesi tarafından öldürüldüğü iddia edilen Uğur Mumcu’nun ağabeyi Ceyhan Mumcu, Doğu Perinçek’in avukatı olmasının ortaya atılması üzerine tepki gösterdi. "Ergenekon’un 1999’da kurulduğu iddia edilmiş. Oysa, Uğur Mumcu suikastı 24 Ocak 1993 yılında gerçekleşmiştir. Burada yargılananların hiçbirinin bu suikastla ilgisi yoktur." Uğur Mumcu davasında Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ve Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymur’ün sanık olmaları gerekirdi. Mumcu suikastı MİT’in ve Genelkurmay’ın ayıbıdır."

Adını verdiği iki gazetecinin yazılarına atfen "Bu dava ABD’nin talimatı ile açıldıysa, ABD Büyükelçisi de davaya müdahil olmalıdır" diyen Mumcu, duruşmanın aleniyetinin sağlanmasını isterken "Bu yargılamalar Türk milleti adına yapılıyorsa, bu duruşmaların canlı yayınlanması gerektiğini" söyledi.

Silivri duruşmasını Savcı Öz izliyor mu

BİR TV kanalında canlı yayındayken duruşmadan yeni çıkmış olan CHP milletvekili Şahin Mengü, "Bir hakim telefonunun dinlendiğinden şüphe ediyorsa, bu adil bir yargılama olamaz" dedi.

Mengü, Ulaştırma Bakanı’nın Meclis’te "dinlenmemenin tek yolu konuşmamak" biçimindeki sözlerini hatırlatarak, "Herkesin dinlenmekten korktuğunu, bu davada da avukatların baskı ve korku altında" olduğunu söyledi. Duruşmada, önceki gün gözaltına alınan emekli savcı Ertaç Giray’ın avukatı Yaşar Ağsu, Bakan’ın kuşkusuna benzer duygularından yola çıkarak şöyle konuştu: "Duruşmadaki avukatların tümünün telefonları dinleniyor, elektronik postaları takip ediliyor." Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün, ’telekulak tarihi’ne geçecek şu sözleri söylüyor: "Hákimin dinlenmediği ne malum!.."

Mengü, salondakilerin yargıcı gülerek alkışladıklarını anlatırken, "Bu sözler, yargı tarihinde bir ilk oluyor" dedi.

Bu arada duruşmaları izlemeyen davanın savcısı Zekeriya Öz’ün, Silivri’deki duruşmayı görüntülü veya sesli olarak izlediği iddiası ortaya atıldı.

İP Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz’den bir tepki: "Bu kadar uzun süren müdahillik tartışması yapılıyorsa, bu davanın ne menem bir dava olduğunu ortaya çıkıyor."

Milli gelir 10’dan 6 bin dolara düştü

ATA TV’de ’Ekonominin Nabzı’ programında SPK eski Başkanı Doç. Doğan Cansızlar ile CHP İstanbul Milletvekili Prof. Esfender Korkmaz, Türkiye’nin küresel krize çok kötü yakalandığını belirterek, düşen milli gelir için şu hesabı yaptılar:

"Başbakan Erdoğan, kişi başına milli gelirin 10 bin dolar olduğunu açıklıyordu. Son krizde bu 6 bin dolara düştü; yani fakirleştik. Demek ki, kağıt üzerinde milli gelir rakamlarını artırarak, kuru düşük tutarak bir zenginlik olmuyormuş. Bunları Başbakan’a anlatalım."

’Müzik Kuramı’

İSTANBUL Üniversitesi Konservatuvarı öğretim üyelerinden Prof. Emel Çelebioğlu, kısa bir süre önce erken emekliliğini istedi. Ancak Çelebioğlu emekli olurken öğrencilerini unutmadı: Klasik batı müziği literatürümüzde eksikliği yaşanan ’Müzik Kuramı’ (Bizim Kitaplar Yayınevi) kitabını yayınladı. Bundan sonraki yaşamında başarılar Emel Hoca’mıza... (0212/528 35 51 www.bizimkitaplaryayinevi.com

TÜRKİYE üzerinde ciddi bir oyun oynanıyor! Birileri çekinmeseler TSK’yı illegal, PKK’yı legal ilan edecekler. Susurluk’tan ve 12 Eylül’den en ağır darbeyi alan Atatürkçülere de çeteci yaftası yapıştırılmaya çalışılıyor.
Engin BALIM

OĞLUM
Avusturya’da doktor, onun birikimlerini getirdim buraya... 2008’de Hazine garantili eurobond dolara endeksli devlet güvenceli iyidir dedik, aldık. Şu anda %25 hatta %30 değer kaybetti... Bu iktidarın da ekonomik krize ’önlem’ için açık tavır koymaması karşısında iyi mi kötü mü yaptık bilmiyorum.
Mehmet ERDOĞMUŞ
Yazarın Tüm Yazıları